Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3603 E. 2022/4692 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İmar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil istemlerinin, imar planı kapsamına giren taşınmazlar üzerinde olup olamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazlarda imar ve ihyanın ne zaman tamamlandığı hususunda yeterli araştırma yapılmadan ve davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı hususu bilimsel verilere uygun olarak belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil- tescil istekli dava sonunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen 16/10/2018 tarih 2017/1408 Esas – 2018/1253 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı, davalılardan ... ve Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı ..., Ankara ili ... ilçesi ... Mahallesinde 2405 parsel ve bu parselin etrafında bulunan yaklaşık 45.000 m² den fazla olan tarlanın babası tarafından 1958 yılında imar ihya edilmeye başlandığını, 1960 yılında imar-ihya ile ilgili çalışmalarını bitirip, başta babasının, daha sonra babası ile birlikte kendisinin, babası ölünce de kendisinin 1960 yılından bu yana bütün tarlayı çekişmesiz ve aralıksız ekip biçtiğini, ekilemez olan taşınmazın babası ... tarafından uzun uğraşlar sonucunda ekilebilir hale getirildiğini, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı gibi kamu hizmetine tahsis edilen yerlerden de olmadığını, 15 yaşından beri babasına yardım ettiğini ve babasıyla birlikte ekip biçtiğini, 1970 yılında babası sağken bu taşınmazı kendisine verdiğini, malik sıfatıyla zilyet olduğunu, 1970 yılından itibaren de ekip biçtiğini, ayrıca dava konusu taşınmazın bir kısmının 2405 parsel olarak Hazine adına tapuya tescil edildiğini ileri sürerek Hazine adına tescil edilen kısmın iptal edilerek adına tesciline ve tescil harici bırakılan yerde kalan bölümün de adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Birleştirilen davada davacı ..., Ankara ili ... ilçesi ... Mah. Hudutları içinde bulunan 2404 parsel sayılı 90.000 m2 (90dönüm) tescil harici bırakılan taşınmazı; 1958 yılında babası ... ve aile fertlerinin yardımı ile bazen de ücretli işçi çalıştırarak emek ve para harcayarak taşınmazdaki taşları traktör yardımıyla temizleyip ziraata elverişli hale getirdiğini, 1958 yılında başlayan imar ve ihya çalışmasının 1960 yılında tamamlandığını, tarıma elverişli hale getirildiğini, dava konusu taşınmazı önceleri babasının daha sonra kendisinin ekip biçtiğini, babası sağken söz konusu taşınmazı kendisine verdiğini, babası ve kendisi tarafından imar ve ihya edilerek tarım arazisi haline getirilen taşınmazın 2404 parsel numarası ile Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerektaşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptal ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Belediye Başkanlığı, dava konusu yerlerin Hazineye ait olduğunu, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 18/09/1997 tarih ve 537 sayılı Kararı ile onanan ... köyü ve çevresinin 1/5000 ölçekli imar planı revizyonu kapsamında ağaçlandırılacak alan lejantında kaldığından eldeki davalarda davacıların imar ihya yolu ile söz konusu parsel üzerinde hak talep etmesinin mümkün olmadığını belirterek asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuştur.

Davalı ..., dava konusu yerlerin hükmen Hazine adına tesciline karar verildiğini belirterek, davalı ..., belediye hudutları dahilinde kalan yerlerin imar-ihya yolu ile kazanılmasının mümkün bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/03/2017 tarihli ve 2011/250 E. - 2017/104 K. sayılı kararıyla; asıl davada davacı ...'in davasının kabulüne, teknik bilirkişi rapor ve krokisinde 2405 sayılı parsel içinde kalan (A1), (B1) ve (C1) harfleri ile gösterilen bölümlerde Hazine tapusunun iptali ile tescil harici bırakılan alanda kalan (A2), (B2), (C2) ve (C3) harfi ile gösterilen bölümler ile birlikte noterlikçe düzenlenen veraset belgesindeki miras hisseleri oranında ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline; birleştirilen davada davacı ...'in davasının kısmen kabulü ve kısmen reddi ile teknik bilirkişilerin krokisinde 2404 sayılı parsel içinde kalan (A) harfi ile gösterilen bölümün tapu kaydının iptali ile tescil harici bırakılan alanda kalan (E1), (E2), (E3), (E4) harfleri ile gösterilen bölümlerin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 438 parselde (B) harfi ile belirtilen mavi renk ile taralı 40.634,29 m2, 2403 parselde (D2) harfi ile belirtilen mavi renk ile taralı 475,38 m2, 2403 parselde (D1) harfi ile belirtilen mavi renk ile taralı 16160,16 m2 ve 439 parselde (C) harfi ile belirtilen taralı olmayan 13812,05 m2 kısımlara ilişkin açılan davanın ve fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı ...'in davasının reddine karar verilen ve krokisinde (B), (D1), (D2) ve (C) harf ile gösterilen bölümlerinde davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, taşınmazın reddedilen kısmı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.2. Davalı Hazine vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu taşınmazların hükmen 01.11.2011 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edildiğini, davacı ...'in aynı yer ile ilgili zilyetlik iddiası ile dava açtığını, bu nedenle çekişmesiz ve aralıksız kullanımın bulunmadığını, dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında bulunduğunu, imar-ihya ile kazanılamayacağını, belirterek kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.3. Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu edilen yerlerin imar planı kapsamında 49319 ada 1 parsele dönüştüğünü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi gereğince imar ve ihya ile kazanılamayacağını ileri sürerek Mahkemenin kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.4. Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu edilen taşınmaz bölümlerin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 18.09.1997 tarih ve 537 sayılı kararı ile onanan Bağlıca Köyü ve çevresi 1/5000 ölçekli İmar Planı Revizyonu kapsamında ağaçlandırılacak alan lejantında kaldığından imar -ihya ile kazanılamayacağını belirterek, davanın kabulüne ilişkin kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç:

Bölge Adliye Mahkemesinin 16/10/2018 tarihli ve 2017/1408 E.- 2018/1253 K. sayılı kararıyla; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve asıl davada davacı ...’in açtığı davanın kısmen kabul kısmen reddine, teknik raporda 2405 sayılı parsel için B1,C1, B2, C2 harfleri ile belirtilen bölümlerinin mülkiyetinin davacı mirasçılarına ait olduğunun tespitine, A1, A2 ve C3 harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik davanın reddine, birleşen davada davacı ...’in davasının kısmen kabul ve kısmen reddine, teknik raporda 2404 parsel için A ile ile gösterilen kısmın davacıya ait olduğunun tespitine, E1, E2, E3 ve E4 harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik davanın reddine, 438 parselde B harfi, 2403 parselde D2, D1 ve C harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı, davalılardan ... ve Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde belirtilen tespitlerin hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında keşif mahalinde dinlenen tanık ve bilirkişilerin beyanlarından, taşınmaz üzerindeki zilyetlik süresinin 20 yılı geçtikten sonra, taşınmazın imar planı kapsamına alındığının açıkça görüldüğünü, bütün bu olgular göz önüne alındığında dava konusu bir kısım taşınmazlarla ilgili yasanın aradığı 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadan imar planı kapsamına alındığı gerekçesi ile davanın kısmen reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

2.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın TMK'nın 713.maddesi anlamında tescili uygun bir taşınmaz olmadığının açık olduğunu, Maliye Hazinesi adına tescilli bir taşınmazın zamanaşımı sebebiyle kazanımının dava konusu edilemeyeceğini, taşınmazların hava fotoğraflarında boş, doğal görünümünde, tarımsal faaliyet yapılmamış bir yer olduğunun, gösterilen sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olmadığı hususlarının açık olduğunu, dava konusu taşınmazların tamamının, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince 2007 yılında onaylanan 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı içerisinde ağaçlandırılacak alan olarak ayrıldığını, bu nedenle taşınmazların Hazine adına tescilinin gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2.3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle iktisabının mümkün olmadığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan dava konusu yerin zamanaşımı yolu ile kazanılamayacağını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil- tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir."

3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazların 1953 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında ekilemez arazi olarak tespit dışı bırakıldığı, Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/601 E- 2000/600 K sayılı ilamı ile; davacı Hazine'nin ... Köyü Tüzel Kişiliği'ne karşı açtığı tescil davasının yapılan yargılaması sonunda, kadastro tespitinde tapulama harici bırakılan fen bilirkişisinin rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 37.650 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 8250 ve (C) harfi ile gösterilen 23.500 metrekarelik bölümlerin Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği,, kararın 02.03.2001 tarihinde kesinleşerek, tescil kararı verilen bölümlerin 2403, 2404 ve 2405 parsel numaralarıyla hükmen Hazine adına tapuya tescil edildiği, böylece, tescil harici bırakılan 2404 parsel sayılı ve 8.250 metrekare yüzölçümünde ve 2405 parsel sayılı ve 23.500 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların hükmen tarla vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiği, davacı ...'in 04.05.1993 yılında açtığı tescil davası sonunda Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.1996 tarihli ve 1993/182 E- 1996/475 K sayılı ilamı ile HMK'nın 409. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan davalara ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi için davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığının her türlü tereddütten uzak biçimde, bilimsel verilere uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir. Ne var ki, Mahkemece hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

3.3.3. Şöyle ki; İlk Derece Mahkemesi tarafından alınan 05.12.2013 tarihli bilirkişi kurulu (1 ziraat mühendisi, 1 jeodezi ve fotogmetri harita mühendisi, 1 jeoloji yüksek mühendisi, 1 orman yüksek mühendisi) raporunda; dava konusu taşınmazlarda imar ihyanın 1988-1989 yıllarında tamamlandığının belirtildiği, bu raporun aksi yönünde Yerel Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince ziraatçi bilirkişiden rapor alınmadığı halde eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile 18.09.1997 tarihinde kabul edilen imar planı içerisinde kalan taşınmaz bölümleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığı sonucuna varılmaktadır. Buna rağmen;

3.3.4. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için; mahallinde üç kişilik uzman ziraat mühendisi eşliğinde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazlarda imar-ihyanın yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa ne zaman tamamlandığının, yine ziraat yapılıyor ise ne şekilde yapıldığının belirlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.1996 tarihli ve 1993/182 E- 1996/475 K sayılı ilamı da göz önüne alınarak bir arada değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

VI. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Taraf vekillerinin değinilen yönler itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara

Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 09/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ -

Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; dava konusu ekilemez arazi olarak tescil harici bırakılmış ve imar planı kapsamına alınmış taşınmazlar üzerinde imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile mülk edinme koşullarının oluşmadığı gözetilerek, davanın tümden reddi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma gerekçelerine katılmıyorum.