Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4368 E. 2022/2813 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacının tapu iptali ve tescil talebinin dayandığı vergi kaydı ve zilyetliğin hukuki geçerliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dayandığı vergi kaydının taşınmazları tam olarak kapsamadığı ve sınırları itibariyle miktar fazlası tespiti gerektiği, ayrıca davacının annesi adına aynı kadastro çalışması kapsamında zaten 100 dönümden fazla taşınmazın belgesiz zilyetlikten tespit edilmiş olması nedeniyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki sınırlamaların aşıldığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmakla İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili; Cihanbeyli ilçesi Sağlık köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 157 ada 22 ve 34 parsel sayılı taşınmazın hatalı olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazların davacının babası tarafından davacıya sünnet hediyesi olarak verildiğini, davacı reşit olana kadar annesi tarafından reşit olduktan sonra davacı tarafından 50 yıldır malik sıfatıyla zilyet olunduğunu, taşınmazların davacının dedesinden geldiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/01/2004 tarihli ve 2001/613 Esas, 2004/48 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14/02/2005 tarihli ve 2005/390-1024 E., K. sayılı kararı ile “Davada 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen yazılı belgeye dayanılmadığı, kadastro tutanağına göre nizalı taşınmazların davacının annesi adına tespit edilen başka parsellerin 100 dönüm miktar fazlası olduğu, anne adına tescil edilen taşınmazlar ile dava konusu taşınmazların, davacının babası ...’den kalan yerlerden olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükmüne göre zilyedin aynı çalışma alanında hiçbir belgeye dayanılmadan kazanabileceği miktarın kuru toprakta 100 dönümü geçemeyeceğini her iki parselin 100 dönüm norm fazlası açıklandığına göre bu maddedeki sınırlandırmaların göz önünde tutulması gerektiği, davacının annesi ile diğer mirasçılar adına aynı çalışma alanı içinde belgesizden tespit ve tescil edilmiş taşınmazların bulunup bulunmadığının sorulması mevcut ise bu taşınmazların miras bırakan ...’den kalıp kalmadığının araştırılması gerektiği" gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/04/2014 tarihli ve 2005/487 Esas, 2014/191 Karar sayılı kararıyla aynı çalışma alanında davacının annesi ... ...’a ölen eşi ...’den kalan ve belgesizden tespit edilen 157 ada 11 ve 13 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünün 100 dönümden fazla olduğu, dava konusu taşınmazlarında muris ...’den kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 16/09/2015 tarihli ve 2015/6849 Esas, 2015/10508 Karar sayılı kararı ile “Davacı tarafından irsen intikal, taksim, devir, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve vergi kaydına dayanılarak dava açıldığı halde Mahkemece davacının dayandığı vergi kayıtlarının taşınmazları kapsayıp kapsamadığı mahallinde denetlenmediği gibi hüküm yerinde bu kayıtlara neden itibar edilmediğinin açıklanmadığı, tespit bilirkişilerinin duruşmada dinlendiği, bu sebeple yeniden keşif yapılarak davacının dayandığı kayıtların taşınmazları kapsayıp kapsamadığının denetlenmesi, vergi kayıtlarının kapsamı sabit sınırdan başlanmak suretiyle miktarına göre belirlenmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarının komşu parseller ile denetlenmesi, ayrıca keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tespit bilirkişiler ile tanıklardan taşınmazların geçmişte kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, muris ...’den kalıp kalmadığı, davacının annesinin taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin kendi adına olup olmadığı hususlarının sorulması, vergi kayıtlarının kapsamı belirlendikten sonra miktar fazlası olan kısım var ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen 40-100 dönüm limiti yönünden gerekli değerlendirmenin yapılması gerektiği" gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/05/2019 tarihli ve 2016/147 Esas, 2019/232 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazların davacıya babası tarafından sünnet hediyesi olarak verildiği, davacı küçükken annesinin tarlaları davacının adına kullandığı, daha sonra davacının kendi adına kullandığı, tanık beyanlarına ve fen bilirkişisinin raporuna göre 1936 tarihli ve 339 no.lu tahrir kaydının 157 ada 34 parsel sayılı taşınmaza uyduğu, 1936 tarihli ve 338 no.lu vergi kaydının ise 157 ada 22 parsel sayılı taşınmaza uymadığı ancak davacının 20 yıldan fazla süreli zilyetliğinin olduğu, aynı kadastro çalışma alanı içinde norm fazlası olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiasını ispatlayamadığını, tanıkların beyanlarının kendi içinde çeliştiğini ve bu çelişkinin Mahkemece giderilmediğini, yine tanıkların yaşları itibarı ile olayı hatırlayacak yaşta olmadıklarını, tanık beyanlarının maddi olguya dayanmadığını, bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediğini, taşınmazların davacıya ne şekilde intikal ettiği üzerinde durulmadığını, davacının murisinin vergi kayıt miktarı kadar taşınmazı aldığını, davacı tarafın haksız işgalinin zilyetlik olarak değerlendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve re'sen belirlenecek nedenlerle Mahkemenin kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

Cihanbeyli ilçesi Sağlık köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 157 ada 22 parsel sayılı 37.100 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ile 157 ada 34 parsel sayılı 23.866 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 74 no.lu toprak tevzi komisyonunca ... ... adına tespit edilip sınırlandırıldığı, Sağlık köyü çalışma alanın içerisinde 100 dönümlük normu aştığından miktar fazlalığından dolayı Hazine adına tarla vasfı ile ... kızı ... ...’ın işgalinde olduğu beyanlar hanesinde gösterilerek tespit ve tescil edilmiştir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15. maddesi “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesi “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/C maddesi “Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır” hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Mahkemece davacı tarafın dayanak 1936 tarihli 339 no.lu tahrir kaydının çekişmeli 157 ada 34 parsel sayılı taşınmaza uyduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Şöyle ki; vergi kaydının taşınmaza aidiyetinin kabulü için en az 3 sınırın ayırt edici ve sabit nitelikleriyle taşınmazı kapsaması ve bu sınırların taşınmaz çevresinde bulunması zorunludur. Somut olayda vergi kaydının sınırları; "yol", "yol", "hali" ve "Süleyman" olup "hali" ve "yol" sınırları çekişmeli taşınmazın çevresinde bulunmakta ise de, yol isimsiz olup her yerde bulunabilecek niteliktedir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarca "hali" olarak gösterilen yönde şahıs arazileri olduğu, bu taşınmazların öncesi için neden hali olarak yazıldığını bilmedikleri beyan edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki vergi kaydında yer alan “Süleyman” sınırı keşifte yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilmiş ise de, bu durum tek başına anılan yeri belirli bir sınır haline getirmez.

Öte yandan vergi kaydının uyduğu kabul edilse dahi sınırları itibarı ile sabit sınırlı olmadığından miktarı itibarı ile geçerli olacağı ve bu miktarın kapsamı tayin edilirken de sabit sınırdan başlayarak belirlenmesi gerektiğinden, vergi kayıt miktarı 50.600 m2 olmasına rağmen Mahkemenin kabulüne göre vergi kaydının, miktarından 5 kat daha fazla yeri kapsadığı ve dosyadaki kadastro tutanak ve tapu kayıtlarından bu yerlerin çoğunun davacının annesi ya da kardeşleri adına zilyetlikten tespit ve tescil edilen yerler olduğu anlaşıldığına göre, bu haliyle davacının dayandığı vergi kaydının çekişmeli 157 ada 34 parsel sayılı taşınmaza aidiyetinden söz edilemez.

Mahkemece davacı tarafın dayanak 1936 tarihli 338 no.lu tahrir kaydının çekişmeli 157 ada 22 parsel sayılı taşınmaza uymadığı ancak davacının taşınmaza, eklemeli olarak 20 yıldan fazla süredir zilyet olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmuş olup vergi kaydının dava konusu taşınmaza uymadığı yönündeki tespiti doğrudur. Davacı taraf vergi kaydı yanında eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine de dayandığı için her iki taşınmazdaki zilyetlik konusuna gelince; Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşacağından, bu hakkın ihlal edilmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma kararında muris ...’in mirasçıları adına kadastro sırasında zilyetlikten taşınmaz tespit edilip edilmediğinin araştırılması istenilmiş, aynı zamanda kadastro tutanağına göre çekişmeli taşınmazlar, davacının annesi adına tespit edilen taşınmazların miktarı 100 dönüm olunca norm fazlası olarak Hazine adına tescil edildiğinden bozma kararında bu hususa da dikkat çekilip bu taşınmazların davacının annesine ölen eşi ...’den gelip gelmediğinin araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, bu kapsamda belgesiz araştırması yapılmış ve davacının annesi ... adına, eşi ...’den dolayı belgesizden tespit edilen taşınmaz miktarının toplamı 100 dönümü aştığı tespit edilmiş olmasına rağmen, bozma kararına aykırı olarak çekişmeli 22 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın zilyetlik nedeniyle kabulüne karar verilmiştir. Davacı taraf, zilyetliğini eklemeli olarak babasına ve dedesine dayandırdığı, bu durumda kanunun belirlediği miktar sınırı aşıldığına göre, artık davacı tarafça zilyetlikten bu yerlerin mülkiyeti kazanılamaz.

Hal böyle olunca; Mahkemece açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile (V/3.) numaralı bentte gösterilen hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.