Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3958 E. 2022/1364 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemiyle açılan davada, davacının zilyetlikle iktisap koşullarını sağlayıp sağlamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin ekonomik amaca uygun olduğunu ve yirmi yıllık süreyi doldurduğunu ispatlayamadığı, hava fotoğrafları ve bilirkişi raporuyla da bu durumun desteklendiği gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karar hakkında davalı Hazine vekili tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Kadastro sonucu Dulkadiroğlu İlçesi, Dereli Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz 1970 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında tespit harici bırakılmıştır.

I. DAVA

Davacı ..., Dereli Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmaz bölümünü 2000 yılında ... isimli şahıstan satın aldığını ve üzerinde lehine 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin dolduğu iddiasıyla adına tescil istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın kamunun menfaatine bırakılmış yerlerden olduğu, umumun faydalanmasına açık olduğu, bu nedenle kişiler adına tescilinin mümkün olmadığı, bir an için taşınmazın zilyetlikle özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde iktisabının mümkün olduğu kabul edilse dahi davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 23.12.2014 tarihli ve 2013/622 Esas, 2014/957 Karar sayılı kararıyla çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda temyize konu (A) harfi ile gösterilen 2.344,57 metrekarelik bölümün davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairece “6360 sayılı Yasa uyarınca taraf teşkilinin sağlanması ve TMK'nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve menfaati olanlara itiraz hakkı tanınması” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.

3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 30.01.2019 tarihli ve 2018/90 Esas, 2019/29 Karar sayılı kararıyla çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda temyize konu (A) harfi ile gösterilen 2.344,57 metrekarelik bölümün davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde özetle, çekişmeli taşınmaz bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1970 yılında tapulama yapılmış, çekişmeli taşınmaz çalılık olduğundan bahisle tescil harici bırakılmıştır. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Şöyle ki; davacının davasının kabul edilebilmesi için davacı tarafın çekişmeli taşınmaz bölümünün üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğini ispatlaması gerekir. Somut olayda, mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanlarında taşınmazın evveliyatında davacı tarafından 2000 yılında satın alındığı, davacı ve bayii tarafından sahiplenilerek bağ yeri olarak kullanıldığı belirtilmiş ise de; hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazın imar-ihyasının 2000 yılından sonra gerçekleştiği belirtilmiş, 1948, 1985 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın tarım arazisi olarak ya da başka şekilde ekonomik amaca uygun kullanımına ilişkin bir belirlemenin bulunmadığı açıklanmıştır. Bu durumda davacı taşınmaz üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğini ispat edebildiğini söylemek mümkün değildir.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

V. SONUÇ:

Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.