"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin Ankaralı ... lakaplı ... olduğunu Gölbaşı İlçesi Bursal Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda tespit harici bırakılan 40 dönümlük taşınmazın tapulu malikleri olduğu halde teşrini evvel 1288 tarih ve 186 sıra numaralı tapu kaydının kadastroda dava konusu yerin ve sahibinin bilinememesi sebebiyle tapulama dışı bırakıldığını ileri sürerek, tescil harici bölümün müvekkilleri adına tescilini istemiştir.
CEVAP
Davalı Hazine, açılan davaya karşı görev, yetki, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan olduğunu, çekişmeli taşınmaza davacıların hiçbir zaman zilyet olmadığını, dava konusu edilen yerin taşlık, boş, kıraç bir tepe olduğunu belirterek davanın hak düşürücü süreden ve esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI
Gölbaşı ( Ankara ) 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2018 tarihli 2016/497 Esas 2018/296 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dayandıkları ve davacıların murisi Ankaralı ... lakaplı ... mirasçıları adına kayıtlı T.Evvel 1288 tarih ve 186 sıra nolu, 40 dönüm yüz ölçümlü tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğunun toplanan deliller ile ispat edildiği halde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 16.05.2019 tarihli 2019/258 Esas 2019/ 932 Karar sayılı kararıyla, ham toprak vasfındaki taşınmazın, T.Evvel 1288 tarih, 186 sıra numaralı tapu kaydında geçen yer olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, davacıların murisi adına kayıtlı dayandıkları tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğunun ispat edilemediğini, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, dosyada toplanan delilerden davayı ispat etmiş olmalarına rağmen mahkemenin hukuka ve yerleşik Yargıtay teamüllerine aykırı şekilde davanın reddine karar verildiğini, dayanak tapu kaydı kadastro sırasında sahibi ve yeri bilinemediğinden tapulama dışı bırakıldığını, taşınmazın mera kaydının bulunmadığını, 1955 tarihli hava fotoğrafının incelenmesinde dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde çay ve yolun mevcut olduğunun belirtildiğini, keşifte dinlenen tanıkların, Ankaralı ... ...’i tanımamakla birlikte büyüklerinden dava konusu taşınmazın sahiplerinin Terkanlılar olduğunu duyduklarını, tescil harici bırakılan taşınmazın batısında bulunan 679 parsel sayılı taşınmaza uygulanan teşrini evvel 1288 tarih 187 sıra numaralı tapu kaydının taraflarının; sığır yulağı ve yol ve şafak ve sığır yulağı malikleri 1/3 paylı şekilde Ankaralı ..., ... ve ... adına kayıtlı olduğu, dolayısıyla müvekkillerinin murisi ... ... dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkide başkaca taşınmazlar edindiğini, konumu itibariyle bu tapu kaydı ile dayanak tapu kaydının içeriğinin örtüştüğünü, güçlü delil olduğunu, dava konusu taşınmazı gösterir kroki incelendiğinde taşınmazın bulunduğu Akkaya mevkisinde yalnızca bir adet çay bulunduğu, sınırları çay ve yol olan 40 dönüm miktarlı tescil harici bırakılmış başkaca arazi bulunmamasına rağmen hem mahkemece hem de istinaf incelemesi sırasında her yerde rastlanabilecek olan çay ve yol sınırlarının dava konusu taşınmazı gösterdiğinin tek başına kabul edilemeyeceğinin belirtilmesinin usul ve esasa aykırı olduğunu belirterek, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tescil harici bırakılan yerin tapu kaydına dayalı olarak tescili istemine ilişkindir.
1953 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında dava konusu Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Bursal (Yaylabağ) Mahallesi çalışma alanında bulunan taşınmaz yamaç ve taşlık vasfıyla tescil harici bırakılmıştır.
Davacıların dayanağı olan T.Evvel 1288 tarihli 186 sıra nolu tapu kaydı, sahibi ve yerinin bilinememesi nedeniyle kadastro sırasında revizyon görmediği anlaşılmıştır.
3.2. Değerlendirme
Dosya kapsamından, dava konusu taşınmazın doğusunda tescil harici alan, batısında 679 parsel, güneyinde 346 parsel, kuzeyinde 1360 parsel bulunduğu, 679 parsele, 1288 tarih, 187 nolu tapu kaydının uygulandığı, komşularının taşlık, hali arazi, kuru dere ve yol olarak belirtildiği, 679 parsele uygulanan dayanak tapu kaydında taraflarının sığır yulağı ve yol ve şafak ve sığır yolağı şeklinde belirtildiği, 1/3'er hisselerle mirasçıları tespit edilemeyen ölü ...: Ankara ..., ölü ...: Ankara ... ve ölü ...: Ankara ... isimli kişiler adına tespit edildiği, 679 nolu parsel ile dava konusu taşınmazın zeminde bir bütün olduğu, dava konusu parselin güneyinde bulunan 346 parsel sayılı taşınmazın mera olarak sınırlandırıldığı, dava konusu taşınmazın kuzeyinde bulunan 1360 parselin Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/170 Esas, 2006/618 Karar sayılı kararıyla hükmen Hazine adına tescil edildiği, dava konusu taşınmazın sınırlarının değişebilir ve genişletilmeye müsait olduğu, kadim sınırlarının bulunmadığı, 1955 tarihli hava fotoğrafında taşınmaz üzerinde herhangi bir tasarruf yapılmadığı, dava konusu edilen yerin toplam alanının 44.468,00 metre kare olduğu anlaşılmaktadır.
SONUÇ
Davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde belirtilen kroki, Baysal Mahallesinin tamamına ait olmayan sadece dava konusu edilen yer ile çevresini gösteren bir kroki olduğu, bu krokide de 679 parsel sayılı taşınmazın batı hududu kuru dere olarak gösterildiğinden, başka çay olmadığı iddiasının doğru olmadığı, yine temyiz dilekçisinde 679 parsele uygulanan tapu kaydı ile dayanak tapu kaydının konum itibarı ile örtüştüğü güçlü delili olduğu iddia edilmiş ise de komşu bitişik taşınmaza uygulanan 187 nolu tapunun mevkisi “köy önü” olarak belirtilmesine rağmen, davacıların dayanak tapu kaydının mevkisi "Akkaya" olarak belirtildiğinden bu iki tapunun aynı mevkide olmadıkları sonucu çıkmaktadır.
Usulüne uygun olarak komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar getirtilerek yapılan keşifte, davacıların dayandığı tapu kaydının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile zemine uygulanması sonucunda tapu kaydının mevkisi olan Akkaya mevkisinin tepenin üstünde olduğu ve dava konusu bölüme uymadığı, tapu kaydında okunan şahıs sınırlarının komşu davacılar murisi ve müştereği adına kayıtlı 679 sayılı parsele uygulanan tapu kaydı ve mahalli bilirkişi ile tanık beyanlarıyla doğrulanmadığı, tapu kaydındaki yol ve çay hududunun her yere uyabilen ve bulunabilen hudutlar olduğu kaldı ki dava konusu edilen bölüm ile kuru dere arasında 679 sayılı parsel olması nedeniyle çay hududunun dahi uymadığı sadece isimsiz yol hududunun uyduğu, zeminde herhangi bir fiili kullanım olmayan ham toprak vasfındaki taşınmazın, T.Evvel 1288 tarih, 186 sıra numaralı tapu kaydında geçen yer olduğunun kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmakla;
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 19/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.