"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulmakla, bozmaya uyularak İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda verilen davanın reddine ilişkin karar süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, irsen intikal, taksim ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik nedenlerine dayanarak Hazine adına kayıtlı 101 ada 198 parsel sayılı çayır vasıflı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi, davacı lehine kazanma koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/03/2012 tarihli 2010/23 Esas 2012/40 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne çekişmeli 101 ada 198 parselin tapu kaydının iptaliyle, teknik bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfleriyle gösterilen bölümlerin davacı adına tapuya tesciline, aynı raporda (A) ile gösterilen bölümün taşlık olması nedeniyle bu bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
2.Bozma İlamı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15/04/2014 tarihli ve 2014/6225 Esas - 2014/7273 Karar sayılı kararıyla; " Dava konusu taşınmazın çayır niteliğinde Hazine adına tespit ve tescil edildiğinden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle imar ve ihyanın tüm koşullarının araştırılıp belirlenmesinin zorunlu olduğu, ayrıca dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan parsellerin Kadastro Mahkemesinde davalı olduğu, bu dava dosyasının mahkemesinden istenilerek dava konusu parsel yönünü nasıl gösterdiği üzerinde durulmadığı, taşınmazın niteliğinin belirlenmediği, bu sebeple nizalı parselin tespit tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1977-1987 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, aynı yıllar arasında düzenlenmiş fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğünden, yukarıda esas numarası yazılı dava dosyasının mahkemesinden getirtilerek dosya arasına konulması, hava fotoğraflarının jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendis aracılığıyla paftalarla birlikte uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere ve kadastro paftalarının düzenlendiği tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulunduğu konusunda uzman bilirkişilerden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, daha önce keşife götürülmeyen üç uzman ziraat mühendisinden taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenmek suretiyle dava konusu yerin imar ve ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı konusunda gerekçeli ve denetime açık rapor istenilmesi, tesciline karar verilen yer ve çevresini gösterir biçimde HMK'nın 290. maddesi uyarınca birlikte götürülecek konunun uzmanı bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik resimleri çektirilip onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, çevre parsellere ait Kadastro Mahkemesi dosyasının göz önünde tutulması ondan sonra toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/11/2019 tarihli ve 2014/310 Esas - 2019/134 Karar sayılı kararıyla; jeodezi ve fotoğrametri mühendisinin 1974, 1983 ve 2004 tarihlerinde çekilen hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazın tarımsal faaliyet yapılmamış yerlerden olduğu, sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olmadığının belirtildiği, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 3. maddesinde yapılan tarife göre çayır, taban suyunun yüksek bulunduğu veya sulanabilen yerlerde biçilmeye elverişli yem üretilen ve genellikle kuru ot üretimi için kullanılan yer olduğu, çayır nitelikli bir yerin aynı zamanda mera özelliği taşıyabileceği, nitekim anılan Kanun'un 3. maddesi (i) bendinde çayır, mera, yaylak ve kışlak arazinin sınırlandırmaya tabi olduğu, her ne kadar bir yerin çayır olması mutlak suretle zilyetlikle kazanmaya elverişli olmadığının kabulünü gerektirmez ise de, bu yerin özellikleri ve kullanma biçimi, özellikle de mera niteliği ile sınırlandırılan parsel içinde kalması mera bütünlüğünü bozacağından o yerin meradan açıldığının ve zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğunu gösterebileceği, dava konusu parselin çayır vasfında olduğu, çevresinde mera parsellerinin bulunduğu, hava fotoğraflarının yorumlandığı bilirkişi raporu ve keşifteki mahkeme gözlemi dikkate alınarak TMK'nın 713 ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddelerinde düzenlenen kazandırıcı zamanaşımı hükümlerine dayanılarak senetsizden zilyetlikle tescil edilemeyeceği, gerek 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 4. maddesi gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere meralar kamu malı olup mülkiyeti Devlete, yararlanma hakkının vatandaşlara ait olduğu ve zilyetlik yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığı, dava konusu taşınmazın mera alanlarının içerisinde kaldığı ve özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.
5.Temyiz Nedenleri
Mahkemece, taşınmazın çevresinde mera parseli bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, taşınmazın çevresinde mera parselinden daha çok tapulu araziler olduğunu, dededen kalma bir yer olduğunu, zilyetlikle kazanılabileceğini, yüz yıldır otunun biçilerek kullanıldığını, bilirkişi ve tanık beyanları ve bilirkişi raporları ile davasını ispatladığını belirterek, ret kararının bozulmasını talep etmiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Karayazı ilçesi Karasu köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 101 ada 198 parsel sayılı 68.326.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... tarafından kullanıldığı beyanlar hanesinde gösterilmek üzere 23.11.2007 tarihinde çayır vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş, kadastro tutanağının 31.01.2008 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapuya kaydedilmiştir.
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” Hükümlerini içermektedir.
HMK'nın 190/(1) maddesi, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
TMK'nın 6. maddesi, “ Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazın sınırında mera parseli bulunduğu, bu yerin hiç bir zaman tarımsal amaçla kullanılmadığı, davacı ve ondan önce de babası tarafından köyün çayırı olduğu bilinerek sadece taşınmaz üzerindeki otların biçilerek tasarruf edildiğinin yerel bilirkişi ve tanıklarca ifade edildiği, taşınmazın halen tarım arazisi vasıflı bir yer olmayıp üzerinde doğal çayır ve mer'a bitkilerine rastlanıldığının zirai bilirkişi tarafından gerekçeli olarak raporunda açıklandığı; bozmadan sonra alınan ziraat bilirkişi kurul raporunda, hem taşınmazda uzun zamandır (15- 20 yıldır) toprak işlemeli tarım yapılmadığı ve çayır arazisi olarak kullanıldığı, hem de uzun zamandır tarımsal faaliyetlerde kullanıldığı belirtilerek kendi içinde çelişki yaratıldığı, ayrıca arazi sınırlarının anlaşılır olduğu yönündeki tespitin de, hava fotoğrafları ile çeliştiği gözetildiğinde, Mahkemece bu kurul raporuna değer verilmemesinde bir usulsuzlük bulunmadığı, bu haliyle davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, toplanan delillere ve hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca araştırma yapılarak (IV.3.) no.lu paragrafta belirtilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.