"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar süresi içinde davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle, kadastro sonucu tapu kaydına dayalı olarak adına tescil edilen 143 ada 50 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün dayanak tapu kayıt miktarından az olduğu, eksikliğin 143 ada 88 ve 89 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığı iddiasıyla tapu iptali ve tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı ... temsilcisi cevap dilekçesinde özetle, dava konusu yerin kamulaştırıldığını, davacının bu yerde bir hakkı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Pülümür Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/09/2008 tarihli ve 2007/7 Esas - 2008/28 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.
2.Bozma İlamı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi 28/04/2016 tarihli ve 2015/7683 Esas - 2016/4847 Karar sayılı kararıyla "...Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın yetersiz olduğu...davacının dayandığı 02.06.1995 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydı ile çekişmeli 143 ada 89 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 24.08.1992 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydının oluşumundan itibaren birbirini takip edecek şekilde tüm intikallerinin Tapu Müdürlüğünden ve Genel Müdürlük Arşiv Dairesi başkanlığından getirtilmesi, gerektiğinde kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, kayıtların sınırlarında ve miktarında meydana gelen değişikliklerin haklı nedeni olup olmadığının belirlenmesi, aynı kökten gelip ifrazen oluşan kayıtların ifraz haritasının araştırılması, kök kayıttan gelen intikallerin başka taşınmazlara revizyon görmesi halinde bu taşınmazların da kadastro tutanakları ve kesinleşmiş ise tapu kayıtları getirtilmesi bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında davacının dayandığı ve çekişmeli 143 ada 88 sayılı parsele revizyon gören 27.12.1966 tarih ve 11 sıra numaralı, çekişmeli 143 ada 89 sayılı parsele revizyon gören 6.8.1984 tarih 2 sıra numaralı ve 24.08.1992 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kayıtları tesisinden itibaren tedavülleriyle birlikte okunup hudutlarının mahalli bilirkişilere zeminde tek tek gösterilmesi, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanının sağlanması, fen bilirkişisine, davacının talebine konu taşınmaz bölümü ile yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutların haritasında işaretlettirilmesi, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazın niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi, fen bilirkişisine uygulanan tapu kaydının ve varsa haritasının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir, kroki düzenlettirilmesi, ifraz haritalarının bulunması halinde 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 20/A maddesi gereğince tapu kayıtlarının kapsamının haritasına göre belirlenmesi, yine tapu kayıt miktarları hesaplanırken ifrazen intikal gören tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parsellerin miktarlarının da göz önüne alınması gerektiği belirtilerek " hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Pülümür Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/11/2019 tarihli ve 2016/31 Esas - 2019/114 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafın davaya dayanak tapu kaydının zemine uygulanması sonucu gerçek sınırlarının belirlendiği ve fen raporunda (A) harfi ile gösterilen 480 m² büyüklüğündeki kısmın davacıya ait dayanak tapu kaydı kapsamında kaldığı ve bu kısmın afet konutları olarak kamulaştırılan alanın kuzeybatı ucu olmakla birlikte kullanım alanı içinde olmadığı anlaşılmakla, dayanak tapu kaydındaki miktar fazlalığının zemindeki sınırları sabit olduğundan, kaydın düzenlendiği tarihteki ölçü tekniğinden ya da tamamen yanlış hesaplamadan kaynaklanabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne fen bilirkişi raporunda (A) harfi gösterilen ve davacıya ait tapu kaydı kapsamında kalan kısmın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali davacı adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcis temyiz talebinde bulunmuştur.
5.Temyiz Nedenleri
Davalı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, mahkeme tarafından verilen kısmen kabul kararının usul ve yasasa aykırı olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunun bozmadan önceki rapor ile çeliştiğini belirterek ve resen görülecek sebeplerden dolayı mahkemenin kısmen kabul kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Afet kadastrosu sonucu Komlar Mahallesi çalışma alanında bulunan 108 ada 1 ve 2 parsel sayılı 5026 ve 13301 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar birbirlerinden farklı tapu kayıtları sebebiyle sırasıyla ... ve ... adlarına tespit ve tescil edilmiş, akabinde kamulaştırma işlemi sonucu Hazine adına intikal etmiştir. Yörede 1997 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 108 ada 1 sayılı parsele 143 ada 88, 108 ada 2 sayılı parsele 143 ada 89 parsel numarası verilmiştir
6.2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca tapuda kayıtlı taşınmaz mal: A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi adına, b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına, c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına…tespit olunur.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi – Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir. Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.
3402 sayılı Kanunun 21. maddesi – Kayıt ve belgelerde yazılı miktara itibar edilmesi gereken hallerde kayıt ve belgeler değişebilen ve genişletilmeye elverişli sınırı ihtiva ediyorsa miktar fazlası o taraftan ifraz edilir.
Değişmeyen ve genişletilmeye elverişli olmayan sınırlı kayıt ve belgelere dayanan tespitlerde, miktara itibar edilmesi gerektiği takdirde, miktar fazlası zilyedin göstereceği taraftan ifraz edilir.
Zilyet tespit sırasında hazır bulunmaz veya tercih hakkını kullanmaktan kaçınırsa ifraz, zilyedin yararına uygun düşen taraftan yapılır
6.3. Değerlendirme
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK)
Somut olayda; bozma ilamına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki bozma ilamında tarafların dayanak tapu kaydının oluşumundan itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmesi, tapu kaydının tedavüllerinin ne şekilde oluştuğu, hangi tarihte ifraz gördüğü, ifraz haritasının olup olmadığının belirlenmesi,gerektiğinde kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, kayıtların sınırlarında ve miktarında meydana gelen değişikliklerin haklı nedeni olup olmadığının belirlenmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece çekişmeli 143 ada 89 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas tapu kaydı tüm tedavülleri ile getirtilmiş ancak davacı tarafın dayanak tapu kaydının tüm tedavülleri getirilmemiş, ifraz görüp görmediği, kaydın sınırlarında ve/veya miktarında değişiklik olup olmadığı, davacının tapusu ile davalı Hazinenin tapusunun aynı kökten gelip gelmediği araştırılıp saptanmamıştır.
Ayrıca tesis kadastrosundan önce yapılan kamulaştırma evrakı ile harita ve krokisi ilgili kurumdan getirtilip mahallinde uygulanmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme, araştırma ve uygulama ile karar verilemez.
Hal böyle olunca öncelikle davacı tarafın dayanak tapu kaydının oluşumundan itibaren tüm tedavülleri, varsa kroki ve haritası ile birlikte mahalli Tapu Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından ayrı ayrı sorulup getirtilmeli; yine taşınmazı çevreleyen komşu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının onaylı örnekleri ile varsa dayanağını oluşturan kayıtlar ve kadastro sonucu oluşturulan tapu kayıtları getirtilip dosyaya konulmalı, gerektiğinde kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ne şekilde oluştuğu ,ifraz görüp görmediği, ifraz haritasının olup olmadığı, davacı taraf ile davalı tarafın dayanak tapu kaydının aynı kökten gelip gelmediği, davacının dayanak tapu kaydının miktar veya sınırlarının değişip değişmediği değişmiş ise sebebi açıklanmalı, afet kadastrosundan sonra yapılan kamulaştırma evrakı ile harita ve krokisi ilgili kurumdan getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında öncelikle teknik bilirkişi eliyle taşınmaza revizyon gören davalı tarafın dayandığı tapu kaydı ile davacı tarafın dayandığı tapu kaydı varsa krokisi/haritası zemine uygulanarak kaydın kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının krokisinin/haritasının bulunmaması veya uygulanamaması durumunda, tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli; bilirkişilerin gösteremediği sınırlar için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı; komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazın yönünü ne okuduğu belirlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenerek, tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadıkları duraksamasız şekilde saptanmalı,
Fen bilirkişisinden, kamulaştırma haritası zemine uygulanmak suretiyle, taşınmazın yeri mahkeme ve Yargıtay denetimine açık şekilde belirlenerek, krokide işaretlenmek suretiyle, keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; davaya konu bölümün kamulaştırma alanının içerinde kalıp kalmadığı üzerinde durulmalı, çekişmeli taşınmazın tamamı ya da bir bölümünün hem kamulaştırılan alan hem de davacı tarafın dayanak tapu kaydının kapsamında kaldığının tespiti halinde tapu iptal ve tescil kararı yerine mülkiyetin tespitine yönelik karar verilmesi gerektiği dikkate alınmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... temsilcisinin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.