Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10614 E. 2022/4185 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ACIPAYAM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26/10/2021 tarihli 2021/1466 Esas 2021/1520 Karar sayılı kararıyla HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26.05.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan babaanneleri ...’in maliki olduğu dava konusu 9997, 11257, 1826, 2065, 163 ada 3, 213 ada 18 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 137 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı torunu ...’e, dava konusu 11255, 240 ada 4 parsel sayılı iki parça taşınmazın tamamını davalı ...’in eşi olan davalı ...’e satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında satın aldıklarını, davalı ...’in ailesi yurt dışında iken 1995 yılına kadar Türkiye’de kaldığını ve gerek Türkiye’de gerekse de Almanya’da iken mirasbırakanla ilgilenip tedavi ettirdiğini, bakımını yaptığını, davalı ...’in de ... ile evlendikten sonra mirasbırakana baktığını, mirasbırakanı Almanya’ya götürerek baktıklarını, davalı ...’in yılda en az iki defa mirasbırakanın yanına gelip gittiğini, en son kanser hastalığına yakalanan mirasbırakanın Almanya’da tedavisiyle ilgilendiklerini, başka bakan olmadığını, cenaze ve defin giderlerinin de kendileri tarafından karşılandığını, mirasbırakanın taşınmazlarıyla ilgilenemediği için 2015 yılında satış kararı aldığını, diğer mirasçıların satın almak istemediklerini, dava konusu iki parça taşınmazın davalı ... tarafından 2016 yılında; dava konusu diğer taşınmazların da 2016 ve 2017 yıllarında davalı ... tarafından satın alındığını ve satış bedellerinin tanıklar huzurunda ödenip harici satış sözleşmesi de düzenlendiğini, semenin mutlaka para olması gerekmeyip, hizmet ya da emek de olabileceğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Acıpayam 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/10/2020 tarihli 2019/249 Esas 2020/334 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın, mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulmadığı, dinlenen tanık beyanlarıyla da temlik tarihinde mirasbırakanın mirasçıları ile arasında bir dargınlık bulunmadığı, salt bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı, mirasbırakanın gerçek amaç ve iradesinin mirasçılarından mal kaçırmak olduğu yönündeki iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Mirasbırakanın dava konusu dokuz parça taşınmazı muvazaalı olarak davalılara devrettiğini, temlik bedellerinin mirasbırakanın bir aylık maaşı kadar olduğunu, mirasbırakanın aslında bütün taşınmazlarını davalılara devrettiğini, mirasbırakana kendi üst soyundan intikal eden dava dışı 4 parça taşınmazın ise temlik anında mirasbırakan üzerinde olmadığını, ölümünden 13 gün önce mirasbırakan üzerine intikal ettiğini, dava dışı dört parça taşınmazın hisseli olarak mirasbırakana intikal ettiğini, 16 m2, 12 m2, 213 m2, 985 m2 gibi düşük hisseler olduğunu, temlike konu dava konusu taşınmazlarla, dava dışı taşınmazlar arasında oransızlık bulunduğunu, dava konusu 9 parça taşınmazın devir tarihleri itibarıyla toplam değeri 415.027 TL olarak saptandığı halde resmi senette gösterilen toplam satış bedelinin ise 69.500 TL olduğunu, bedeller arasında fahiş fark olduğunu, mirasçılar arasında denkleştirme yapılmadığını, mirasbırakanın hem Almanya’dan hem de Türkiye’den emekli olup, satış ihtiyacı bulunmadığını, sosyal güvencesi olduğunu, mirasbırakanın banka hesabından davalı ...’e her ay düzenli para gönderdiğini, davalıların alım gücü bulunmadığını, mirasbırakanın temlik tarihlerinde 78-79 yaşlarında olup hasta olmakla birlikte yatalak olmadığını, mirasbırakanın eşi ve tek oğlu kendinden önce ölmüş olup, 5 torunu dışında mirasçısı olmadığını, dava konusu 9997 parseldeki evini dahi davalıya devrettiğini, mal kaçırma iradesiyle hareket ettiğini, harici satış sözleşmesi yapılmasının da muvazaayı ortaya koyduğunu, mirasbırakanın banka hesabına para girişi olmadığını, davalıların mirasbırakana baktıkları savunmasının da doğru olmayıp, sağlık giderlerinin sosyal güvenceden karşılandığını, davalıların bakım nedeniyle bir maddi kayıpları olmadığı gibi davalı ...’in bakıcılık nedeniyle Almanya’da sigortalandığını, semenin bakım olduğu şeklindeki savunmanın asılsız olduğunu, mirasbırakanın satış için tüm mirasçılara teklif sunduğu savunmasının da doğru olmadığını, mirasçılardan Zeynep’in, davalılardan payını aldığı için onlar lehine tanıklık yaptığını, iddianın ispatlandığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26/10/2021 tarihli 2021/1466 Esas 2021/1520 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın mal kaçırma iradesinin ispatlanamadığı, mirasbırakanın taşınmazlarla ilgilenemediği için satış kararı aldığı, mirasbırakanın bakıma muhtaç olup davalılar tarafından bakıldığı, taşınmazların satışı karşılığında mirasbırakanın para aldığı, bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın ispatında yeterli olmadığı, davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle: istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

3.Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Temyiz Nedenlerinin Değerlendirilmesi

3.3.1. Somut olayda; 1938 doğumlu mirasbırakan ...’in 28/11/2018 tarihinde, eşi ...’in 1994 yılında, tek çocuğu ...’nin de 30/06/2014 tarihinde ölümü üzerine, ...’den olma torunları ..., ..., ..., ... ve Zeynep’in mirasçı kaldıkları, eldeki davanın mirasçılardan ... ile ... tarafından, mirasçı ...’e (1981 doğumlu) ve onun eşi ...’e karşı açıldığı,

- Dava konusu 2065, 9997 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 137 ada 4 parselin 640/853 payı mirasbırakan adına kayıtlı iken 25/08/2017 tarihinde satış yoluyla davalı torunu ...’e temlik ettiği,

- Dava konusu 11255, 11257, 240 ada 4 parsel sayılı taşınmazların tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, 11255 parsel ile 240 ada 4 parseli davalı ...’e, 11257 parseli davalı torunu ...’e 10/08/2016 tarihinde satış yoluyla temlik ettiği,

- Dava konusu 1826, 163 ada 3, 213 ada 18 parsel sayılı taşınmazların tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, 25/04/2016 tarihinde satış yoluyla davalı torunu ...’e temlik ettiği,

- Dava dışı 132 ada 1, 143 ada 1, 177 ada 15, 137 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakanın 12 m², 16 m², 213 m², 985 m² gibi miktarlarda payı olduğu anlaşılmaktadır.

3.3.2. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde Bölge Adliye Mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de “miktar veya değeri kırkbin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2021 yılı itibarıyla HMK'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 78.630,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki; birden fazla davacı tarafından pay oranında açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı; öte yandan, ayrı ayrı temlikler yapılan davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin mirasbırakan tarafından her bir davalıya temlik edilen taşınmaz veya paylar üzerinden ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği de açıktır.

Somut olayda; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemiyle açılan eldeki davada, davalı ...’e temlik edilen dava konusu 11255 parsel ile 240 ada 4 parsel sayılı taşınmazların dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan toplam değeri 81.794,67 TL olup, bu değerden davacıların her birinin 1/5’er miras payına isabet eden 16.358,93’er TL’nin, 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan; temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.

Yukarıda açıklanan nedenden ötürü davalı ... yönünden temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki davada, davacılar vekilinin davalı ...’e yönelik temyiz dilekçesinin değerden reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacılar vekilinin davalı ...’e yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Davalı ...’e temlik edilen dava konusu yedi parça taşınmazın dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan değerleri toplam 496.538,44 TL olup, bundan her bir davacının 1/5’er miras payına isabet eden 99.307,68’er TL’nin, 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin üzerinde olduğu, dolayısıyla davacılar vekilinin davalı ...’e yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiğinde kuşku yoktur.

Somut olayda; 1981 doğumlu olan davalı ...’in yaşı, sosyal ve ekonomik durumu, mirasbırakan ile birlikte yaşaması nedeniyle mirasbırakan tarafından üstün tutulması, temlike konu taşınmazların sayı, miktar ve değerleri, mirasbırakanın geride kalan dava dışı taşınmazlarının sayı ve miktarları nazara alındığında, mirasbırakanın mal varlığının tamamına yakınını davalı torunu ...’e temlik ettiği, mirasbırakanın temlikteki asıl amaç ve iradesinin diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu, mirasbırakan ile davalı arasında düzenlenen harici satış sözleşmelerinin muvazaanın kılıfı niteliğinde olup, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bu belgelerin satışın delili olarak kabul edilemeyeceği; davalı ...’e yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.

Hal böyle olunca; davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davalı ... yönünden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

1-Davacılar vekilinin davalı ...’e yönelik temyiz dilekçesinin DEĞERDEN REDDİNE,

2-Davacılar vekilinin davalı ...’e yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Acıpayam 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı ...’ten alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.