Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10529 E. 2022/1730 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yerel Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 105 ada 22 parsel sayılı taşınmazın adına kayıtlı 105 ada 20 sayılı taşınmaz ile bir bütün halinde zilyet edildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, tespit sırasında vergi kaydındaki miktarın esas alındığını, tespitin yasaya uygun olduğunu, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, tespite esas alınan emlak beyannamesinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 21.maddesi anlamında miktar fazlasına dayanak gösterilebilecek bir belge olmadığı, davacının 20 yıllık ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/18525 E-2015/11536 K sayılı kararı ile “...Çekişmeli 105 ada 22 parsel sayılı taşınmaz aynı ada 20 parsel sayılı taşınmaza uygulanan emlak kaydının miktar fazlası olması nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir. Aynı ada 20 parsel sayılı taşınmaza uygulanan emlak kaydı 1981 yılında oluşturulmuş, çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti ise 10.8.1998 günü yapılmıştır. Emlak kaydının oluşum tarihi ile kadastro tespit günü arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen 20 yıllık zilyetlikle edinme süresi geçmemiştir. Emlak kayıtları, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/son maddesi (A) bendi uyarınca zilyetlik belgesi kabul edilerek ilgilisi lehine sonuç doğurabileceği gibi, koşulların oluşmaması halinde aleyhine de sonuç doğurabilir. Hal böyle olunca; emlak kaydının oluşum tarihi ile kadastro tespit günü arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle edinmeye yeter zilyetlik süresi geçmediğinden davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.”gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 10/02/2016 tarihli ve 2016/2 E – 2016/23 K. sayılı kararıyla; mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları ile 105 ada 22 parsel sayılı taşınmazın 105 ada 20 parselle bir bütün olarak ...'a ait olduğu, ...'tan kalan taşınmazların mirasçılar arasında paylaşıldığı ve dava konusu taşınmaz olan 105 ada 22 parselin 105 ada 20 parselle bir bütün olarak davacıya kaldığı, davacının da yaklaşık 40 - 50 senedir dava konusu taşınmazları ya yulaf ekerek ya da içerisinde hayvanlarını otlatarak kullandığı, davacının zilyetlik yoluyla 20 yılı aşkın bir süredir nizasız, fasılasız, ekonomik amaca uygun ve malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunduğu, herhangi bir sınırı ihtiva etmeyen ve mükellefinin tek yanlı mücerred beyanı ile bildirilen emlak beyannamesinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/son maddesi (A) bendi uyarınca zilyetlik belgesi olarak gösterilebilecek bir belge olmadığı, adı üzerinde olduğu gibi beyanname olduğu, belge dahi olmadığı, sadece tanık beyanları ile 20 yılı aşkın bir süredir nizasız, fasılasız, ekonomik amaca uygun ve malik sıfatıyla zilyetliğin kanıtlanması ile davanın kabulüne karar verilen ve Yargıtayca onanarak kesinleşen tapu iptal ve tescil davaları karşısında bu durumun hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağı, tanık beyanları ile emlak beyanından önce de davacının dava konusu 105 ada 22 parsel üzerinde zilyetliğinin bulunduğunun ispatlandığı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.

4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulunun 2019/16-694 E, 2021/157 K sayılı kararı ile “…4402 sayılı Kadastro Kanunu'nun "Kayıt ve belgelerin kapsamını tayin" başlıklı 20. maddesinde, tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yerin tayininde; kayıt ve belgeler; harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara, harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise kayıt ve belgelerde gösterilen sınırların esas alınarak tespit yapılacağı, ( c) fıkrasında da harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara, ancak değişebilir ve genişletmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fiziki yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırların esas alınarak tespit yapılacağı öngörülmüştür. Hükmün içeriğinden, bir kaydın uygulanabilir olması için en az üç sınırının bilinmesi, diğer bir anlatımla sınırların geometrik bir şeklide oluşturulması ve bu sınırların arazide saptanması ile mümkün olmaktadır. Emlak beyannamelerinde ise, taşınmazın yüzölçümünün resmi makamlardan alınacak sağlıklı belgelere dayandırılması aranmamış, dahası 1319 sayılı Emlak Vergi Kanunu'nda bu yönde bir yükümlülük de önerilmemiştir. Bu durumda, aynı mevkii de üç ayrı taşınmazı bulunan bir kişinin, tek taşınmazı için yerel idareye verdiği emlak bildiriminin, o kişinin hangi taşınmazına ait olduğunu saptamaktaki güçlükler gözardı edilemeyeceği gibi, dört tarafı kişi taşınmazı ile çevrili sabit hudutlu bir taşınmazda vergi beyannamesinin hangi bölümünü kapsadığının, taşınmazın verim durumu da gözönüne alınarak belirlenmesi de imkan dahilinde bulunmamaktadır. O hâlde, taşınmaza doğrudan uygulaması yönünden, kuşku ve tereddütler gösteren emlak beyanını mülkiyet hakkını sınırlayıcı sonuçlar doğuracak şekilde zilyetlik açısından kesin delil olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Doktrinde ve yargı kararlarında da bu tür kayıtların en zayıf bir ispat vasıtası olduğu kabul edilmektedir.

…Taşınmaza doğrudan uygulaması yönünden, kuşku ve tereddütler gösteren emlak beyanında bildirilen yüzölçümünün bağlayıcı nitelikte olmayacağından kesin delil olmadığı gibi mülkiyet belgesi niteliğine haiz olmadığı kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca; davacı tarafından, adına tespiti yapılan dava dışı 105 ada 20 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütün olarak kullanıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen miktar sınırlamasını aşmayan çekişmeli 105 ada 22 parsel sayılı taşınmaz yönünden, herhangi bir belgeye dayanmaksızın, kanunda öngörülen diğer koşulların da kanıtlanmış olması hâlinde taşınmazın iktisap edilebileceğinde duraksama olmamalıdır.

…Açıklanan nedenlerle mahkemenin kadastro tespitine esas alınan emlak beyanının zilyetlik belgesi olarak kabul edilemeyeceği yönündeki direnme kararı yerindedir…” gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Daireye gönderilmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde;

“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.

Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.

4342 sayılı Mera Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak işlemlerde Kadastro Komisyonlarına konu uzmanı Ziraat Mühendisi dâhil edilir.

Taşınmaz malın, yukarıdaki fıkranın kapsamı dışında kalan kısmının zilyedi adına tespit edilebilmesi için, birinci fıkra gereğince delillendirilen zilyetliğin ayrıca aşağıdaki belgelerden birine dayandırılması lazımdır.

A) 31/12/1981 tarihine veya daha önceki tarihlere ait vergi kayıtları,

B) Tasdikli irade suretleri ile fermanlar,

C) Muteber mütevelli, sipahi, mültezim temessük veya senetleri,

D) Kayıtları bulunmayan tapu veya mülga hazinei hassa senetleri veya muvakkat tasarruf ilmuhaberleri,

E) Tasdiksiz tapu yoklama kayıtları,

F) Mülkname, muhasebatı atika kalemi kayıtları,

G) Mubayaa, istihkam ve ihbar hüccetleri,

H) Evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf kayıtları" düzenlemesine yer verilmiş olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun "Olağanüstü zamanaşımı" başlıklı 713/1. maddesinde de "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" hükmü bulunmaktadır.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/3) numaralı bendinde yer verilen yerel mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle emlak beyannamesinin mülkiyet belgesi niteliğinde olmamasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.