Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10813 E. 2022/4193 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: GÖLBAŞI(ANKARA) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli dava sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, davalı ...’nın istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden kabulüne dair verilen karar davalı ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli ve davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26/05/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ...ve vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacı, eşi ile arasında Ankara 4. Aile Mahkemesinin 2015/312 Esas sayılı dosyasında boşanma davası olduğu dönemde Batman'da tanıştığı davalı ... aracılığıyla diğer davalı Avukat ... ile tanıştığını, davalı ...'ye özel işlerinde yardımcı olması amacıyla vekalet verdiğini, aynı gün mal paylaşımı davası için davalı ...'ya da vekalet verdiğini, daha sonra boşanma davasının işlemden kaldırıldığını, akabinde 116753 ada 30 parseldeki 172/613 payının öncelikle davalı ... tarafından diğer davalı ...'e temlik edildiğini, davalı ... tarafından da diğer davalı ...'e devredildiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, taşınmazını satma iradesinin bulunmadığını, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazda davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... ve davalı ..., taşınmazı bedelinin ödeyerek satın aldıklarını; davalı ..., vekaletin kötüye kullanılmadığını, davacının isteği doğrultusunda işlem yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacıya yapılan 70.000 TL’lik ödeme dışında satış bedelinin ödendiğine dair yazılı delille ispat bulunmadığı, davalı ...’nın aynı zamanda boşanma davasında davacının vekili olduğu, davalılar Medari ve ...’in fikir ve eylem birliği içerisinde davacının taşınmazını kendi aralarında devrettikten sonra diğer davalıya temlik ettikleri, diğer davalı ...'ın ise iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, 387.654,39 TL alacağın davalılar ... ve ...'den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ... yönünden ret kararı verilmiş olmasının hukuken yerinde olmadığını, davalı ...'ın dava konusu taşınmazın diğer paydaşı ve davacının akrabası olduğunu ve taşınmazın gerçek değerini bilebilecek durumda olup, davacının eşiyle yaşamakta olduğu sorunları, boşanma davasını dahi bildiğini, iyiniyetli kabul edilemeyeceğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.2. Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle, taşınmazın bedelinin anlaşılan meblağ üzerinden davacıya gönderildiğini, ihtiyacının olması nedeniyle taşınmazı daha sonra sattığını, vekaletin kötüye kullanılmadığını, 70.000,00 TL bedeli 31/07/2015 tarihinde ödediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; davacının, davalı vekil Medari tarafından yapılan temlik karşılığında hiç bir bedel almadığı gibi davacıya taşınmazın keşfen belirlenen gerçek değeri olan 457.654,39 TL’yi ödemediği, dava tarihi itibariyle belirlenen değer ile akitte belirlenen değer arasında fahiş fark bulunduğu, davalının savunmasında ileri sürdüğü gerçek değere ilişkin ödeme iddiasının ispat edilemediği, davacıya gönderilen 70.000,00 TL bedelin satıştan oldukça sonra olduğu, davalılar arasında yapılan adi yazılı sözleşmenin her zaman düzenlenme imkanının bulunması ve gerçek değeri kapsamaması nedeniyle itibar edilemeyeceği, davalı ... ile ...'in arkadaş olduklarının tanık beyanlarıyla anlaşıldığı, davalı ...’in taşınmazı davalı ...'dan satın almadan önce taşınmazın değerini bilebilecek durum olduğu, davacının eşi ile yaşadığı problemler hakkında da bilgi sahibi olduğu, davacının dava konusu taşınmazı satmasını gerektiren bir durumun varlığı hakkında aileden olması nedeniyle basit bir araştırma ile bilgi edinme imkanına sahip olduğu, davalı ...'in vekaletin kötüye kullanılması durumunu bildiği ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek konumda bulunduğu gerekçesi ile davalı ...’nın istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davalı ...'in 03.09.2015 tarihinde saat:16:40’ta 70.000 TL’yi davacının hesabına havale yoluyla gönderdiğini, dekontun açıklama kısmında "soğucak gölbaşı 30 parsel ev parası" açıklaması yazdığını, davacının banka hesap özetine bakıldığında banka hesabında 1.700 TL olduğunun ve çekmiş olduğu paranın kendi parasından 9300 TL daha fazla olduğunun görüleceğini, bu durumun davacının satıştan an be an haberdar olduğunu gösterdiğini, banka kayıtlarının değerlendirilmediğini, davacı ya da davacının eşi tarafından mal rejimin tasfiyesi davası açılmadığını, davacının vekile sadece dava konusu taşınmazın devrine ilişkin vekaletname verdiğini, 28.03.2017 tarihli dilekçedeki delillerin ve telefon kayıtlarına ilişkin delillerin toplanmadığını, davacının isticvabına ilişkin talepleriyle ilgili inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, taşınmazın 240.000-TL bedelle satıldığını, bu değerin bilirkişi raporu ile belirlenen değerden yüksek olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, davalı ...'in taşınmazın diğer paydaşı olup kötüniyetli hareket etmediğini, davacının şikayeti hakkında takipsizlik kararı verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının iyiniyetli olduğunu, davacı tanıklarının davacının yakın akrabası olduklarını, beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının oğlunun soruşturma dosyasında taşınmazın davacı tarafından satıldığını ifade ettiğini, davalının ikametinin Ankara olduğunu, davacı ile yakın akrabalığı bulunmadığını, davacının boşanma aşamasında Batman'a gittiğini, diğer davalılarla olan ilişkilerinin de burada geliştiğini, akrabalık bağı olmasının davacı ve ailesi ile yakın diyaloğu olduğu anlamına gelmeyeceğini, davacının babası ...in de satış döneminde kızına ulaşamadığını, Batman tarafında olduğu için kendisine ulaşılamadığını beyan ettiğini, bu durumda kendisinin davacı ile irtibat kurmasının beklenemeyeceğini, dava konusu pay için 240.000-TL ödediğini, varsayımlara dayalı olarak karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1)

Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.2.2. Harç kamu düzeni ile ilgili olup, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gerektiği ve kamu düzeniyle ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği de kuşkusuzdur.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, (IV.3.) numaralı paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’nın tüm, davalı ...’ın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan, işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.

3.3.2. Davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazına gelince;

Dava konusu taşınmazın 172/613 payının, keşfen saptanan dava tarihindeki değerinin 257.200-TL olduğu, bu değer üzerinden alınması gerekli nispi karar ve ilam harcı 17.569,33 TL olup, peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 7.815,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 9.753,732 TL nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken; Bölge Adliye Mahkemesince fazla harca hükmedilmesi doğru olmamıştır.

Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün harç yönünden düzeltilmesi gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle:

1. Davalı ...’nın tüm, davalı ...’ın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 14/10/2021 tarihli, 2019/1528 E., 2021/1870 K. sayılı kararında hükmün A fıkrası, 3/c bendi hükümden tamamen çıkarılarak yerine A fıkrası, 3/c bent, olarak "492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 17.569,33 TL harçtan, peşin ve tamamlama harcı olarak alınan toplam 7.815,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.753,732 TL harcın davalı ...’tan tahsili ile Hazineye gelir kaydına," cümlesinin eklenmesine ve kararın bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren A.A.Ü.T. uyarınca gelen temyiz eden davalı ... vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine 26/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.