"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı 05.02.2002 havale tarihli dava dilekçesinde; dava konusu tescil harici bırakılan taşınmazı davacıların 1975 yılından beri zilyet ettiğini, 10467 parselin bitişiğindeki 100 dönümlük yerin davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; davacının zilyetliğinin 1986 yılında başladığını ayrıca ... ile nizalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmekle, dava konusu taşınmazın 1950 yılından eskiye dayalı olarak davacıların murisi tarafından kullanıldığı, ölümüne kadar kullanıldığı öldükten sonra da mirasçıları tarafından kullanıldığı, 12.06.2006 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda A1 ve A2/2 olarak gösterilen 91,1 dönümlük taşınmazın ... ... mirasçıları adına tesciline dair verilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 12.03.2007 tarihli 2006/7645 Esas 2007/1497 Karar sayılı kararı ile “ Öğretim Üyesi seviyesinde Ziraat Fakültesi toprak bölümünden bir ziraat mühendisi, bir harita veya kadastro mühendisi ile bir jeolog’dan oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi marifetiyle dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması, Bu nedenle taraflardan hava fotoğraflarının bulunduğu yerlerle ilgili bilgi alınması, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Harita Genel Komutanlığına ayrı ayrı müzekkereler yazılarak dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilmesi, ayrıca, topoğrafik haritalar üzerinde inceleme yapılması, şahit ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar, ihya işlemlerine ve tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesi” hususlarına değinilerek bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/05/2010 tarihli 2007/279 Esas 2010/117 Karar sayılı kararıyla; İlk kararında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulü ile, krokide A2/2 ile gösterilen 49.963 metrekare taşınmazın muris ... ... mirasçılarına adına tesciline dair karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2011 tarihli ve 2010/3946 E., 2011/1267 K. sayılı kararıyla; "... dahili davalı belediyenin davada usulüne uygun şekilde temsil ettirilmesinin sağlanması, belediye ile Hazinenin davada aynı vekille temsil edilemeyeceğinin gözetilmesi, bu eksiklikler tamamlandıktan sonra dosya arasına getirtilen ve dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarını (1975 yılına ait 7374, 7375, 7376 ve 7377, 1988 yılına ait 5505 ve 5506 numaralı) dosya arasına alınması, uzman ziraatçi bilirkişinin yoğun taşlılığın hakim olduğunu bildirdiği gözetilerek taşınmazlarla ilgili imar ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı,hangi taşınmaz bakımından ne şekilde hangi tarihte tamamlandığı hususunda yeniden rapor aldırılması, davalı Hazine vekilinin talebi dikkate alınarak dava konusu yapılan ve teknik bilirkişi raporlarında A2/1-21.652 m2 ve A2/3-8900 m2 olarak gösterilen taşınmazlarla ilgili davacının ıslah sonrası tescil isteği kalmadığından tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi, A1-41.137 m2 ve A2/2-49963 m2 olarak gösterilen taşınmazlarla ilgili yukarıdaki açıklamalara göre yapılacak araştırmalar sonunda oluşacak duruma göre olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması" gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 26/03/2015 tarihli ve 2011/214 E., 2015/96 K. sayılı kararıyla; Tüm dosya kapsamından değerlendirildiğinde; davacıların murisi ... ... 'un ölümüne kadar, ölümünden sonra da mirasçıları tarafından ekilip biçilmek ve tarım arazisi haline dönüştürülmek suretiyle zilyetlik ve tasarrufu altında bulundurulduğu, imar ihyasının tamamlandığı, nizalı yerin bu kısmını mera, yaylak, kışlak, dere yatağı ve orman ile bir ilgisinin bulunmadığı, özel mülkiyete konu olabilecek kültür tarım arazisi niteliğinde olduğu gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile dava konusu dosyaya ibraz edilen 08/12/2014 tarihli bilirkişi raporunda A1-1, A1-2, A3 harfleri ile gösterilen parsellerin davacıların veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı tarihli bilirkişi raporunda A4 harfi ile gösterilen parsel ile ilgili olarak yasal koşullar oluşmadığından davacının talebinin reddine, A4 harfi ile gösterilen parselin davalı hazineye devrine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, 6360 sayılı kanun kapsamında Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne husumet yöneltilmediğini, ziraat raporunda taşınmazın davacı tarafça imar-ihya edilmediğinin açıkça doğrulandığını belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro sırasında “taşlık” olarak tescil harici bırakılan yerin tescili talebine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Çekişmeli taşınmaz bölümlerinin yörede 1965 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakıldığı tespit edilmiştir.
6.3.2. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Her ne kadar bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davalı Belediye başkanı ile davacı taraf aynı kişi olması nedeniyle yarar çatışması olduğu belirtildiği halde davalı Belediye tarafından yeniden vekaletname sunulmamış, bozma ilamında belirtilen A2/1 ve A2/3 bölümü ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa'nın 1. maddesi uyarınca büyükşehir belediyesi sınırlarının tüm ilin idari sınırları olacak şekilde genişletilmiş olması nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın ilgili kamu tüzel kişisi olarak davaya dahil edilmesi gerekirken, bu gereğe riayet edilmeksizin yöntemince taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmiştir. Oysa, taraf teşkilinin sağlanması 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. (HMK 115/1). Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, işin esası yönünden yapılan araştırma ve inceleme de yetersizdir. Şöyle ki; hava fotoğraflarının incelenmesi sonucu sunulan jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi raporunda, 1975 ve 1991 tarihli hava fotoğraflarının incelendiği bilirkişi raporu soyut içerikte olup, 1980 yılına ait hava fotoğrafı bulunduğu halde incelenmemiş olması isabetsiz olup hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Bozma öncesinde ve sonrasında alınan ziraat bilirkişi raporlarında taşınmazın taşlarının tamamen temizlenmediği belirtildiği halde mahkemece imar-ihyanın tamamlandığı gerekçesiyle yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
6.3.3.Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, 6360 sayılı Yasa gereğince Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı yöntemine uygun şekilde davaya dahil etmek üzere davacıya süre ve imkan tanınmalı, bu yolla taraf teşkilinin sağlanması halinde, dahili davalıdan savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdiği takdirde delilleri toplanmalı, ayrıca davalı ... belediyesinden yarar çatışmasına sebep olmayacak şekilde vekaletname sunulması istenmeli, (1975, 1980 ve 1991) yıllarına ait en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı ve bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları temin edilerek dosya arasına konulmalı, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları getirtilip dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra; mahalinde, taşınmazın bulunduğu köyde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile üç kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişi heyeti, üç kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi heyeti, ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, mera olup olmadığı, imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp, ne zaman bitirildiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın niteliğiyle ilgili önceki tarihli ziraat bilirkişi raporlarını da irdeler mahiyette, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini, imar ve ihyaya konu edilip edilmediğini, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp, ne zaman bitirildiğini bildiren, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri bilirkişi kurulundan, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmak sureti ile, çekişme konusu taşınmazların hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığının, imar-ihyaya muhtaç olup olmadığının, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyasına ne zaman başlanıldığının ve hangi tarihte tamamlandığının belirlenmesine çalışılmalı; teknik bilirkişiden, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlemesi istenilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
6.3.4. Öte yandan, dava konusu yapılan ve teknik bilirkişi raporlarında A2/1-21.652 m2 ve A2/3-8900 m2 olarak gösterilen taşınmazlarla ilgili davacının ıslah sonrası tescil isteği kalmadığından bu bölümlerle ilgili olumlu ve olumsuz bir hüküm kurulmadığı gibi, Hazine’nin tescil talebinin değerlendirilmemiş olması da isabetsizdir.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.