"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ADANA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 30/05/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ... Uluç’un maliki olduğu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 362 ada 1, 390 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 444 ada 1, 412 ada 5 ( yeni 15693 ada 2), 261 ada 1, 310 ada 1, 352 ada 2, 434 ada 1, 437 ada 8, 352 ada 5, 825, 5 ada 49 ve 56, 451, 425, 427, 963, 996 parsel sayılı taşınmazlarını muvazaalı olarak yakını olan dava dışı ...’ye satış suretiyle devrettiğini, Dede’nin de mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olarak mirasbırakanın oğlu davalı ...’e, ...’in de daha sonra bir kısım taşınmazı diğer davalılar ...ve ...’ye devrettiğini ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş; aşamadaki beyanlarında ise, mirasbırakanın ortağı olduğu şirketin iflas aşamasına gelmesi sebebiyle murisin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazlarını yakını olan dava dışı ...’ye devrettiğini, devrin gerçek olmadığını beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, satışların gerçek olduğunu, muvazaanın söz konusu olmadığını, bir kısım dava konusu taşınmazın ise mirasbırakanla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlar; davalılar vekili aşamadaki beyanlarında ise, mirasbırakanın ortağı olduğu şirketin aşırı borçlanması nedeniyle alacaklılardan mal kaçırıldığını, davacının da şirket ortaklarından olup mal kaçırma eylemine ortak olduğunu, dürüstlük kuralına aykırı davrandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/09/2018 tarihli ve 2013/360 E. 2018/416 K. sayılı kararıyla; dava konusu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla akrabası olan dava dışı ...’ye devredildiği, adı geçen tarafından davalılar ..., ... ve ...’ye yapılan temliklerin de muvazaalı olduğu gerekçesiyle anılan taşınmazlar yönünden davanın kabulüne; diğer taşınmazlar yönünden ise mirasbırakanla bir ilgisinin bulunmadığı ve davalıların kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22/04/2019 tarihli ve 2019/46 E. 2019/451 K. sayılı kararıyla; davada muris muvazaasının değil, taraf muvazaasının söz konusu olduğu ve iddianın ancak yazılı delille ispatlanabileceği, davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 27/05/2021 tarihli ve 2019/3309 E. 2021/2878 K. sayılı kararıyla; “...Somut olayda, davalılar vekilinin 28.06.2017 tarihli beyan dilekçesi, ekinde sunduğu belgeler ve duruşmalardaki beyanları nazara alındığında, dava konusu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ... tarafından alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla inançlı işlem ile dava dışı ilk el ...’ye devredildiği ve bu husus davalılar tarafından kabul edildiğine göre, inançlı işlemin varlığının ayrıca yazılı delille ispatı istenemez. Esasen, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da bu inançlı ilişkinin davacının ve davalıların kabulünde olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, kayıt maliki olan davalılar ..., ...ve ...’nin ise mirasçı olarak durumu bilen kişi konumunda olduklarında tereddüt bulunmadığından TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanmaları mümkün değildir. Hal böyle olunca, dava konusu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararı bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 11/10/2021 tarihli ve 2021/1428 E. 2021/1279 K. sayılı kararıyla; Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/09/2018 tarih ve 2013/360 Esas, 2018/416 Karar sayılı kararına yönelik davalılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili; davalılar tarafından mirasbırakanın alacaklılarından mal kaçırmak için dava dışı ...’ye devir yaptığının kabul edildiği yönünde yanlış bir algı oluştuğunu, taraflarınca sadece mirasbırakan tarafından yapılan işlemin taraf muvazaası olduğu yönünde hukuki tespit yapıldığını, alacaklılardan mal kaçırma hususunu bizzat davacının kendi kabul ve onayını içeren duruşmadaki beyanından öğrendiklerini, davalılar tarafından sadece durum tespiti yapıldığını, alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile gerçekleştirilen işlemlerde inançlı işlemden bahsetmenin hukuken mümkün olmadığını, alacaklılardan mal kaçırma işlemini davalıların gerçekleştirmediğini, davalıların “mirasçı olarak (taraf muvazaası mahiyetindeki) bu işlemin varlığını bilen durumunda olduklarından TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yaralanmaları mümkün olmadığı karinesini uygulamanın mümkün bulunmadığını, Yargıtay bozma kararında da belirtildiği üzere, dava konusu 417 parselde davalı ...’ye mirasbırakandan geçen bir pay olmayıp bu parselde davalı ...’ye pay temliki yapıldığı halde Mahkemece davalı ... yönünden de kabul kararı verilmesinin doğru olmadığını, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 04.12.2019 tarihli ve 2019/4321 Esas 2019/6278 Karar sayı ile aynı konu aynı taraflar hakkında tam zıt bir karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. HMK'nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.
6.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373. maddesinin 2. ve 3. fıkraları "....Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Bölge adliye mahkemesi, 344. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir..." hükmünü içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.6.3. Değerlendirme
6.3.1.Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma kararına uyulduğuna göre bundan sonra yapılacak iş bozmaya ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/09/2018 tarihli ve 2013/360 Esas, 2018/416 Karar sayılı kararının Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22/04/2019 tarihli ve 2019/46 E. 2019/451 K. sayılı kararı ile kaldırıldığı gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere istinaf isteminin reddi şeklinde hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturduğu gibi, dava konusu 417 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakandan davalı ...’ye temliken geçen bir pay olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesinin bu yöndeki tespiti de doğru değildir.
6.3.2.Hal böyle olunca, HMK'nın 297. maddesine uygun biçimde yeni bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenle, davalılar vekilinin değinilen yönler itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 371/1-a maddesi gereğince Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere iadesine, 30/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.