"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi sonucunda, 8. Hukuk Dairesince bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, miras yolu ile intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak davalı Hazine üzerinde kayıtlı 106 ada 22 parsel ve 104 ada 2 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında mirasçılardan ...davaya müdahil olmuştur.
II.CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın öteden beri Hazine arazisi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, bilirkişi raporları ve mahallli bilirkişi, tespit bilirkişi ve tanık beyanları dikkate alındığında dava konusu taşınmazların davacı ve dahili davacının ortak murisi olan babaları ...’a ait olduğu ve fasılasız ve nizasız olarak kendisi ve davacılar tarafından kullanıldığı, bu suretle zilyetliğin en aşağı 40 yıldır davacıların ve murislerinin elinde olduğu, dava konusu taşınmazlar üzerindeki söğüt ağaçlarının davacılar tarafından dikildiği, zilyetliğin fiili olarak kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüyle, 22 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı ve dahili davacı adlarına müştereken tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, tüm beyanlardan anlaşıldığına göre dava konusu edilen yerin eskiden beri yol olduğu, tapuda arsa olarak yazılmışsa da umuma açık yol olduğu, davanın makul sürede açılmadığı, kadimden beri yol olduğundan zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
V. Yargıtay Bozma İlamı
8. Hukuk Dairesi 20/06/2014 tarihli ve 2014/10038-13085 E., K. sayılı ilamında “Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava konusu taşınmazların babalarının zilyetliğinde iken davacılara intikal ettiği iddia edilip, 08.06.2010 tarihli keşifte taşınmaz başında dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları tarafından bu husus doğrulanmış bulunmasına rağmen çekişmeli taşınmazın davacılara intikal şekli üzerinde durulmadığı ve uyuşmazlık konusu taşınmazın, babalarından davacılara devir şekli (taksim, bağış, satış vs.) üzerinde durulması dava şartı bakımından önemi vurgulanarak, dava şartı, kamu düzeni ile ilgili olduğundan davacı tarafça ileri sürülmese dahi Mahkemece; tereke adına dava açmayan ve taşınmazın babasından kaldığını ileri süren davacılardan bu devir hakkında açıklama istenmesi, taksim, bağış, satış vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için süre ve imkan verilmesi, bundan sonra iddianın ileri sürülüş şekline göre, öncelikle dava şartı üzerinde durulması (TMK.m. 701, 702), çekişme konusu taşınmazın halen elbirliği mülkiyetinde olduğunun anlaşılması durumunda, davacıların tereke adına dava açmadıkları gözetilerek davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi, taşınmazın tereke malı olmadığının saptanması halinde ise davacılar lehine zilyetlikle kazanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
VI. MAHKEME KARARI
Mahkemenin bozma kararına uyarak verdiği 07/03/2018 tarihli ve 2014/830 E., 2018/47 K. sayılı ilamıyla davacıların babaları ...'ın Saadet, ... ve ... adında üç mirasçısının olduğu, davayı bu mirasçılardan ...'ın açtığı, ...'ın 03.10.2007 tarihinde vekaletname düzenleyerek babasından kalan taşınmazları kardeşleri ... ve ...'e satmaya, satış bedelini almaya...'a yetki verdiğinin anlaşıldığı ancak dosya içerisinde böyle bir satışın gerçekleştiğine dair bir belgenin olmadığı, daha önce keşifte dinlenen tanıkların duruşmada dinlenerek dava konusu taşınmazların intikal sebeplerinin sorulduğu ve her iki tanığın da taşınmazların davacılara miras yoluyla intikal ettiğini belirttikleri, miras yoluyla intikal eden taşınmazlarda elbirliği mülkiyeti olduğu ve mirasçılar zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan tüm mirasçıların birlikte dava açması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, mirasçı ...'ın Üsküdar 7. Noterliğince tanzim edilmiş 03.10.2007 tarihli 39976 yevmiye no.lu düzenleme şeklindeki vekaletname ile babalarından kendilerine mirasçılık yoluyla intikal eden taşınmazları dilediği bedel ve koşullarla diğer kardeşleri olan müvekkilleri ... ve ...'a satması ve satış vaadi sözleşmesi yapması konusunda açık yetki verdiğini, bu vekaletnamenin köye kadastro çalışmaları başlamadan önce verildiğini, başka bir ifadeyle sadece ... ve ...'a devrin yapılması konusunda yetki verildiğini, ... ve ...adına tespit gören taşınmazların tamamının tapu kayıtlarını delil babında dosyaya celp edilmesini talep edilmesine rağmen Mahkemenin, bu yöndeki talepleri dikkate almadığını, ..., kendi hisseni erkek kardeşlerine devrettiğinden hiç birinde tespit maliki olarak yer almadığını öne sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı ve açılan tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir”
3.2.2.TMK'nin 599.maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. TMK'nin 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK'nin 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.
Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
O halde, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alındığında ve dava dışı mirasçılarında bulunduğu gözetildiğinde, davacılar yolsuz tescil hukuksal nedeniyle ve kendi paylarına hasren tek başına dava açamazlar. Esasen, mülkiyet çekişmesini içeren ve değinilen nitelikli davada pay oranıyla açılan davanın dinlenilmesine olanak yoktur. Öte yandan, TMK'nin 702/4. maddesi hükmü ortaklığa ait mallara yönelik dışarıdan gelecek tehlikelere ve zararlara karşı koruyucu ve def’etmeye (TMK'nin 683/2. maddesinden kaynaklanan) ilişkin bir hüküm olup somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Çekişmeli 104 ada 2 parsel sayılı taşınmaz ile 106 ada 22 parsel sayılı taşınmazlar hali arazi vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.3.2. Davacı ve müdahil davacı dava konusu taşınmazların murislerinden kendilerine intikal ettiğini belirterek adlarına tescilini talep etmişlerdir.
3.3.3. Hükmüne uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak (VI.) no.lu paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VIII. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 44,80 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
22/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.