"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili, tarafından istinaf edilmesi üzerine yapılan inceleme sonucunda; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2. maddesi gereğince istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; 2011 yılında eşinin ölmesi sebebiyle günlük ihtiyaçlarında yardımcı olması ve yalnızlık psikolojisinden kurtulmak amacıyla 72 yaşında evlenmeye karar verdiğini, yanında oğlu ... ve ... ile davalı ...’ın evine gittiklerini, davalı ile evlenme karşılığında evinin yarısını davalıya vermeyi kabul ettiğini, davalının bu anlaşmadan sonra davaya konu konuta taşınıp güven kazandığını, 15.12.2017 tarihinde tapuda satış olarak gösterilen hisse devir sözleşmesini müteakiben, 26.12.2017 tarihinde 31006 Ada 7 Parsel üzerine inşa edilen mesken niteliğindeki Bl-Blok, 3.kat, 15 numaralı bağımsız bölümün yarı hissesinin ... üzerine devredildiğini, devir işleminde bizzat bulunmadığını, imzalanacak yerlerin imzalatıldığını, bu işlemleri Konya’da faaliyet gösteren Kılıç İnşaat muhasebecisinin yerine getirdiğini, davalının bir süre sonra sözleşilen miktardaki altını da kabul etmeyip 105 gram altın, küpe ve yüzük yaptırttığını, davalı ve kardeşi ... nin “babamdan aldığım yetim aylığı ve başka yardımlar kesilir resmi evlilik olmayacak” dediğini ve davalı ile gayri resmi olarak yaşamaya başladığını, ancak bu durumun kendisini rahatsız ettiğini ve “resmi olarak evlenmiyorsak o zaman evin yarı hissesini yıktırmamızın sebebinin evlilik olduğunu noterde yaptıralım ” dediğinde davalının bunu da kabul etmediğini, 3-4 aylık süreçte evi sürekli terk ettiğini, karı-koca yaşamı sürdürmeye engel olduğunu, “noterde düzenleme yapalım” teklifini davalının her seferinde reddettiğini, "ben ne dersem o olacak, istediğim zaman gider istediğim zaman gelirim, bu evi de ben hakkettim, benden alamazsın seni keser seni bıçakla öldürürüm” diyerek evi terk ettiğini, bunun üzerine, Eskil Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/389 soruşturma sayılı dosyasında dolandırıcılık suçlamasıyla davalıdan şikâyetçi olduğunu, soruşturma dosyasının derdest olduğunu, defalarca “artık gelmeyeceksen evimi geri ver” dediğini, davalının da “o evi unut benim 5.000,00 liralık kredi borcum var onu da ödersen belki gelirim” diyerek yaşlılığını, dikkatsiz ve düşüncesizliğini kullanarak soymaya çalıştığını, bu kısa süreçte başka bahanelerle daha fazla parasını bu şahıs ve yakınlarına kaptırdığını, tüm hayatı boyunca biriktirdiklerini 3-4 ay içerisinde kaybettiğini, davalının kardeşi ... ile birlikte, yaşlı olması, bu sebeple olayları kavrama ve algılama yeteneğinin giderek azalması, dikkatsizlik, düşüncesizlik ve başkalarına güvenme zorunluluğu hissetmesi ve de evlenmeye ihtiyaç duyması gibi zaaflarını kullanıp hile ile evin yarı hissesini aldığını ileri sürerek 31006 ada, 7 parsel, Bl-Blok, 3.Kat, 15 bağımsız bölümün ... adına olan 1/2 payının kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevabında özetle; davacı ile aralarında yaptıkları hisse devir sözleşmesi ile çekişme konusu taşınmazın 1/2 hissesini 100.000 TL bedel ödeyerek satın aldığını, senete karşı tanıkla ispat yasağı nedeniyle davacının iddialarını tanıkla ispatlayamayacağını, davacının kendisini evlenme vaadiyle kandırdığını, devir sözleşmesinde miktarın davacının talebi üzerine 50.000,00 TL gösterildiğini, davacının evlenmeye yanaşmadığını, kendisine kötü davrandığını, evden yolladığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/12/2020 tarihli ve 2018/526 E. 2020/572 K. sayılı kararıyla, hile iddiasının ispatlanamadığı ve davalının yemin eda ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili davalı tarafından kandırıldığı için hisse devrinin gerçekleştiğini, yerel mahkemece tanıklarının ve davalı tanıklarının dinlenildiğini, ancak davalı tanıklarının beyanları çelişkilerle dolu olmasına rağmen beyanlarına itibar edildiğini, hükme esas alındığını, evlilik gerçekleşmediğinden hilenin varlığı kabul edilmesi gerekirken yerel mahkemece aksi yönde hüküm kurulduğunu, taraflar arasında hisse devrine karşılık bedel alışverişi olup olmadığının şayet oldu ise bedelinin ne kadar olduğunun dava boyunca ihtilaf konusu olduğunu, davada dinlenilen herkesçe doğruluğu sabit olan hususlarda dahi yalan beyanda bulunmaktan çekinmeyen davalının diğer beyanlarının itibar edilebilirliğine de gölge düşürdüğünü, davalı tarafından yalan yere yemin edildiğini, mahkemenin bunu hükme esas aldığını, yerel mahkemenin yemin delili üzerinden hüküm kurmasının hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 08/02/2021 tarih 2021/95 Esas 2021/159 Karar sayılı kararıyla, davacının dava konusu taşınmazın 1/2 hissesini evleneceği inancı ile davalıya temlik ettiği, tarafların bir süre birlikte yaşadığı, davalının ise temlikten kısa bir süre sonra evden ayrıldığı ve evlilik işleminin gerçekleşmediği, davalı her ne kadar satın alma savunmasında bulunmuş ise de ödemeye dair herhangi bir belge de ibraz edemediği, davacının temlikteki asıl amacın resmi evlilik birlikteliğini sağlamak olduğu, davalı tarafın aşamalardaki dilekçelerinin ve tanık beyanlarının birbiriyle çeliştiği, tarafların evlenme kararı aldıkları, hatta bir süre birlikte yaşadıkları, davacının maliki olduğu taşınmazı evleneceği inancı ile davalıya temlik ettiği, davalının ise taşınmazı edindikten sonra davacıdan ayrıldığı ve evliliğin gerçekleşmediği, bu itibarla davacının hileye düşürüldüğü ve iddianın kanıtlandığı, hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırarak davanın kabulüne karar vermiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, İstinaf Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın 15.12.2017 tarihli hisse devir sözleşmesi ile gerçekleştığini, davacının yemin teklifi üzerine yeminin eda edildiğini, yazılı sözleşme ve yeminin kesin delil olduğunu, cevap dilekçesi ile talimatla alınan ifadesinde çelişki olmadığını, tanık ifadeleri ile hüküm kurulamayacağını ileri sürerek yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 39. (eski Borçlar Kanunu'nun 31. maddesi) maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin hileye maruz kalan kimsenin bunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, mağdurun öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınacağı belirgin olup; diğer tarafın öğrenmenin (ıttılaın) bu tarih değil de daha önce olduğunu iddia etmesi durumunda, bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.04.1983 gün ve 1980/1-1846-397 sayılı kararında da aynı hususa işaret edilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3). paragrafta gösterilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 9.024,25- TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 08/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.