Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4623 E. 2022/4387 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istenmesine karşı Hazine'nin itirazı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının kadastro öncesi dönemde taşınmazlar üzerinde yirmi yıldan fazla süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunduğu ve bu zilyetliğin tapu kaydıyla kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, tespit sırasında çekişme konusu taşınmazların Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14/01/2000 tarih ve 1040 sayılı kararı ile Kocatepe Tarihi Sit Alanı içerisinde kaldığını, 2863 sayılı Yasa kapsamında koruma alanı olduğu ve 2863 sayılı Yasa'nın değişik 11. maddesi gereğince sit alanlarında kalan taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle ... adına tespitinin yapıldığını, tapulama tespitinin kesinleştiğini, taşınmazların tapulama tespiti öncesi tapuda kayıtlı olmadığını, tapulama tespiti öncesinde tek bir parça halinde olup, Mustafa Yel'e ait iken onun vefatı ile kızı ...'a kaldığını, ... tarafından ise özellikle eşi ...'ın satış ilanı ve yaptığı pazarlıklar sonucu 1985 yılında davacı ...'ın satın aldığını, ...'ın 1985 yılında taşınmazda malik sıfatıyla zilyet olduğunu, halen taşınmazlarda davacının malik olarak zilyet ve ziraat ettiğini, iki taşınmazda da davacının ve ondan önceki kişilerin malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız zilyetliklerinin kadimden bu yana sürdüğünü, tapulama tespit işlemlerinden sonra 22/05/2007 tarihinde çıkartılan 5663 sayılı Yasa ile 2863 sayılı Yasa'da değişiklikler yapıldığını, 2863 sayılı Yasa'nın 11. maddesinin 1. bendinin 2. cümlesindeki "zilyetlik yoluyla iktisap edilimez." düzenlemesi, 5663 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile "Ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilmez." şeklinde değiştirildiğini, bu yasal değişiklik sonucu tarihi sit alanlarının zilyetlikle iktisap edilebilir hale geldiğini, davacının ve ondan önce zincirleme olarak taşınmaza malik sıfatı ile zilyet olan kişilerin zilyetlik süresinin 20 yıldan çok uzun süredir devam ettiğinin tartışmasız olduğunu, dolayısıyla 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde belirtilen koşulların oluştuğunu, ayrıca taşınmazın bulunduğu alanın koruma altına alındığı 2000 yılından öncesinde de davacı yönünden zilyetlikle kazanma şartlarının oluştuğunu, bu durumun davacı yönünden kazanılmış hak oluşturmakla birlikte 5663 sayılı Yasa ile getirilen değişiklik ile zilyetlikle iktisabı engelleyen hukuki durumun ortadan kalktığını ileri sürerek, Afyonkarahisar ili, Merkez, Büyükkalecik Kasabası, İncikbağıları Mevkii 103 ada 44 ve 45 sayılı parsellerde kayıtlı taşınmazların Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli ve 2015/13 E. 2015/972 K. sayılı kararıyla; öncesinde tapuda kayıtlı olmayan davaya konu taşınmazların 18/07/2003 tarihli tapu dışı düzenlenmiş senetle ... tarafından dava dışı ... ve ...'a satıldığı, bu sözleşme aslı temin edilememiş ise de sözleşmeyi imzalayan kişiler tarafından içeriğinin doğrulandığı, sözleşmede davacı ...'ın taşınmazın zilyet ve tasarrufunun ... ve ...'a geçtiğini beyan ettiği, 26/10/2006 tarihli kadastro tespiti sırasında da davaya konu taşınmazların ... ve ...'un zilyetliklerinde olduğunun tespit edildiği, bu kişiler tarafından kadastro tespitine itiraz edildiği ve keşif giderlerini yatırmadıklarından davalarını ispatlayamadıkları gerekçesi ile davalarının reddedildiği, bu ret kararının kesinleşmesi üzerine taşınmazların tapuya tescil edildiği, taşınmazların 18/07/2003 tarihinden tapuya tesciline kadar ... ve ...'un kullanımında olduğu, 18/07/2003 tarihine kadar taşınmazların davacının malik sıfatıyla zilyetliğinde olmasına rağmen 18/07/2003 tarihi itibariyle zilyetliğinin kesildiği, kadastro tutanağı düzenleninceye ve tapuya kaydedilinceye kadar davacının bu taşınmazları ... ve ...'tan geri satın aldığı, ... ve ...'un sözleşmeden vazgeçtikleri ve bu şekilde malik sıfatıyla zilyetliği tekrar kazandığını ispat edemediği, tapu kaydı oluştuktan sonra harici taşınmaz devirlerinin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29/11/2018 tarihli ve 2016/4040 E. 2018/7227 K. sayılı kararıyla; “...taşınmazlar başında keşif yapılmadığı, dosya arasında bulunan 18.07.2003 tarihli senet mahallinde usulünce uygulanmadığı, usule aykırı olarak da tanık ve tespit bilirkişilerinin duruşmada dinlenmediği, dava konusu taşınmazlar üzerinde kimin hangi sebeple ne zamandan beri zilyet olduğu, davacı yararına zilyetlikle edinim koşullarının oluşup oluşmadığnın araştırılmadığı, bu şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulamayacağı vurgulanarak mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi ve ziraat bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, dosya arasında bulunan 18.07.2003 tarihli senet keşif mahallinde sınırları mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorulmak sureti ile kapsamının belirlenmesi, ziraat bilirkişisinden çekişmeli taşınmazların toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapıları mukayese edilmek suretiyle taşınmazların niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsü ve toprak yapısı itibariyle zilyetlik süresinin ne olduğunun belirlenmesine çalışılması, ayrıca rapor ekinde taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde fotoğrafların eklenmesinin istenilmesi, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye elverişli, senet kapsamını gösterir ayrıntılı harita ve rapor düzenlemesinin istenmesi, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

3.1. Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05/09/2019 tarihli ve 2019/129 E. 2019/587 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların özel mülkiyete elverişli olduğu, kadastro tespiti öncesinde nizasız fasılasız en az 20 yıl malik sıfatıyla zilyetlik koşulunun oluştuğu, ekonomik zilyetliğe elverişli oldukları ve tarımsal faaliyet için kullanıldıkları, alınan bilirkişi raporları ve dinlenen beyanların bu durumu tasdik ettiği, her ne kadar kadastro tespiti öncesi dönemde taşınmazların davacı tarafından dava dışı kişilere satışı konusunda anlaşılmış ve bu doğrultuda sözleşme akdedilmiş ise de; kadastro tespiti öncesi taşınmazların taşınır hükmünde olması hasebiyle tek başına sözleşmenin mülkiyet hakkı kazandırmayacağı, asıl olanın zilyetlik ve fiili hakimiyet olduğu, davacı ile dava dışı kişiler arasındaki satışın fiilen hiç gerçekleşmediği ve üçüncü kişilerin dava konusu taşınmazları hiç kullanmadıkları, zilyet etmedikleri, fiili hakimiyet kurmadıkları, davacının taşınmazları kullanmaya devam ettiği, sözleşmeye konu taşınmazların dava konusu taşınmazlar olduğunun alınan beyanlar ile sabit olduğu, davacının sadece dava tarihinden geriye doğru son birkaç yıldır taşınmazları yaşının ilerlemiş olmasından ötürü kullanamadığı, bu durumun ise zilyetlikle kazanma şartlarını etkilemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile Afyonkarahisar ili, Merkez, Kocatepe/Kurtuluş Mah. 103 ada 44 parsel ve 103 ada 45 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına olan kaydın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu taşınmazların Başkomutan Tarihi Milli Parkı Kocatepe Tarihi Sit Alanı içerisinde kaldığının tapuya şerh olarak düşülmesine dair karar verilmiştir.

3.2. Mahkemenin 05/09/2019 tarihli ek kararı ile hüküm fıkrasının 3 no.lu bendi "Davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde tavzih edilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki ifadeler ve 18.07.2003 tarihli satış sözleşmesi ile dava konusu taşınmazlardan 103 ada 44 parselin ...'e ait olduğu ve 103 ada 45 parselin ...'a ait olduğunun sabit olduğunu, İdarenin yaptığı 09.02.2015 tarihli idari tahkikat tutanağında da bilirkişi... oğlu ... ve muhtar ...’nın beyanlarına göre 103 ada 44 parselin, 18 yıldır ... tarafından, 103 ada 45 parselin ise 18 yıldır ... tarafından kullanıldığının belirtildiği, dava konusu taşınmazların zilyetleri olan ... ve ...’nin, TMK.nın 713. maddesine göre, taşınmazları kendi adlarına tapuya tescili için açmış olduğu davalar ret edildiğine göre, artık bu taşınmazların yeniden zilyetliğinin başlangıcının sorusuna da 19.07.2007 tarih ve 2005/1 Esas, 2007/1 YİBK Büyük Genel Kurul Kararı vereceğini, davanın kesinleşmesinden itibaren yeniden 20 yıllık sürenin dolmuş olması gerekeceğini ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Afyonkarahisar ili, Merkez ilçesi, Büyükkalecik-Kurtuluş Mahallesi 103 ada 44 parsel sayılı 779,11 m² bağ vasfındaki taşınmaz ...'in ceddinden intikalen ve taksimen gelme yeri olup, malik sıfatı ile kullanımında olduğu, ancak Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 14/01/2000 tarih ve 1040 sayılı kararı ile kabul edilen Kocatepe tarihi sit alını içinde kaldığı, 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddelerine göre zilyetlik yolu ile tespitinin yapılamayacağı, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu'nun 11. maddesinde 5226 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile yapılan değişikliklerin korunması gerektiği kültür ve tabiat varlıkları ve bunların korunma alanlarında sit alanlarında zilyetlik yolu ile taşınmaz mal edinilmesinin yasaklandığı gerekçesi ile Hazine adına tespit edildiği, kadastro tutanağında ismi geçen ... (...)'in kadastro tespitine itirazı neticesinde Afyonkarahisar Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, 25/06/2008 tarihli ve 2007/176 Esas, 2008/39 Karar sayılı kararı ile keşif giderinin kesin süre içerisinde yatırılmaması ve davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ve taşınmazın tespit gibi tesciline karar verildiği, ...'in Yasa yoluna başvurduğu, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20/11/2008 tarihli ve 2008/9344 Esas, 2008/7414 Karar sayılı kararı ile hükmün onandığı, karar düzeltme yoluna başvurulmaması nedeniyle kararın 31/03/2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine davaya konu bu taşınmazın ... adına tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.

Afyonkarahisar ili, Merkez ilçesi, Büyükkalecik-Kurtuluş Mahallesi 103 ada 45 parsel sayılı 1.319,85 m² bağ vasfındaki taşınmazın ise Yusuf kızı ...'un ceddinden intikalen ve taksimen gelme yeri olup, malik sıfatı ile kullanımında olduğu, ancak Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 14/01/2000 tarih ve 1040 sayılı kararı ile kabul edilen Kocatepe tarihi sit alanı içinde kaldığı, 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddelerine göre zilyetlik yolu ile tespitinin yapılamayacağı, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu'nun 11. maddesinde 5226 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile yapılan değişikliklerin korunması gerektiği kültür ve tabiat varlıkları ve bunların korunma alanlarında sit alanlarında zilyetlik yolu ile taşınmaz mal edinilmesinin yasaklandığı gerekçesi ile taşınmazın Hazine adına tespit edildiği, kadastro tutanağında ismi geçen ...'un kadastro tespitine itiraz ettiği, Afyonkarahisar Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, 25/06/2008 tarihli ve 2007/177 Esas, 2008/40 Karar sayılı kararı ile keşif giderinin kesin süre içerisinde yatırılmaması ve davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ve taşınmazın tespit gibi tesciline karar verildiği, ...'un yasa yoluna başvurduğu, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 20/11/2008 tarihli ve 2008/9343 Esas, 2008/7413 Karar sayılı kararı ile hükmün onandığı, karar düzeltme yoluna başvurulmaması nedeniyle kararın 30/03/2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine davaya konu bu taşınmazın ... adına tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.

6.3 Değerlendirme

Kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.