"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, mahkemece verilen red kararı Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 280 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olup 280 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ise davalıya ait olduğunu, evvelinde her iki taşınmaz üzerinde bulunan evin ortak duvarı bulunduğunu, davalı tarafın söz konusu duvarı yıkarak yeni bina inşa ettiğini, kadastro tespiti sırasında ortak duvarının davalı parselinde bırakıldığını, ayrıca her iki evin ortak olarak kullandığı giriş kısmının da davalıya ait parsel içerisinde bırakıldığını, bu bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacıya ait 280 ada 11 parsel sayılı taşınmazın eklenmesi suretiyle tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/145 E., 2014/9 K. sayılı kararıyla; davanın konusunun 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca düzeltme işlemine ilişkin olduğu, Kadastro Müdürlüğüne müracaat edilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesi 22/05/2014 tarih 2014/6987 E., 2014/6772 K. sayılı kararı ile davanın, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak süresi içerisinde açılmış tapu iptali ve tescili davası olduğu, mahkemece iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek işin esası hakkında bir hüküm verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/10/2015 tarihli ve 2014/191 E., 2015/217 K. sayılı kararıyla; davacı tarafın usulüne uygun olarak gösterdiği delillerle davaya konu edilen bu yerlerin gerçek kadastral sınır olmadığı ve kendisine ait olduğu yönündeki iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı
Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02/07/2018 tarihli ve 2016/110 E., 2018/4453 K. sayılı kararı ile “tüm dosya kapsamı ve dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından her iki parsel arasında daha önce taşınmazları ayıran 60 cm kalınlığında ortak duvar bulunduğu, kadastro tespiti sırasında davalıya ait 280 ada 10 parsel içerisinde bırakıldığı ve tespitten sonra davalı tarafından yıkıldığı, yeni inşaat sınırının kadastro sınırından 30 cm içeri çekilmesi neticesinde uzman fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın oluştuğu, bu kısmın ortak duvarın davacı tarafında kalan kısmı olduğu, ancak kadastro tespiti sırasında davalıya ait olan 280 ada 10 parsel içerisinde bırakıldığı anlaşıldığına göre mahkemece; fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile belirtilen kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi isabetsiz olduğu, her ne kadar mahkemece, teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısım yönünden ise, davacının dosya kapsamındaki beyanlarından talebinin, men’i müdahale talebine mi, yoksa kal’e ilişkin mi olduğunun anlaşılamadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesi öncelikle davacıdan talebinin men’i müdahale talebine mi yoksa kal’e ilişkin mi olduğu sorularak açıklığa kavuşturulmak suretiyle iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller değerlendirilerek karar verilmesi” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/10/2019 tarihli ve 2018/216 E., 2019/210 K. sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere 07/08/2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden davanın kabulüne karar verildiği, (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ise davacıların tapu kaydının iptali ile müdahalenin meni ve kal talebinde bulunduklarını, ancak alınan beyanlar neticesinde bu yerin davalıya ait taşınmaz içerisinde kaldığı ve davacı tarafın bu bölümün kendisine ait olduğunu ispat edememesi nedeniyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, 07/08/2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; mahkemenin kabul kararının yerinde olduğunu ancak her iki tarafın ortak kullanımında olduğu ispat edilen giriş kısmının davalıya verilmesinin yerinde olmadığını, ayrıca kendisi lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 60,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre kadastro öncesi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi “Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir."
13/2 maddesi “ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükümlerini içermektedir.
9.3. Değerlendirme
Mahallinde yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarında davanın reddine karar verilen bölüm yönünden davacı lehine zilyetlik koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı, belirlenen dava değerine göre davacı lehine vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre kararın (IV.6.) numaralı bendinde yer verilen Demirci Asliye Hukuk Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.