Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10509 E. 2022/4180 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istekli dava sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26.05.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... ve davalı asil ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, ölen anneleri ile birlikte Çatalca 1. Noterliğinin 16/05/2006 tarih 5203 yevmiye no’lu vekaletnamesi ile Çatalca İlçesi Yassıören Köyü’nde bulunan 695, 696, 692, 701, 373 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerinin satışı için davalı ... ile davalı ...’u vekil tayin ettiklerini, aradan geçen süre içinde satış bedellerini istediklerinde, taşınmazların satılmadığının beyan edildiğini, vekilleri azlettiklerini, satış vekaleti verdikleri taşınmazlarla birlikte ayrıca 780 parsel sayılı taşınmazın da davalı ...’in oğlu olan davalı ...’e devredildiğini öğrendiklerini, sözlü olarak ya bedelin ödenmesini ya da satışın iptalini istedikleri halde sonuç alamadıklarını ileri sürerek, dava konusu 695, 696, 701, 692, 373 ve 780 parsel sayılı taşınmazlarda satışı yapılan hisselerinin satışının iptalini aksi halde bedellerinin tespiti ile ödenmesini istemişler; davacılar vekili aşamalarda, davacıların hisseleri ile birlikte ölen annelerinden gelen hisselerin de iptalini istediklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

1.1. Davalılar ... ile ..., vekaletnameye istinaden davalı ...’e satışın yapıldığını, davalı ... vekili davalı ... ile davacılar arasında dava konusu beş parça taşınmazla ilgili olarak Çatalca 1. Noterliğinin 16/05/2006 tarih 5204 yevmiye no’lu gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini ve anılan sözleşmeye istinaden davacıların vekaletname verdiklerini, davacıların 5.000 TL satış bedelini nakten aldıklarının gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinde yazılı olduğunu, eldeki davanın kötüniyetli olarak açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

1.2. Davalı ..., davalı ...’e vekaleten davacılarla gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi yaptığını, satış vaadi sözleşmesiyle birlikte satış yetkisi içeren vekaletname de düzenlendiğini, daha sonra ilgili vekaletnameye istinaden tapuda davalı ...’e satış yapıldığını, davacı tarafa aynı gün satış bedelinin nakten ödendiğini ve bu hususun satış vaadi sözleşmesinde de yazılı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/12/2020 tarihli 2016/93 Esas, 2020/432 Karar sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı eldeki davada, davacıların bizzat katılımıyla düzenlenen gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...'e satışın vaad edildiği, satış bedelinin peşin olarak alındığı, satış vaadi sözleşmesinin iptaline ilişkin bir dava bulunmadığı, satış vaadi sözleşmesinin ifası amacıyla aynı tarihte davalılar ... ile ...’e vekaletname verildiği, vekil eliyle tapuda satış işleminin gerçekleştirildiği, bu işlemlerde zararlandırma kastıyla hareket edildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, dava konusu 780 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı Maliye Hazinesi adına kayıtlı olup taraflarla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacıların anneleriyle birlikte 16/05/2006 tarihli vekaletname ile davalılar ... ile ...’i vekil tayin ettiklerini, aynı tarihli gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinde ise davalı ...’in bu kez ...’ a vekaleten sözleşmeye katıldığını, bu durumun dahi vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ortaya koyduğunu, tapudaki işlemde alıcı vekili ile satıcı vekilinin vekaletnamede davacıların yetkili kıldığı kişiler olduğunu, davalı vekil ...’un, oğlu olan davalı ...’a satışı yaptığını, davalı vekillerin vekalet görevlerini kötüye kullandıklarını, ödenen bir satış bedeli de olmadığını, satış vaadi sözleşmesinde 5.000 TL satış bedeli alındı şeklindeki yazıdan davacıların haberi olmadığını, davalılar tarafından kandırıldıklarını, parasını aldıkları bir taşınmazı direkt tapudan satış yapabilecekken satış vaadi sözleşmesi yapılmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalıların başından beri kötüniyetli olduklarını, davacıların zararlandırdıklarını, hem alıcı, hem de satıcı vekilinin aynı kişi olamayacağını, satış vaadi ile vekalet tarihinden sonra tapuda yapılan işlemde dahi bedellerin daha fazla belirtildiğini, sadece bedeller arasında fark bulunması değil, alıcı ile satıcının vekilinin aynı kişi olması, davalı vekilin kendi oğlu lehine işlem yapması hususlarının da iddiayı ispatlar nitelikte olduğunu, başka bir delile gerek bulunmaksızın iddianın ispatlandığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 02/11/2021 tarihli 2021/639 Esas 2021/1643 Karar sayılı kararıyla; davanın, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkin olup, dava konusu taşınmazların davacıların bizzat katılımıyla düzenlenen gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...'e satışının vaad edildiği, satış vaadi sözleşmesinde bedelin ödendiğinin belirtildiği, satış vaadi sözleşmesinin ifası amacıyla aynı tarihte vekaletname verildiği, vekaletname ile satış işlemlerinin yapıldığı, vekaletname tarihi ile satış vaadi sözleşmesi tarihinin aynı olmasının tek başına vekaletin kötüye kullanıldığı anlamına gelmeyeceği, vekaletnamenin davacıların zararına olacak şekilde kullanıldığının davacılar tarafından ispatlanamadığı, tapuda gösterilen değer ile satış vaadi sözleşmesinde gösterilen değer arasındaki farkın da tek başına ispata yeterli olmadığı, dava konusu 780 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı Maliye Hazinesi adına kayıtlı olup, taraflarla ilgisi bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390. maddesinde) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) numaralı paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/.3) numaralı paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar ... ve ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, 26/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.