Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4254 E. 2022/3605 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mera olarak sınırlandırılan taşınmazın, davacı tarafından tapuda adına tescil edilmesi talebiyle açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın evvelki ve mevcut vasfının bilimsel verilere dayanan bilirkişi raporlarıyla mera olduğu, davacının 20 yıllık zilyetlik koşulunu sağlayamadığı ve meraların imar-ihya veya kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyete konu olamayacağı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; 104 ada 21 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, söz konusu taşınmazın devamı niteliğinde bulunan ve 50-60 yıldır müvekkili tarafından kullanılan taşınmaz bölümünün, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın sınırında bulunan dava konusu 104 ada 132 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit edildiğini ileri sürerek, 104 ada 132 parsel sayılı taşınmazın nizalı bölümünün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; 1971 yılında 23 nolu toprak tevzi komisyonu tarafından yapılan çalışmalar sırasında, dava konusu 104 ada 132 parsel sayılı taşınmazın mera olarak sınırlandırıldığını, taşınmaz mera vasfında olduğundan, özel mülkiyete konu olamayacağını, kaldı ki hak düşürücü sürenin de geçtiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemece davacının iddiaları ile ilgili olarak yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/02/2018 tarihli ve 2015/335 Esas - 2018/91 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 104 ada 132 parsel sayılı taşınmaza ait 23 no.lu toprak tevzii komisyonunun mera tahsis kararının bulunduğu, Kayseri İl Gıda Tarım Müdürlüğünden dava konusu taşınmaza ilişkin 30L ve 30M paftaları, diğer tutanak ve belgeler ile komisyonun 326 no.lu norm kararı ve eklerinin celp edilip mahallinde yapılan keşifte uygulandığı, keşif sonrası dosya arasına alınan teknik bilirkişi raporundan, 495 nolu toprak tevzii parselinin, davacıya ait 104 ada 21 parsel sayılı taşınmaz ile 104 ada 19 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü kapsadığının anlaşıldığı, yazılan müzekkerelere rağmen dava konusu taşınmaza uygulanan 321 no.lu mera norm kararı bulunamadığı için davacıya ait evveliyatı 495 no olan komisyon parselinden kesinti yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne kadar yapıldığının anlaşılamadığı, meraya terki olan parsellere not yazılmış iken 495 nolu parsele böyle bir not düşülmediği ancak ziraat mühendisi Doç. Dr. Adem Güneş'den alınan raporda, dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olmayıp, eğimli, taşlık-kayalık özellikte olduğu, taşınmazın orta malı olarak mera vasfı taşıdığı, 6. sınıf arazi olduğu, eğimin azaldığı yerlerin uzun yıllardır işlenerek tarım arazisine dönüştürülmeye çalışıldığı ve taşınmazın mera olarak kullanımının uygun olduğunun belirtildiği, tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün mera vasfını taşıdığı, meralar devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu mallarından olup, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, dava konusu taşınmaza ilişkin mera norm kararlarının elde edilemediğini, ziraat mühendisi bilirkişi tarafından taşınmazın mera olduğuna ilişkin değerlendirmenin salt taşınmaz toprağının fiziksel ve kimyasal yapısı göz önünde bulundurularak yapıldığını, geçmiş yıllarda ülkemizde Kurtuluş Savaşı, Çanakkale Savaşı gibi savaşlar nedeniyle çalışma gücü olanların askere gitmesi ve ortaya çıkan yoksulluk nedeniyle toprağı işleyecek hayvan ve ekipmanın temin edilememesi sebebiyle toprakların büyük bir kısmının, özellikle sulak olmayan, kıraç yerlerin uzun yıllar atıl kaldığını, böylece bu toprakların mera yapısına uygun hal aldığını beyan ederek, istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 04/12/2019 tarihli ve 2018/1285 Esas - 2019/1059 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, iddia ve savunma ile toplanan delillere, kararın dayandığı hukuka uygun gerektirici nedenlere, mevcut deliller mahkemece değerlendirilerek takdir edildikten sonra karar verildiğine, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına, özellikle; yapılan Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonrası teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve ziraat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen bilimsel verilere dayalı rapor içeriklerinden, dava konusu taşınmazın evvelindeki ve halihazırdaki vasfının mera olduğunun anlaşıldığına, kaldı ki davacının dava konusu taşınmazda 50-60 yıldır zilyet olduğunu iddia ederek eldeki davayı açtığına, bu tarihlerin de 1955 ve sonraki yıllara işaret ettiğine, 1955 yılından toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı 1971 yılına kadar, 20 yıllık zilyetlikle iktisap süresinin dolmadığına, bu tarihten sonraki kullanımın kazanma bakımından hüküm ifade etmeyeceğine, her ne kadar keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve davacı tanıklarınca, taşınmazın davacı ve bayileri tarafından tarla olarak ekip sürüldüğünün bildirildiği görülmekte ise de, bilimsel verilere dayalı bilirkişi raporları karşısında takdiri delil niteliğindeki yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına itibar edilemeyeceğine göre, mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle;

Davacı vekilinin, Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28/02/2018 tarihli ve 2015/335 Esas - 2018/91 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik istinaf kanun yolu başvuru isteğinin HMK’nın 353/(1)-b.1maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde, davacı vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrarla, hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, Molu köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 132 parsel sayılı 169.429,57 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz mera olarak sınırlandırılmıştır.

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi,

“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi,

“Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanunun 37. maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.”

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillerle, kararın (IV/3) numaralı paragrafında yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.