"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ADALAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesine ait hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, Şehzade Sultan Mehmet Vakfından icareli 52 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/122 Esas, 2006/145 Karar sayılı ilamı ile adı geçenlerin gaipliklerine ve taşınmaz üzerindeki paylarının Hazine adına tesciline karar verildiğini, yine tapu maliklerinden ...ın mirasının Adalar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/64 E., 2007/195 K. sayılı ilamı ile son mirasçı olarak Hazine adına tescil edildiğini, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi uyarınca aslı vakıf olan taşınmazın vakfına dönmesi gerektiğini ileri sürerek, davalı Hazine adına olan tapu kaydının 1/2’lik kısmının iptali ile vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazın vakıf tarafından mülk edinilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması, yine vakfın sahih mi yoksa gayri sahih mi olduğunun belirlenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, taviz bedeli ödenerek vakıf şerhinin terkin edildiği ve dava konusu taşınmazın vakıf ile ilişkisinin kalmadığı ve Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 24/09/1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazine adına tescilinin mümkün olmadığını, bu tür taşınmazların vakfına döndürülmesinin gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 09/11/2021 tarihli ve 2021/651 Esas, 2021/1676 Karar sayılı kararıyla; 5737 sayılı Yasa’nın 17. maddesindeki şartların gerçekleştiği, taşınmazın vakfı adına tescili için aranan başkaca bir koşula yer verilmediği gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapu kaydı, kesinleşmiş Mahkeme ilamlarına binaen davalı Hazine adına tescil edildiğini, çekişme konusu taşınmaz üzerindeki vakıf şerhinin terkin edildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”
3.2.2. TMK’nın 588. maddesi; “Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.
Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer. Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
3.2.3. 22/09/1983 tarihli 2888 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle değiştirilen 2762 sayılı Yasa’nın 29. maddesinde, Türk Medeni Kanunu’nun 501. maddesindeki Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmak suretiyle "Mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu Yasa’nın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipde bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunan taşınmazlar ayrık bırakılmış, tapuda intikal işlemleri yapılmamış olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralı getirilmiştir. Bu nedenle, 2888 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi 24/9/1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmalıdır.
Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi için de; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasası’nın tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan Yasa’nın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 09/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.