"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...'nın 507 ada 14, 513 ada 31 ve 32 parsel sayılı taşınmazlarını satış suretiyle oğlu olan davalı ...’e devrettiğini, davalı ...’in ise söz konusu taşınmazları 13.05.2013 tarihinde oğlunun iş arkadaşı olan diğer davalı ...’a temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davalı ... yönünden husumet nedeni ile davanın reddedilmesi gerektiğini, diğer davalı ...’in ise iyi niyetli olarak taşınmazları edindiğini, davalı ...’in oğlu ... ile diğer davalı ...’in şirket kurduklarını, bu şirket kurulurken ...'nın ekonomik durumunun yeterli olmaması nedeni ile aralarında yapmış oldukları sözlü anlaşma ile ...’in, ...'nın hissesine düşen sermaye payını ödediği gibi şirket için gerekli eşya ve malzemeleri aldığını, belli bir süre şirketin tüm ödemelerini üstlendiğini ve ...'nın borçlarına ilişkin olarak düzenlenen protokol gereği dava konusu taşınmazların davalının oğlunun ortağı olan diğer davalı ...'e devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar; Dairece, ''... mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazları davalı oğlu İsmail’e bedelsiz olarak devrettiği, amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu, daha sonra taşınmazları temlik alan davalı ...’ın ise, davalı ...’in oğlunun iş arkadaşı ve ortağı olduğu, yani temliklerin muvazaalı olarak yapıldığını bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda olup TMK 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır. Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkeler ile değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından temlikinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. '' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, mirasbırakanın davalı ...'e 06.03.2012 tarihinde yaptığı devirlerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu, ikinci el konumundaki davalı ...'ın ise TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, davalı ...'in de muvazaalı işlemin tarafı olduğu ve davalı ... ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği hususları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının, yerinde olmadığından reddine.
Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince;
Mirasbırakan ...'nın 28.05.2013 tarihinde öldüğü, geride dava dışı eşi ..., davacı oğlu ..., 2001 yılında ölen oğlu ...'ten olma torunları davacılar... ile oğlu davalı ...'in mirasçı olarak kaldıkları, davanın 21.08.2014 tarihinde davacılar... tarafından miras paylarına hasren açıldığı, dava dışı ...'nın ise 13.07.2015 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır. (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK)
Öte yandan TMK'nın 28. maddesi gereğince, kişilik ölümle son bulur.
Somut olayda, dava tarihinde sağ olan dava dışı mirasçı ... tarafından usulünce açılmış bir dava bulunmadığı gibi dava, davacılar... tarafından miras paylarına hasren açılmıştır.
Ne var ki, mahkemece, HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralı aşılarak sonuca gidilmiş, dava dışı ... yönünden de TMK'nın 28. maddesi gözardı edilmiştir.
Hal böyle olunca, davacılar...'in Tire Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/06/2013 tarih, 2013/401 Esas, 2013/429 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen miras payları oranında tapu iptal ve tescile, kalan payın ise davalı ...'ın üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, dava dışı mirasçı ... ve davalı ...'in miras payları bakımından açılmış bir dava bulunmadığı göz ardı edilerek anılan davalıların miras payları yönünden de tapu iptal ve tescil karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava dışı ...'nın ölümü ile kişiliğinin son bulduğu gözetilmeksizin ölü kişi adına tescile karar verilmesi de isabetsizdir.
Davalıların değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.