"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 01/11/2021 tarihli 2021/252 Esas 2021/359 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi ...’ın 6 ve 1 parsel sayılı taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalı ... ve ...’ya temlik ettiğini, mirasbırakanın başkaca taşınmazları da olduğunu ve taşınmazı satmayı gerektirir ihtiyacı bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş; aşamada aynı taleplerle dava açan mirasçı Şenay’ın davası eldeki dava ile birleştirilmiş, daha sonra da tefrik edilmiştir.
II. CEVAP
1.1. Davalılar ... ve ..., dava konusu taşınmazların bakım ve gözetim karşılığında kendilerine devredildiğini, mirasbırakan annelerinin son zamanlarında yatalak olduğunu ve kendilerinin baktığını, mirasbırakanın başkaca taşınmazları da olduğunu, mal kaçırma kastı olsa idi onları da devredeceğini, davacının mirasbırakana bakmadığını, kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar; davalı ...’nın yargılamanın seyri sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
1.2. Davalı ..., taşınmazı tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle satın aldığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEMENİN İLK KARARI
Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/04/2016 tarihli ve 2014/259 Esas ve 2016/146 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın davaya konu iki parça taşınmazını davalılara temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davalılar ... ve ... vekili temyiz itirazlarında
Mirasbırakanın dava konusu taşınmazları bakım karşılığında davalı kızlarına verdiğini, bakım görevinin yerine getirildiğini, bu taşınmaz devrine ilişkin bir bedel ödenmediğini, zira bedelin mutlaka para olması gerekmeyip emek ya da hizmet de olabileceğini, mirasbırakanın başkaca taşınmazları da olup, mal kaçırma iradesiyle hareket etmediğini, bakım ve gözetim olarak semenin ödendiğini, mirasbırakanın diğer taşınmazlarının araştırılmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2.2. Davalı ... vekili temyiz itirazlarında
Semenin mutlaka para olması gerekmeyip, emek ya da hizmet de olabileceğini, mirasbırakanın dava konusu taşınmazları davalı kızlarına satış yoluyla temlik ettiğini ve intifa hakkını da üzerinde tuttuğunu, mirasbırakanın amacının bakılmak olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken tanık beyanlarının yanlış yorumlandığını, davalıların mirasbırakana bakıp gözettiklerini, davacı ile mirasbırakanın 15-20 yıldır görüşmediklerini, davacının mirasbırakanla ilgilenmediğini, mirasbırakanın maaş alıp almadığının araştırılmadığını, davalı ...’dan çekişme konusu taşınmazı satın alan davalı ...’nın taşınmazı ekip biçtiğini ve tasarruf ettiğini, davalı ...’ya yapılan satışın gerçek bir satış olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Birinci Bozma Kararı
Dairenin 01/06/2020 tarihli ve 2016/17814 Esas - 2020/1943 Karar sayılı kararıyla; “...Somut olayda, mirasbırakan Hanım’ın temlik tarihinde 82 yaşında olduğu, eşinin 2004 yılında öldüğü, tanıkların mirasbırakana davalı kızları ... ve ...’nin baktığını belirttiği, semenin mutlaka para olması gerekmeyip bakımın da semen olarak kabulü gerektiği, davanın kabulü halinde hak sahibi olacak mirasçı ...nin de annesinin taşınmazları davalı ablalarına kendisine bakması için verdiği, mirasbırakana ölene kadar davalı ablalarının baktığı, her zaman yanında oldukları ve her ihtiyacı ile ilgilendikleri yönünde beyanda bulunduğu görülmüştür. Dolayısıyla mirasbırakanın temlikleri diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapmadığı, kendisine bakılması karşılığında yaptığı açıktır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle (III.) paragraftaki karar bozulmuş; bozma ilamına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/10/2020 tarihli ve 2020/244 Esas - 2020/302 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, mirasbırakanın temlikinin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapılmadığı, kendisine bakılması karşılığında yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili, davalı ... vekili ile tefrik edilen dosya davacısı ... temyiz isteminde bulunmuşlardır.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı ... vekili temyiz itirazlarında
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, temliklerin muvazaalı olup, muris muvazaası koşullarının oluştuğunu, bakımın semen olarak görülemeyeceğini, mirasbırakanın ölünceye kadar bakıma muhtaç hale gelmediğini, kalp krizinden öldüğünü, bakma fiilinin hiç gerçekleşmediğini, bakımın her iki davalı açısından da semen sayılmasının hatalı olduğunu, davanın reddinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Davalı ... vekili temyiz itirazlarında
Bozma üzerine verilen ret kararının doğru olduğunu, ancak birleştirilen dosya yönünden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, bu yönden kararın düzeltilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilerek onanmasını istemiştir.
5.3. Tefrik edilen dosya davacısı ... temyiz itirazlarında
Açmış olduğu davanın, eldeki davadan tefrik edilerek 2016/153 Esas sayılı dosyaya kaydedildiğini, ayrı bir dava olarak görülmeye başladığını, eldeki davada davacı olarak gösterilmesinin hatalı olduğunu, somut olayda temliklerin muvazaalı olduğunun da sabit olduğunu, eldeki davada verilen ret kararını usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 05/04/2021 tarihli ve 2021/227 Esas - 2021/2013 Karar sayılı kararıyla; “ ...Hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince bozmaya uyularak davacı ...'nun açtığı davanın reddine karar verilmesi doğru olduğuna göre davacı ... vekili ile dahili davalı ...'nın temyiz itirazlarının reddine. Ancak Dairenin 01.06.2020 tarihli ve 2016/17814 Esas, 2020/1943 sayılı bozma ilamına uyulduğuna göre yalnızca davacı ...’ın davası hakkında hüküm kurulması gerekirken, davası tefrik edildiği halde karar başlığında ismi yazılarak davacı ... yönünden de hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle (IV.4.) paragraftaki karar bozulmuş; bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
7. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/11/2021 tarihli ve 2021/252 Esas - 2021/359 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda, eldeki davanın davacısı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
8. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Temyiz Nedenleri
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, her iki davalıya yapılan temlikin gerçekte bağış olmasına rağmen resmi akitte satış olarak gösterildiğini, muris muvazaası olduğunu, bakımın semen olarak kabulünün doğru olmadığını, mirasbırakanın bakıma muhtaç hale gelmediğini, bakma fiilinin hiç gerçekleşmediğini, her iki davalı yönünden de bakımın semen sayılmasının da hatalı olduğunu, bir kimseye bir kişinin bakmasının yeterli olduğunu, verilen ret kararının hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek bozulmasını istemiştir.
10. Gerekçe
10.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
10.2. İlgili Hukuk
10.2.1. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma yönünde olması hâlinde uygulanabilir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
10.2.2. Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiş olup; hükmün, davanın taraflarıyla ilgili olarak kurulması gerektiğinde şüphe yoktur.
10.3. Değerlendirme
( IV/6. ) paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 10/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.