Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3912 E. 2022/922 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonucu Hazine adına tescil edilen parseller ile kadastro paftasında yol olarak belirlenen alanın davacı adına tescili talebiyle açılan davada, taraf teşkili ve ilan şartlarının gözetilmemesi nedeniyle bozma kararı verilip verilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine adına tescil edilen parseller yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararında usulsüzlük bulunmadığı ancak, yola ilişkin tescil talebinde 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi gereğince Marmaris Belediye Başkanlığı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davada taraf olması gerektiği ve TMK'nın 713/4. ve 5. fıkraları gereğince keşif, ilan ve itiraz sürelerinin gözetilmesi gerektiği gözetilerek, dava konusu yol hakkında verilen karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tespit harici bırakılan yol hakkında açılan tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ... vekili, Muğla ili, Marmaris ilçesi, Taşlıca köyünde bulunan arsayı 2005 yılında davacının satın aldığını, fiilen kullandığı alanın yaklaşık 5.000 metrekare olduğu halde 2009 yılında bölgede yapılan kadastro çalışmaları sonucunda bu yerin 209 ada 7 parsel adı altında 3.579 m² yüz ölçümü ile davacı adına tespit edildiğini, daha sonra komisyon kararı ile 7 nolu parsel ifraz edilerek 209 ada 8 ve 152 parsellerin oluşturulduğunu, 8 ve 152 nolu parsellerin taşlık ve ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, davacıya ait 209 ada 7 parselin yüzölçümünün 1.246.56 metrekareye düşürüldüğünü, parselin yüzölçümünün bir kısmının 209 ada 149 parsel içerisinde, bir kısmının da yol olarak tespit dışı bırakıldığını, yapılan tespitin hatalı olduğunu belirterek Hazine adına kayıtlı dava konusu taşınmazlar ile bu taşınmazlar içeresinde yol olarak bırakılan kısmın tespitinin iptali ile, davacı adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2018 tarihli 2016/291 Esas 2018/278 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı tespitler içerdiğini, tapu kaydı zemine uygulanarak gerçek tapu sınırlarının belirlenmediğini, tapu kaydının sabit sınırlı olup genişlemeye müsait olmadığı halde aksinin kabulünün hatalı olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında yapılan ilk tespit de tapu kaydının sınırı olarak 209 ada 8, 149 ve 152 parseller de dahil olmak üzere 209 ada 7 parsel adı altında 3.700 metrekare taşınmazın davacı adına tespit edildiğini, hatta keşif sırasında yıkıldığı anlaşılan 2 adet taş ev dahi mahalli bilirkişilerin beyanı ile davacı adına tespit edildiği halde keşif sırasında dinlenen tanıkların tapu kaydında okunan sınırları açıkça göstermiş olmalarına rağmen sonrasında yasaya aykırı olarak taşınmazın 209 ada 7 parselde 1.245.56 metrekare olarak belirtildiği, davacının taşınmazının bir kısmının yol olarak ayrıldığını, bir kısmının ise 209 ada 8, 149 ve 152 nolu parsel olarak Hazine adına tescil edildiğini, davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, dava konusu edilen parsellerin hiçbirisinde komşu parsel ve yol bulunmadığını, yol ile ilgili talepleri olduğu halde yola ilişkin dava ile ilgili bilirkişinin hiçbir açıklama ve beyanda bulunmadığını, Yerel Mahkemece yol hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığını, keşif sırasında dosyaya sundukları satın aldıkları sırada çekilen fotoğrafların dikkate alınmadığını, bu fotoğraflarda dava konusu taşınmazlar üzerinde tarım yapıldığının açıkça görüldüğünü, Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf incelemesi sonunda red kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3.Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesinin 19/09/2019 tarihli 2019/320 Esas 2019/849 Karar sayılı kararıyla, davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kalan, tarımsal amaçla kullanılmayan ve 1. derecede arkeolojik sit alanı içinde kaldığı tespit edilen taşınmazlara ilişkin davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu ancak dava konusu 209 ada 152 parselin kadastro tespitine itiraz üzerine Marmaris Kadastro Mahkemesinin 2010/126-2011/327 Esas-Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamaya davacının müdahil olarak katıldığı ve yargılama sonunda verilen kararın 15/11/2012 tarihinde kesinleştiği ve bu karar ile taraflar arasında 6100 sayılı HMK'nın 303. maddesi gereğince kesin hüküm şartlarının oluştuğu, bu parselle ilgili davanın 114/1-i maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiği gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davacının, 209 ada 8 ve 149 parsellere ilişkin açtığı davanın esastan reddine, 209 ada 152 parselle ilgili davanın 6100 sayılı HMK'nın 114/1-i maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerinde ki taleplerini tekrar ile Bölge Adliye Mahkemesi kararında bahsi geçen Kadastro Mahkemesinde davacının sadece 152 parsel yönünden davalı ... ... mirasçıları yanında müdahil olarak davaya katıldığını, yol olarak ayrılan kısma ilişkin hiçbir hukuki değerlendirme yapılmadığını, oysa ki temyiz ettikleri bu davada kök tapu kaydı sınırları içerisinde kalan 209 ada 8, 149 ve 152 parseller ile ilgili olduğunu, bu sebeple her iki davanın kapsamı ve hukuki değerlendirmenin farklı olduğunu, kesin hüküm olamayacağını belirterek usul ve yasaya aykırı Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Davacı, kadastro tespiti sırasında adına tespit edilen ve sonrasında Kadastro Komisyon kararı ile Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazları, tarım arazisi olarak kullandığını ve 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddelerinde belirtilen mülkiyet edinme şartlarının lehine gerçekleştiğini iddia ederek tapu kaydına dayanarak dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescilini ve kadastroda 209 ada 7 parsel ile 209 ada 8 parsel arasında yol olarak bırakılan kısmın adına tescilini talep etmiştir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.

2863 sayılı Yasa’da 5563 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu 11. maddesi “Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını ... Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez.”

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre 209 ada 8, 149 ve 152 parsel sayılı taşınmazlar hakkında yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Dava konusu yol hakkında açılan davaya yönelik temyiz incelemesine gelince; ilk derece Mahkemesince ve bölge adliye mahkemesince eldeki dosyada dava konusu olduğu gözden kaçırılarak 209 ada 7 parsel ile 8 parsel arasındaki yol hakkında olumlu yada olumsuz herhangi bir karar verilmemesi isabetsizdir.

Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.

Davanın konusu, Mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilan olunur.

Son ilandan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.

Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.

Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.

Özel kanun hükümleri saklıdır.”

Dava, Hazine adına tescil edilen taşınmazların tapu kaydının iptali ile tescili davası ile birlikte paftasında yol olarak bırakılan bölüme yönelik TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olup, 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi gereğince, tescil davalarında Hazinenin yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi zorunludur.

Somut olayda dava, sadece Hazine hasım gösterilerek açılmış ise de, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Marmaris Belediye Başkanlığı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davada taraf olması gerektiği Mahkemece gözden kaçırılmıştır. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.

Yine tescil davalarında TMK'nın 713/4. ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ilanlar ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılarak, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık itiraz süresinin dolmasının beklenilmesi gerektiği hususu da göz önüne alınmalıdır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin 209 ada 8, 149 ve 152 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının reddine, yola yönelik temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile dava konusu yol hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmek üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.