"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici yol olarak bırakılan, doğusu 47 parsel, batısı ve güneyi 46 parsel, kuzeyi köy yolu ile çevrili bahçe ve arsa olarak kullanılan taşınmazın, babası ...'a (... oğlu) ait olduğunu ileri sürerek, muris ... mirasçıları adına hisseleri oranında tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ve feri müdahiller vekili cevap dilekçesinde; davanın esas ve görev yönünden reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26/02/2015 tarihli ve 2009/246 Esas - 2015/38 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazı davacının mirasbırakanı ...'un harman yeri olarak kullandığı, köylünün bu yeri yol olarak kullanmadığı, köylünün yol olarak kullandığı kısmın ise beyanlarda "cılga yol" olarak belirtilen ve dava konusu yerin dışında eski patika yol olduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile fen bilirkişilerin 08.01.2015 tarihli ek raporunda (A) harfi ile gösterilen sarı renk ile işaretli 205,30 m2 miktarında bulunan yolun adanın son parsel numarası verilmek suretiyle Şebinkarahisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/268 Esas, 2003/278 Karar sayılı veraset ilamı esas alınarak; miras payları oranında mirasçılar adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve müdahiller vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 16. Hukuk Dairesince “... Müdahil ..., dosya arasında bulunan nüfus kayıt örneğine göre yargılama sırasında ve karar tarihi olan 26.02.2015’ten önce 09.10.2009 tarihinde öldüğü ve geride mirasçı olarak müdahiller ...dışında, ... ve ...'yi bıraktığı halde, bu kişiler yöntemince davaya dahil edilmediği ve dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadığı gibi; ... terekesine temsilci atanan ... dahi gerekçeli karar başlığında taraf olarak gösterilmemiştir. Taraf koşulu dava şartı olup bu şart yerine getirilmeden davanın esasına ilişkin hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; Mahkemece yargılama sırasında ölen müdahil ... mirasçıları ... ve ...'yi davaya dahil etmesi için davacıya süre verilmeli, bundan sonra adı geçenlere dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ ettirilerek adı geçenler davaya dahil ettirilmeli, bu yolla taraf koşulu sağlanmalı, bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Öte yandan; tescil davalarında TMK'nın 713/4. ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerekir. Mahkemece, sözü edilen yasal ilanların yapılmamış olması da isabetsiz olup, temyiz itirazları anılan sebeplerle yerinde görüldüğü...” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 21/03/2019 tarihli ve 2018/152 Esas - 2019/106 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazı davacının mirasbırakanı ...'un özel harman yeri olarak kullandığı, köylünün bu yeri yol olarak kullanmadığı, köylünün yol olarak kullandığı kısmın ise beyanlarda "cılga yol" olarak belirtilen ve dava konusu yerin dışında eski patika yol olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile fen bilirkişilerin 08.01.2015 tarihli ek raporunda (A) harfi ile gösterilen sarı renk ile işaretli 205,30 m2 miktarında bulunan yolun adanın son parsel numarası verilmek suretiyle Şebinkarahisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/268 Esas, 2003/278 Karar sayılı veraset ilamı esas alınarak; miras payları oranında mirasçılar adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve müdahiller vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davalı Hazine vekilinin temyizi; dava konusu taşınmazın 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereği zilyetlikle iktisap edilebilen yerlerden olup olmadığının belirlenmediğini, ekonomik amaca uygun olarak zilyetlik bulunup bulunmadığı, var ise hangi tarihte ve ne zaman başladığı, kimden nasıl geçtiği, sürdürülüş biçimi ve kesintisiz olup olmadığının ayrıntılı şekilde soruşturalarak araştırılmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Bir kısım davalı ve müdahiller vekilinin temyizi; hükmün esas ve yargılama giderleri yönünden hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici yol olarak bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanan tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere 4721 s. TMK'nın 713/1. maddesinde; tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebileceği ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilebileceği, aynı Kanun’un 17. Maddeside; Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilebileceği düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tapulama harici bırakılan dava konusu taşınmazın kadastro tespiti öncesinde yol olmayıp muris ...'un 18.11.1960 tarihli 102 sıra nolu tapu ile özel harman yeri olarak kayıtlı olduğu ve kadastro öncesinde 20 yılı aşkın süre ile davasız, aralıksız malik olma iradesi ile harman yeri olarak kullanıldığı köy halkının yol olarak kullandıkları ayrı patika yol bulunduğu anlaşılmaktadır.
6.3.1. Davada tereke temsilcisi atanmış olduğundan davacı ve feri müdahillerin davayı takip yetkisi kalmamıştır.
6.3.2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verildiğinden, davalı Hazinenin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, dava niteliği itibariyle tescil davası olup yargılama giderlerinin tamamının davacı üzerinde bırakılması gerekirken köy tüzel kişiliğinin harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin aleyhine harca hükmedilmesi doğru değildir. Ne varki anılan bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; bir kısım davalılar ve feri müdahiller vekilinin temyiz dilekçesinin USULDEN REDDİNE, hükmün 2. bendi hüküm yerinden çıkarılarak yerine 2. bent olarak “Davanın mahiyeti gereği alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 25,47 TL'nin davacıdan tahsiline” ibaresinin yazılmasına davalı Hazine vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden feri müdahillere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.