Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3079 E. 2022/1318 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro harici bırakılan ve tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazın 40 yılı aşkın süredir zilyetliğinde olduğu iddiasıyla açılan tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından ileri sürülen zilyetliğin, hava fotoğrafları ve bilirkişi raporlarıyla çelişen tanık beyanlarıyla ispatlanamaması, taşınmaz üzerindeki ağaçların dikim tarihinin dava tarihinden 20 yıl öncesine tekabül etmemesi ve imar planına göre taşınmazın tarımsal niteliği korunacak özel ürün alanı ve yola isabet etmesi nedeniyle davacı yararına olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gözetilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : GAZİANTEP 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tescil istemli dava sonunda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 30/05/2018 tarihli 2017/586 Esas ve 2018/348 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17.02.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat Ulviye Sarp geldiler, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, 268 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde kadastro harici bırakılan 7.000m2’lik tapusuz taşınmazı 40 yıldan fazla nizasız-fasılasız ve malik sıfatıyla elinde bulundurduğunu, taşınmazın öncesinde de babası tarafından kullanıldığını, sonrasında rızai taksim sonucu kullanım hakkının kendisine geçtiğini, diğer mirasçıların bir hakkının bulunmadığını, taşınmazın önceleri tarım arazisi olarak kullanıldığını, 15-20 yaşlarında olan ağaçların daha sonra dikildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine cevap dilekçesinde, tescil için yasal şartların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... Belediyesi cevap dilekçesinde, taşınmazın mücavir alan içerisinde kaldığını ve ekilen sürülen, ağaç dikilen yerlerden olmadığını,taşınmazın kendi Belediyeleri adına tescili gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... Belediyesi cevap dilekçesinde, taşınmazın kendi sorumluluklarında olmadığını, taraf sıfatlarının bulunmadığını belirterek davanın husumetten reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli, 2014/808 Esas ve 2017/197 Karar sayılı ilamı ile; davanın 2014 yılı Temmuz ayında açıldığı, taşınmazın imar planına alınma tarihinin 2011 yılı olduğu, geriye doğru en az 20 yıllık zilyetliğin başlangıç tarihinin 1991 yılı olması gerektiği, 1992 tarihli hava fotoğrafının incelenmesinde dava konusu taşınmaz üzerinde tarım, ekim-dikim emaresi bulunmadığının tespit edildiği, 1994-1997 yılından beri taşınmaz üzerinde zilyetliğin devam ettiği, mahalli bilirkişilerin taşınmazın kullanımına ilişkin 10-15 yıl öncesini bildiklerini beyan ettikleri,

bilirkişi raporları ile çelişen tanık beyanlarının soyut nitelikte kaldığı ve tek başına zilyetliğin 1991 yılından itibaren başladığını ispata yeterli kabul edilemeyeceği, taşınmazın imar planına alındığı 2011 yılına kadar davacı yararına olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı, ayrıca Belediye vekillerince taşınmazın belediye adına tapuya kayıt ve tescili talep edilmiş ise de, usulüne uygun şekilde açılmış bir davada ileri sürülmeyen talebin değerlendirmeye alınmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle, ziraat bilirkişi raporunda zilyetliğin 1994-97 yıllarında başladığı ve 18-20 yılı geçtiğinin ve taşınmazın tarım arazisi olduğunun belirttildiğini, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin taşınmaz üzerindeki ağaçlardan ve ziraat bilirkişi raporundan anlaşıldığını, 2002 yılı amenajman haritasında taşınmazın kullanıldığının kanıtı olduğunu, harita mühendisi bilirkişinin 1992 ve 1999 yılı haritalarında taşınmazın kullanılmadığı, komşu taşınmazlarla aynı özelliklerde olduğunu belirttiğini, bu durumun taşınmazın niteliği ve sahiplenildiğinin kanıtı olduğunu, zilyetliğin bir eşya üzerinde fiili hakimiyete sahip olma olarak tanımlanabileceğini ancak kullanma olarak tanımlanmadığını, zilyetlik sadece fiili bir durum veya ayni hak değil hukuken korunmuş olan bir durum olduğunu, bu tür davalarda esas alınması gerekenin uygulama imar planı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 30/05/2021 tarihli 2017/586 Esas ve 2018/348 Karar sayılı ilamı ile; dava konusu taşınmazın tesis kadastro çalışmasında tespit dışı bırakıldığı, taşınmazın 2011 yılında onanan nazım imar planına göre tarımsal niteliği korunacak özel ürün alanı ve yola isabet ettiği, harita bilirkişi raporuna göre 1992 ve 1999 tarihli hava fotoğrafı incelemesinde taşınmazda tarım yapılmadığının tespit edildiği, ziraat bilirkişi raporuna göre taşınmaz üzerinde 6-15 yaşlarında meyve ağaçları bulunduğu ve buna göre dava tarihinden geriye dönük 6-15 yıldır ağaç dikmek sureti ile tarım yapıldığı sonuç olarak dava konusu taşınmazın imar-ihya suretiyle iktisap koşullarının davacı yararına gerçekleşmemiş olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, bilirkişi raporundan dava konusu taşınmazda zilyetliği olduğunun anlaşıldığını, babasının eklemeli zilyetliği ile 40 yıldan uzun süredir taşınmazı kullandıklarını, 2002 amenajman haritasına göre de taşınmazın kullanıldığının sabit olduğunu, bilirkişinin taşınmazın 1992 ve 1999 yıllarında çevresindeki taşınmazlarla aynı olduğunu belirttiğini, bunun da taşınmazın niteliğini ve sahiplenildiğini gösterdiğini, taşınmaza 1990 yılının başından itibaren zilyet olduğunu, o dönemlerde askeriyenin atış alanı etkilenme bölgesi içerisinde olması nedeniyle kullanılamadığını, ayrıca tarım girdi fiyatlarının yüksek olması ve ekmenin masrafları karşılamaması nedeniyle ekim yapılmadığını, bunun da zilyetliğin terki anlamına gelmediğini, esas alınması gereken imar planının 1/5000'lik ve 1/1000'lik imar planı olduğunu, 1/25.000'lik imar planının esas alınamayacağını, imar planı içerisinde kaldığı gerekçesiyle reddin doğru olmadığını, taşınmazın 1/25.000’lik imar planında da tarımsal niteliği korunacak özel ürün kapsamında olmasının da taşınmazın tarım için kullanıldığını gösterdiğini, emsal kararlarda Yargıtayın taşınmazın imar uygulama planının ne zaman onaylandığını ilgili merciden sorulması gerektiği yönünde uygulaması olduğunu, HGK'nin 2001/20-390 Esas sayılı kararında zilyetliği kesen ve imar planlarının İmar Kanunu uyarınca düzenlenen ve uygulamaya konulan uygulama imar planları olduğunun belirtildiğini, iradesi ile mal üzerinden hakimiyeti ele geçiren kimsenin

yine iradesi hakimiyeti terk edinceye veya iradesi dışında başka biri bu hakimiyeti ele geçirinceye ya da hakimiyeti başka bir sebeple sona erinceye kadar o şeyin zilyedi olduğunu, raporlarda 2000 yılı sonrasındaki kullanıma ilişkin bir değerlendirme yer almadığını, 2000 yılı ve öncesinde kullanım olmamasının nedeninin askeri atış alanı etkilenme sahası içerisinde olması olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, TMK'nin 713 üncü maddesinin 1 inci fıkrası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17 nci maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” hükümleri düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V.3.2) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre (IV.3.) numaralı paragrafta belirtilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı Hazine vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 44,80 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 17/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.