"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki davadan dolayı Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.01.2016 tarihli ve 1992/283-2016/87 sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ve 2016/15011 Esas – 2020/2197 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı ... vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, Ceyhan ilçesi, Mithat Paşa Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapu kaydı nedeniyle ... mirasçıları ile ... adına tespit ve tescil edilen 1021 ada 28, 29, 31 ve 32 parsel sayılı taşınmazlara karşı irsen intikal ve imar-ihya yoluyla kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescilini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, tespite esas alınan tapu kayıtlarına dayanarak davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacıların imar-ihyaya dayanarak tapu iptali ve tescil davası açtıkları, yargılama sırasında davalıların dayandıkları tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği ve dava konusu taşınmazlarda zilyet olduklarını beyan ederek dava sebebini değiştirdikleri, davalıların buna muvafakat etmedikleri tapulu taşınmazlarda imar ve ihyanın mümkün olmadığı gerekçesiyle davayı takip etmeyen asıl davada bir kısım davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına, asıl davada diğer davacılar ve birleştirilen davada davacıların davasının reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Mahkeme kararına karşı davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri:
Davacılar vekili, imar ihya suretiyle taşınmaz edinilmesinin hukuken mümkün bulunduğunu, taşınmazların uzun yıllardan beri davacıların zilyetliğinde olduğunu, davalı tarafın tapu kayıtlarına itibar edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
V. YARGITAY İLAMI
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ve 2016/15011 Esas - 2020/2197 Karar sayılı kararıyla “…Davacılar dilekçelerinde, dava konusu taşınmazların murisleri Naime Bilen'den geldiğini belirterek dava açmışlardır. Murisleri Naime’nin terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Birlikte dava açarak davanın tereke adına yürütülmesi hususunda iradelerini beyan etmiş olan davacılardan bir kısmının daha sonra duruşmalara gelmemesi, davanın mirasçılardan birkaçı tarafından takip edilmesi, başlangıçta tüm mirasçıların davaya muvafakatlarının sağlanmış olması nedeniyle davanın tereke adına yürütülmesine engel oluşturmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı ..., ..., ... ve ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan dava konusu taşınmazlar, tapu kaydına dayalı olarak davalılar adına tescil edildiği halde, tespite esas tapu kaydının tüm dayanak belgeleri yöntemince uygulanmamış, komşu parsellerin kadastro tutanakları, tapu kayıtları ve dayanak belgeleri getirtilerek komşu parsel uygulaması yapılmamış, bir kısım davalılar yargılama sırasında, davacıların zilyetliklerinin kendi adlarına olmadığını, davalılar adına olduğunu beyan ettikleri halde bu husus üzerinde durulmamış, 3402 sayılı Yasa'nın 46/1. maddesi uyarınca, tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacılar lehine iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yöntemince araştırılmamıştır. Ayrıca, davacılar en başta davalarını açarken zilyetlik hükümlerine de dayandıklarından daha sonraki beyanlarının dava sebebini değiştirme olarak kabul edilemeyeceği de Mahkemece gözden kaçırılmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin kadastro tutanakları, tapu kayıtları ve varsa dayanak belgeleri ile tespite esas alınan 1972 tarihli tapu kaydının tüm dayanak belgeleri ve iktisap sebebini gösterir şekilde tüm tedavül belgeleri getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde tespite esas tapu kaydının oluştuğu 1972 yılından 20 yıl öncesini bilebilecek, elverdiğince yaşlı mahalli bilirkişiler ve tanıklar ile fen bilirkişisi ve ziraat bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmak suretiyle tespite esas alınan tapu kaydı yöntemince uygulanmalı ve dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, taşınmazların tapu kaydı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, tapu kaydının hukuki kıymetini yitirip yitirmediği üzerinde durulmalı ve ayrıca davacıların zilyetliklerinin asli zilyetlik mi yoksa fer'i zilyetlik mi olduğu belirlenmeli; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların niteliği, zilyetlik durumu ve zilyetlik süresi hususunda ayrıntılı bilgi alınmalı; bu şekilde davacılar yararına Kadastro Kanunu'nun 46/1. ve 14. maddelerinde belirtilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalı; söz konusu tapu kaydının uymadığının anlaşılması halinde ise, tespit tarihi esas alınmak suretiyle zilyetlik araştırması yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
VI. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar:
Yargıtay ilamına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri:
Davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde; tespite esas alınan 1972 tarihli tapu kaydının Ağustos 1341 tarih ve 9 sıra numaralı kaydın tedavülü sonucu oluştuğunu, dolayısıyla 3402 sayılı Yasa’nın 46/1.maddesinin uygulama yerinin bulunmadığını belirterek Yargıtay bozma ilamının kaldırılarak hükmün onanmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13.maddesinde tapuda kayıtlı taşınmaz malların kayıt sahibi adına tespit edileceği, 14. Maddesinde ise tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan taşınmazın çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edileceği belirtilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1.Dosya içeriğine, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre sair karar düzeltme talepleri yerinde değildir.
3.3.2.Ancak, Mahkemece davalı tarafın tutunduğu ve tespite esas alınan, tesisinin Ağustos 1341 tarih ve 9 sıra numaralı tapu kaydının olduğu anlaşılan Ocak 1972 tarih ve 19 sıra numaralı kayıt yöntemince uygulanıp kapsamı tayin edilmemiş, tapulu taşınmazın imar-ihya suretiyle iktisap edilemeyeceği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuştur.
3.3.3.Doğru sonuca ulaşılabilmesi için 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, tarafların gösterecekleri tanıklar ve harita mühendisi bilirkişi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, keşifte 3402 sayılı Yasa'nın 20. maddesi göz önüne alınarak varsa haritalar uygulanmak suretiyle; haritaların bulunmaması halinde kayıtların sınırlarına göre tapu kayıtlarının kapsamları belirlenmeli, kayıtların kapsamı belirlenirken varsa dava dışı revizyon gördüğü taşınmazlar ile komşu taşınmazlar ve kayıtları göz önüne alınmalı, fen bilirkişisinden okunan sınır yerlerinin haritasında göstermesi istenmelidir. Çekişmeli taşınmazların kayıt kapsamı dışında kaldığının tespit edilmesi halinde, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, zilyetliğin ne zaman başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü, kimin ne zamandan beri taşınmazlara zilyet olduğu, etraflıca sorulmalıdır. Bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
3.3.4.Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerektiği halde maddi hata ile tespite esas tapu kaydının oluştuğu 1972 tarihi itibariyle davacılar yararına Kadastro Kanunu'nun 46/1. ve 14. maddelerinde belirtilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine yönelik olarak bozulduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin bu yönü ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
VII. SONUÇ:
Davalı ... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile maddi hataya dayalı olarak verilen Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ve 2016/15011 Esas-2020/2197 Karar sayılı bozma ilamının değinilen husus itibari ile ortadan kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, sair karar düzeltme taleplerinin reddine, peşin alınan harcın talep halinde karar düzeltme isteminde bulunana iadesine, 26/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.