"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/106 E., 2021/55 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 22.01.2019 tarihli 2016/5650 Esas, 2019/112 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; ....., ilçesi ......, Mahallesinde yapılan kadastro çalışmalarında yol olarak haritasında gösterilmek suretiyle tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında adına tapuda kayıtlı 106 ada 96 ve 97 parsel sayılı taşınmazların devamı olduğu iddiasıyla anılan taşınmazlara eklenerek adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu edilen yolun kamuya ait olduğunu, başka parsellerden geçip devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yolun kadastrodan önce de yol olarak kullanıldığının davacı tarafından da belirtildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, dava konusu yol hakkında İlçe Belediyesinin sorumlu olduğunu, Büyükşehir Belediyesinin sorumluluk alanında olmadığını beyanla pasif husumetten ve esastan davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.01.2016 tarihli ve 2014/15 Esas 2016/2, Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 22.01.2019 tarihli 2016/5650 E, 2019/112 K. sayılı kararıyla; Mahkemece, davanın çekişmeli taşınmazın tescil harici bırakıldığı tarihten itibaren 2-3 yıllık makul süre geçtikten sonra açıldığı ve yine tespit tarihinden itibaren dava tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle verilen ret kararının dosya kapsamına uygun olmadığı, kadastro sırasında haklarında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir yasa hükmü bulunmadığı belirtilmiş, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesinin ve duruşma gününün yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra TMK'nın 713/4 üncü ve 5 inci fıkraları uyarınca yasal ilanların yapılması gerektiğine değinilerek sair yönler incelenmeksizin karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2021 tarihli ve 2019/106 Esas, 2021/55 Karar sayılı kararıyla; Dava konusu 106 ada 96 ve 97 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin 12.06.2007 tarihinde yapıldığı, davanın açılma tarihinin 27.01.2014 olduğu, dava konusu 106 ada 96 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 05.06.2009 tarihinde satın alındığı, dava açma hakkının satın aldığı çapla sınırlı bulunması nedeniyle bu taşınmaz yönünden kadastro tespitinden önceki nedenlere dayandırdığı talebinin dinlenemeyeceği, dava konusu 106 ada 97 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise davacının kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik şartlarını gerçekleştirdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.
E.Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, mahkemenin verdiği ret kararının hatalı olduğunu, zeminde yol olmayan bir kısmın kadastro sırasında evrak üzerinde yol olarak bırakıldığını, dosyada toplanan delillerle iddiasını ispatladığını, taşınmazın çevresinde eşine ait taşınmazlar olduğunu; 96 parsel sayılı taşınmazın ise sonradan satın alınmasının bir önemi bulunmadığını belirterek ve resen görülecek nedenlerle ret kararının bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, haritasında yol olarak gösterilen, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 713 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Yol hakkında açılan tescil davası mahkemece, davacının maliki olduğu 96 ve 97 parsel sayılı taşınmazlar için ayrı ayrı değerlendirilerek, 97 parsel sayılı taşınmaz yönünden esastan inceleme yapılıp davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığı, 96 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise dava açma hakkının satın aldığı çapla sınırlı olduğu, bu taşınmaz yönünden kadastro tespitinden önceki nedenlere dayalı olarak dava açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; dava, TMK'nın 713/1 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerine dayalı tescil istemine ilişkin olup dava konusu fen bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen yerin zilyetlikle kazanılabilmesi için öncelikle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bunun yanında 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 17 nci maddeleri uyarınca emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur.
Dosyada toplanan delillerden, dava konusu yerin imar ihya edilmediği zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken tapu iptali ve tescil davası gibi değerlendirilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan kararın gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
03.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.