"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde özetle; Kayseri ili, ... ilçesi, ... hudutları dahilinde bulunan 105 ada 54, 56, 57 parseller, 107 ada 77 ve 78 parsellere ait tapu kayıtlarının iptali ile hisseli olarak adına tapuya tesciline karar verilmesi için Sarıoğlan Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/88 Esas 2014/20 Karar sayılı dosyası ile tapu malikleri aleyhine dava ikame ettiğini, yapılan yargılama sonucu 105 ada 54 ve 57 parseller ile 107 ada 78 parsel numaralı taşınmazlar hakkında davanın kabulüne karar verildiğini, diğer dava konusu 105 ada 56 parsel ile 107 ada 77 parsel hakkında herhangi bir karar verilmediğini ve hükmün kesinleştiğini, kararın gerekçe kısmında dava konusu 105 ada 56 parsel ile 107 ada 77 parsel hakkında açıklama yapıldığını, ancak hüküm kısmında bu parseller için olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmediğini, bu parseller yönünden keşif yapılmış ve delillerin toplanmış olduğunu, bu itibarla yukarıda belirtilen dava dosyasının bu dosya içerisine celbedilerek mevcut delillere göre karar verilmeyen dava konusu 105 ada 56 parsel ile 107 ada 77 parsel numaralı taşınmazların tapu kayıtlarının 3/32 sinin iptali ile iptal edilen kısmın adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı cevap dilekçesi sunmamış olup, aşamalarda çekişmeli taşınmazların muris tarafından hibe sonucunda kendisine kaldığını savunmuştur.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemece, mahalli bilirkişilerin beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazların tarafların murisi ...'dan kaldığı, erkek çocukları arasında taksimin yapıldığı, kızların babalarından kalma kullandıkları yer olmadığı anlaşılmakla; tüm mirasçıların katılımı olmaksızın yapılan taksimde geçerli bir taksimden bahsedilemeyeceği, davalının keşif sırasındaki beyanında erkek çocukları arasında taksimi babasının yaptığını, kızlara yer verilmediğini, kızların kendilerinin istemediğini belirttiği, bu yöndeki beyanını ispatlayacak bir delil sunmadığı ve bunun sonucunda dava konusu taşınmazlarda davacının da miras hakkının bulunduğu, davanın mirasçılar arasında yürüyen bir dava olması nedeniyle davacının miras payı oranında tapu iptali ve tesciline karar verilmiştir.
IV.TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemece verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
2.Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.02.2019 tarihli 2016/7015 E. 2019/839 K. sayılı kararıyla; "...davalının savunduğu bağış olgusunu bilebilecek yaşta, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından dava konusu taşınmazların müşterek murisin sağlığında davalıya bağışlanıp bağışlanmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmasının" gereğine değinilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece, Kadastro çalışmaları sırasında muris ...'ın hayatta olduğu, murisin mirasçılar arasında yaptığı paylaşım nedeniyle dava konusu taşınmazı davalıya bağışladığı, davalının taşınmaz üzerine ev inşaa ettiği, murisin taşınmazlarını erkek çocukları arasında pay ettiği, ancak kız çocuklarına mal bırakmadığının beyan edildiği, murisi sağlığında tanıyan ve usulüne uygun dinlenen mahalli bilirkişilerin beyanlarına itibar edildiği, keşif sırasında dinlenen beyanlar dikkate alındığında taksim olgusunun gerçekleştiğinin kabul edildiği, bir an için davacının talebinin muris muvazaası olduğu düşünüldüğünde, dava konusu taşınmaz tapusuz olup, kadastro tespiti sırasında bir kısmının mirasbırakan tarafından bağış biçiminde davalıya bırakıldığı, davacının dosyaya yansıyan tenkis talebi de bulunmadığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
4.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; daha önce aynı sebeplerle dava açıldığını ve davanın kabulüne karar verildiğini, önceki dava ile tamamen çelişkili bir karar verildiğini, bozma kararının tamamen yanılgılı değerlendirildiğini, keşif sırasında davacı tanıklarının dinlenmediğini, mahalli bilirkişilerin bağış hususunu açıkça bilmediklerini beyan ettiklerini öne sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı mirastan gelen hakka dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
6.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 243. maddesinde “(1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir.
(2) Davetiyenin duruşma gününden en az bir hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir. Acele hâllerde tanığın daha önce gelmesine karar verilebilir.
(3) Tanığı davet, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, davete rağmen gelmemeye bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
6.3.Değerlendirme
6.3.1. Kadastro sonucunda çekişmeli 105 ada 56 parsel ile 107 ada 77 parsel kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile davalı adına tespit ve tescil edilmiştir.
6.3.2. Davacı taraf, çekişmeli taşınmazların kök murislerine ait olduğunu ölümüyle mirasçılarına intikal ettiğini iddia ederek eldeki davayı açmıştır.
6.3.3. Mahkemece davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiş ise de; İlk Derece Mahkemesince 18/06/2019 tarihli celsede “Taraflarca tanıklar hazır edildiğinde keşif mahallinde dinlenmelerine” şeklinde ara karar kurulduğu, ancak tarafların tanıklarını hazır edeceklerine ilişkin beyanları bulunmadığı anlaşılmıştır.
6.3.4. Mahkemece, murisin sağlığında erkek çocukları arasında taşınmazları pay ettiği kabul edilmek suretiyle karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Uyuşmazlık muris Süleyman’ın sağlığında taşınmazları davalıya bağışlayıp bağışlamadığı noktasında toplanmaktadır.
6.3.5. Hemen belirtmek gerekir ki, iddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6.3.6. Tanık delili, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ile 266. maddeleri arasında düzenlenmiş olup HMK’nın 243. maddesinde; “(1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir... ” hükmüne yer verilmiştir. Açıklanan nedenlerle Mahkemece tarafların bildirdikleri tanıklarına davetiye çıkarılmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
6.3.7. Hâl böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için, Mahkemece öncelikle HMK’nın 243. maddesi gereğince tanıklara keşif mahallinde dinlenmek üzere davetiye çıkarılmalı, fen bilirkişisi, mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte dinlenilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların davalının savunmasında belirttiği şekilde murisin sağlığında davalıya bağışlanıp bağışlanmadığı, bağışlanmış ise bağışlandıktan sonra zilyetliğin de devredilip devredilmediği hususları maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanları arasında çelişki oluşması halinde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı; fen bilirkişisinden keşfi takibe elverişli rapor ve kroki alınmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.