Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3913 E. 2022/913 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Lozan Anlaşması gereğince Selanik muhaciri olarak davacıların murisine iskanen tahsis edilen taşınmazın sonradan başkasına satılması nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine, kadastro itibariyle on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacıların başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ...’ye Lozan Anlaşmasına göre selanik muhaciri olarak iskanen Antalya İli Merkez İlçesi Keşirler Köyünde bulanan 71 (şimdi 210 ve 211 parsel) parsel sayılı taşınmazın tahsis edilip tapusunun 30.09.1931 tarihinde verildiğini, tapu kaydında herhangi bir açıklama olmaksızın 1934 yılında başkası adına tescil edildiğini, tahsis edilen tapunun muhacirlerden bir başkasına intikali için 10 yıllık sürenin geçmesi gerektiği halde bu sürenin dikkate alınmadığını, bu durumun hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazların müvekkilleri adına tescilini bu mümkün olmadığı takdirde bedelinin tazminat olarak ödenmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, dava konusu iskanen tahsis edilen 71 nolu parselin 1934 yılında davacıların murisinin vekili tarafından satıldığını, ve 20.04.1934 tarih 65 nolu tapu kaydına dayanılarak tapu maliki ... mirasçıları adına 1957 yılında yapılan arazi kadastrosu sonucunda tescil edildiğini, taşınmazın ikiye ifrazı ile oluşan 210 ve 211 parsellerin ise 1958 ve 1960 yıllarında Hazineye satış suretiyle devir edildiğini, daha sonra tevhit edilerek 1401 parselin oluşturulduğunu, bu taşınmazın askeri havaalanına çevrildiğini, kadastrodan itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu davacıların dayandığı tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Antalya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.09.2018 tarihli 2015/1 Esas ve 2018/366 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazlar hakkında açılan davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Eksik inceleme sonucu karar verildiğini, dava konusu taşınmazın müvekkillerin murisi ... adına Selanik muhaciri olması nedeniyle Lozan Anlaşması gereği tanınan haklar doğrultusunda 30.09.1931 tarihinde tescil edildiğini, Anayasa uyarınca uluslararası anlaşmaların kanunların üstünde bulunduğunu, 14.06.1934 tarihinde kabul edilen 2510 sayılı İskan Kanunun 30. maddesi uyarınca iskan yoluyla verilen gayrimenkullerin hiçbir suretle satılamaması bağışlanamaması, terkin edilememesi, haciz edilememesine rağmen 1934 yılında herhangi bir açıklama olmaksızın murisin vekili tarafından başkasına satılarak tapuda devir edildiğini, bu işlemin hukuka aykırı olduğunu, sebebe bağlı olarak yapılmayan tescil işlemlerinin yolsuz tescil niteliğinde olacağını, müvekkillerinin ayni haklarının zedelendiğini, 1931 tarihinde yer tesliminde davacıların murisinin parmak izi basarak tutanak almasına rağmen 7 ay sonra işlemlerini yapmak için vekalet verdiğinde imzasının alındığını, murisinin okuma yazma bilmediğini, vekalet verdiği kişinin 10 yıllık süre geçmeden başkasına sattığını, vekaletnamenin geçersiz olduğunu, buna bağlı olarak yapılan işlemlerin de irade sakatlığı nedeniyle geçersiz olacağı hususunun Mahkemece gözetilmediğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.

3.Gerekçe ve Sonuç

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 19.09.2019 tarihli 2019/352 E. 2019/556 K. sayılı kararıyla, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve bu davada herhangi bir zamanaşımı süresinin söz konusu olmayacağını, belirterek istinaf dilekçesinde ki taleplerini tekrar ile red kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı açılmış tapu iptali ve tescil bu mümkün olmadığı takdirde bedele ilişkin tazminat istemine ilişkindir.

Antalya İli, Merkez İlçe, Keşirler Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 71 parsel sayılı 72.625.00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle ... ... ve müşterekleri adına 1957 yılında tespit ve tescil edilmiş, 1958 yılında ifrazen 210 ve 211 nolu parsellere ayrılmış, 1990 yılında ise tevhiden 1401 parsel numarasını alarak Hazine adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü niteliğinde olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği tartışmasızdır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 09/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.