"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince verilen 25/11/2021 tarihli ve 2021/1501 Esas, 2021/1820 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... mukataalı olan 206 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların ... adına kayıtlı iken kayıt malikinin mirasçı bırakmadan vefatı nedeniyle mirasının Hazineye kaldığını ve taşınmazların ... adına tescil edildiğini, ancak 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi gereğince taşınmazların aslı vakıf olduğundan mülkiyetin vakfına dönmesi gerektiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazların muhtelif mahkeme kararlarına istinaden Hazine adına tescil edildiğini, ... Vakfının yalnızca aşar ve rüsumu vakfedilen yerlerden olup, hukuki tasarrufiyesi vakfedilen yerlerden bulunmadığını, taşınmazlar üzerindeki vakıf şerhlerinin mahkeme kararı ile terkin edildiğini, söz konusu vakfın gayri sahih vakıf olduğunu, yasal şartların oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/02/2020 tarihli ve 2018/88 E., 2020/50 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların aslının vakıf olduğu, 5737 sayılı Yasa’nın 17.maddesindeki koşulların sağlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 206 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 23/08/1996 tarih ve 916 yevmiye ile Hazine adına tescil edildiğini, dolayısıyla bu taşınmaz yönünden dava tarihi itibariyle İstanbul Defterdarlığının taraf olarak gösterilemeyeceğini, 206 ada 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise; İstanbul Defterdarlığının kayyım olarak tayin edilmediğini belirterek, Mahkeme kararının kaldırılması ile davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin 30/03/2021 tarihli ve 2021/1843 E. 2021/3409 K. sayılı kararıyla; taşınmazlar üzerindeki vakıf şerhinin terkin edildiği, taşınmazların vakfı ile ilişkisinin kalmadığı gerekçesi ile davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden, davalı ... yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 24/09/1983 tarihinden sonraki bir tarihte, aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye intikal yolunun yasal olarak kapatıldığını, bu tarihten sonra ister taviz bedeli ödensin, ister ödenmesin vakfa ait taşınmazın Hazineye intikal edemeyeceğini, aslı olan vakfına rücu edeceğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Bozma Kararı
Dairenin 21.06.2020 tarihli ve 2021/1843 Esas, 2021/3409 Karar sayılı kararıyla; “…dava konusu taşınmazların 24.09.1983 tarihinden sonra; 206 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 4.08.1993 tarihinde, 206 ada 5 parselin ise 22.08.1996 tarihinde davalı Hazine adına tescil edildiği anlaşılmakla vakfına rücu edecekleri açıktır. Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 25/11/2021 tarihli ve 2021/1501 E., 2021/1820 K. sayılı kararıyla; dava konusu 206 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 04/08/1993, 206 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise 22/08/1996 tarihinde davalı Hazine adına tescil edildiği, 24/09/1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
7. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda vakfın niteliğinin ve türünün araştırılmadığını, Türkçeleştirilmiş ve sadeleştirilmiş metne sahip vakfiyenin getirtilmediğini, vakfiyenin geçerliliği, türü, gayri sahih olup olmadığı araştırılmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
8. Gerekçe
8.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
8.2. İlgili Hukuk
8.2.1. 5737 sayılı Yasa'nın 17.maddesi “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”
8.2.2. TMK’nın 588. maddesi; “Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.
Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer. Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
8.2.3. 22/09/1983 tarihli 2888 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle değiştirilen 2762 sayılı Yasa’nın 29. maddesinde, Türk Medeni Kanunu'nun 501. maddesindeki Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmak suretiyle "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu Yasa’nın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipde bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunan taşınmazlar ayrık bırakılmış tapuda intikal işlemleri yapılmamış olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralı getirilmiştir. Bu nedenle, 2888 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi 24/9/1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmalıdır.
Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi için de; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasası’nın tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan Yasa’nın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
8.3. Değerlendirme
Kararın (V/3.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 09/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.