"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacılar adına tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine ile davalı ... Belediyesi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar ..., ..., ... ve ..., Edremit ilçesi, Kurubaş köyü çalışma alanında bulunan ve 1977 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, çekişmeli taşınmazın tescil harici bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığının tüm yönleriyle araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, taşınmazın imar ihyasının tamamlanmadığı, davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, husumet itirazları bulunduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan çekişmeli taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağını, davacının soyut zilyetlik iddiasını ispat edemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/09/2015 tarihli ve 2012/708-2015/407 Esas - Karar sayılı önceki tarihli kararı ile, davacılar yararına iktisap koşullarının dava konusu taşınmazın bir bölümü üzerinde oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile fenbilirkişinin 28.11.2014 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 24.222,62 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacılar ..., ..., ... ve ... adlarına eşit paylarla tapuya tesciline; (B) harfi ile gösterilen 359,73 metrekarelik taşınmaz bölümünün ise ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda ayrıntıları belirtilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 16.02.2018 tarihli ve 2015/21133 Esas - 2018/995 Karar sayılı kararıyla; “ Dava, TMK'nın 713. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tescil istemiyle açılmış olup, bu nitelikteki davaların aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine karşı açılması zorunludur. Mahkemece, temyize konu taşınmaz bölümü üzerinde Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinde öngörülen edinme koşullarının davacılar yararına oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, hükümden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa hükümleri uyarınca, büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, mahalle olarak, bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmış olup, Mahkemece ilgili ilçe belediyesi yönünden taraf teşkili sağlanmış ise de Yasa gereğince yasal hasım olduğu halde Van Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davayı dahil edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. Hal böyle olunca; taraf koşulu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re'sen gözetilmesinin zorunlu olması nedeniyle öncelikle Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı; bundan sonra taraflardan delil ve savunmaları sorularak toplanmış ve toplanacak tüm deliller değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulmalıdır. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.10.2019 tarihli ve 2018/274 E., 2019/435 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacılar yararına iktisap koşullarının dava konusu taşınmazın bir bölümü üzerinde oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, fen bilirkişinin 28.11.2014 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 24.222,62 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacılar ..., ..., ... ve ... adlarına eşit paylarla tapuya tesciline; (B) harfi ile gösterilen 359,73 metrekarelik taşınmaz bölümünün ise ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ile davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davalı Hazine temyiz dilekçesinde, kararın eksik incelemeye dayalı olarak usul ve yasaya aykırı şekilde verildiği, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı, gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, tescil harici bırakılan eldeki davanın konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu kaldı ki lehlerine vekalet ücreti takdir edilmemesinin de isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne hükmedilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yetersiz olduğu gibi hükmüne uyulan bozma kararının gerekleri de yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir.
6.3.2. Somut olayda; keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar çekişmeli taşınmazın davacıların atalarından intikal ettiğini belirtmesine karşın, Mahkemece taşınmazın davacılara intikal şekli üzerinde durulmamış, davacılara taşınmazın muristen kendilerine hangi dayanakla intikal ettiğinin ( taksim, bağış, satış vb.) belirlenmesi ve bu hususun ispatı hususunda iddia ve ispat hakkı tanınmamış, keşif mahallinde hazır olanların bu konuda ayrıntılı beyanları alınmamış davacıların aktif dava ehliyetleri olup olmadığı belirlenmeden işin esasına girilmiştir. Keza; davacılar murislerinden irsen intikal eden eklemeli zilyetliğe dayandığı halde, bahsi geçen murislerin kimler olduğu tek tek belirlenip, davacıların eklemeli zilyetliğine dayandığı murisleri yönünden 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 14. maddesinde belirlenen norm sınırı göz önünde tutularak belgesiz araştırması yapılmamış, taşınmazın önceki niteliği göz önüne alındığında 3402 sayılı yasanın 17. maddesi uyarınca kesinleşmiş imar planı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmemiş, bu bağlamda dava konusu taşınmazda zilyetliğin bulunup bulunmadığı, var ise başından beri ne şekilde sürdürüldüğü, imar ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı hususlarında 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişiden ayrıntılı rapor alınmamış, öte yandan incelenen hava fotoğraflarında çekişmeli taşınmazın 661 parsel sayılı taşınmaz ile olan hududunda yüzeysel akıntılara ve yer yer yarıklara rastlandığının belirlendiği, yine zeminde taşınmazın 484 parsel sayılı taşınmaz ile olan müşterek hududunda kuru dere yatağına rastlandığının tespit edildiği anlaşılmasına karşın, taşınmazın tamamen yahut kısmen dere yatağı etkisinde olup olmadığı hususunda jeoloji mühendisi bilirkişiden gerekçeli ve denetime elverişli rapor aldırılmamış, belirtilen hususları değerlendirmekten uzak soyut bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
6.3.3. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacılara taşınmazların kendilerine kimden intikal ettiği hususunda açıklama imkanı verilmeli, ardından taşınmazın evvelki zilyedi olduğu iddia edilen murislerin verasete esas nüfus kayıt örneği ya da mirasçılık belgesi dosya arasına konularak davacılar dışında başka mirasçılarının bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, davacılar dışında başka mirasçıların bulunması halinde, davacılardan, çekişmeli taşınmazın murislerinden kendilerine ne şekilde intikal ettiği hususunda açıklama istenmeli; taksim, bağış, satın alma vs. gibi nedenlerden birine dayanılması durumunda, bu hususu kanıtlaması için davacılara süre ve imkan tanınmalı, davacıların aktif dava ehliyeti bulunduğu sonucuna varılması halinde, murisleri adına çekişmeli taşınmazın bulunduğu kadastro çalışma alanı içerisinde belgesizden taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, varsa tespit tutanakları ve oluşmuş ise tapu kayıtlarının onaylı örnekleri ile dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tamamının kadastro tutanakları ve dayanak belgelerinin ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleri Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilmeli; dava konusu taşınmazın imar planına alınıp alınmadığı, alınmış ise imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği ilgili belediyeden sorularak, imar planının onaylı bir örneği dosya arasına celbedilmeli; ayrıca taşınmaza ilişkin eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden ya da taşınmazın dava tarihinden önce kesinleşmiş imar planı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imar planının kesinleşme tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı,
6.3.4. Dosyanın bu şekilde ikmal edilmesinden sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve jeolog bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, evveliyatının dere yatağı olup olmadığı, ilk olarak ne zaman ve nasıl, kim tarafından kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazın evveliyatı itibariyle imar ve ihyaya konu edilebilecek yerlerden olması halinde, imar-ihya edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, zirai durumunu, çevresindeki kadastral parsellerle arasında bir fark bulunup bulunmadığını, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, edilmiş isel imar-ihyaya konu olmaya başlandığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı, sınırındaki kadastral parseller ve dere yatağı ile mukayese edilecek şekilde fotoğraflarla desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemeleri istenilmeli; jeolog bilirkişisinden, taşınmazın öncesinin aktif dere/çay yatağı olup olmadığı, öyle ise ne zaman derenin aktif yatağından kurtulduğu, tamamının yahut bir bölümünün çay-dere yatağında kalıp kalmadığı noktasında fotograflarla desteklenmiş rapor istenilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden ise getirtilen tüm stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın öncesinde hangi nitelikte olduğu tamamının yahut bir bölümünün dere/çay yatağı olup olmadığını, sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı ve bu raporda çekişmeli taşınmazın uydu fotoğrafları üzerinde, yakın çevresindeki ve yakınında bulunan dere ile birlikteki konumu gösterilmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine ile davalı ... Başkanlığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 Sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı ... Başkanlığına iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.