Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3630 E. 2022/1955 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, idarenin yanıltması sonucu feragat ettiği tapu iptal ve tescil davasına konu taşınmaz için yeniden tapu iptali ve tescil talebinde bulunması ve olmadığı takdirde tazminat istemesi üzerine, davanın kesin hüküm nedeniyle reddinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının daha önce açtığı tapu iptal ve tescil davasından feragat etmesi ve bu kararın kesinleşmesi, ayrıca yargılamanın iadesi talebinin de reddedilerek kesinleşmesi nedeniyle aynı konuda açılan tapu iptali ve tescil talebinin kesin hüküm oluşturması ve tazminat talebinin de daha önceki davada reddedilerek kesinleşmesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın usulden reddine, ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden davanın usulden reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, malik sıfatıyla uzun yıllardır (dava dışı üçüncü kişilerle) zilyet oldukları çekişme konusu 129 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmesi üzerine Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/112 E. sayılı tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, bu dava devam ederken idare yetkilileri tarafından dava konusu taşınmazın 4072 sayılı Yasa kapsamında kaldığı, belirli bir bedel karşılığında devredilebileceği, ancak Hazine aleyhine açılmış olan tapu iptali ve tescil davasından vazgeçilmesi gerektiğinin bildirdiğini, bunun üzerine davadan vazgeçildiğini, davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, 4072 Sayılı Yasa kapsamında cüz'i bir bedel karşılığında taşınmazın devredildiğini, ancak davalı Hazine'nin taşınmazı geri almak için dava açtığını ve görülen Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/193 E. sayılı davasında, anılan taşınmazın aslında 4072 sayılı Yasa kapsamında kalmadığı ve bu konuda esaslı hataya düşüldüğünden bahisle tapu iptal-tescil talep edildiğini, davanın kabul edildiğini ve taşınmazın yeniden davalı Hazine adına tescil edildiğini, taşınmazın devri sırasında ödenen bedelin de iade edilmediğini, davalı idarenin yönlendirmesi üzerine vazgeçmeyle sona eren tapu iptali ve tescil davasına ilişkin olarak yargılamanın iadesi talebinde bulunduğunu, Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1997/48 E. - 1998/104 K. sayısı davası ile bu talebinin de reddedildiğini, dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasındaki edinilme koşullarına göre (Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/112 E. sayılı dosyasındaki koşullar) incelenmesi gerektiğini, davalı idarenin yazısı olmasaydı kendisinin (ve o davadaki diğer davacıların) tapu iptali ve tescil davasından vazgeçmesinin kesinlikle mümkün olmayacağını, davalı idare yetkilileri tarafından esaslı bir şekilde yanıltıldığının açık olduğunu, 10 parsel sayılı taşınmaza ilişkin imar uygulaması neticesinde dava konusu 1255 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedeline denk gelen şimdilik 10.000,00 TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmaz hakkında kesinleşmiş hüküm bulunduğunu, yargılamanın iadesi talebinin de reddedildiğini ve kesinleştiğini, açılan davanın yersiz, usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03/11/2016 tarihli ve 2016/140 E. - 2016/468 K. sayılı kararıyla; davacının tapu iptal ve tescil talebinin kadastrodan önceki malik sıfatı ile zilyetliğe dayandığı, 10 yıllık hakdüşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle tapu iptal tescil talebinin usulden reddine, idare tarafından yanıltıldığından bahisle taşınmazın bedeline ilişkin zarara yönelik tazminat talebinde bulunulmuş ise de, mahkemenin 2000/24 E. sayılı dosyasında, davacı tarafından aynı taleple davalıya karşı dava açıldığı, davanın reddine karar verilerek hükmün kesinleştiği gerekçesiyle kesin hüküm nedeniyle tazminat talebinin usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kadastrodan sonraki sebeplere dayandığı için (idarenin yanıltma ve hatası) 10 yıllık zamanaşımına tabi olmadığını, kadastro tespitinden sonra davalı idare yetkililerince esaslı bir şekilde yanıltılan davacının irade sakatlığına dayalı olarak iş bu davayı açtığını, davanın aynı zamanda mülkiyet hakkına da dayandığını, mülkiyet hakkına dayalı davalarda zamanaşımının olmadığını, kesin hükümden reddin ise usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olmadığını, haksız bir şekilde mülkiyetin kaybedildiği dava konusu 129 ada 10 parsel sayılı taşınmazın bedelini kapsayan zararın davalı idarece karşılanmadığını ve 22.01.2016 tarihli yazı ile davacının bu yöndeki talebinin reddedildiğini, davalı idareye yapılan başvurunun henüz sonuçlanmadığı ve zararların belli olmadığı için eski tarihli mahkeme kararının kesin hüküm oluşturmayacağını, idareye başvurunun eski tarihli mahkeme kararından çok sonra yapıldığını, davanın söz konusu yeni durum üzerine açıldığını, gerekçeli karara konu olan mahkeme kararı ile iş bu davanın tarafları sebebi ve konusunun, talep sonuçlarının farklı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15/03/2019 tarihli ve 2018/320 E. 2019/256 K. sayılı kararıyla; kadastro tespitinden sonra davacı ve arkadaşları tarafından açılan 1995/112 E. sayılı tapu iptal tescil davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olması ve kararın kesinleşmesi, yargılamanın iadesi isteminin de aynı şekilde reddedilip kesinleşmesi dikkate alınarak, anılan tapu iptal ve tescil talebi bakımından davanın re'sen gözetilecek olan dava şartlarından biri olan kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, tazminat talebi yönünden, aynı talebin 2000/24 E. sayılı dosyada değerlendirilip kesin hükme bağlandığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden hüküm tesisi ile, davacının tapu iptali ile tescil talebinin ve tazminat talebinin HMK 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, önceki beyanları tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

6100 sayılı HMK'nın Dava şartları başlıklı 114/(1) maddesinin (i) bendinde; Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.'' dava şartları arasında sayılmış;

Aynı kanunun 115 inci maddesinde ''(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. ...'', hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV./3.) nolu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 10/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.