Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4755 E. 2022/4793 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın bir kısmı üzerinde, kadastro öncesi zilyetlikleri olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında belirtilen hususlara uygun olarak yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucunda, davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne dair verilen önceki tarihli kararın, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Kadastro sonucunda İncesu ilçesi, Küllü köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli 108 ada 55 parsel sayılı 165.470 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz “ham toprak” vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar çekişmeli taşınmaz içerisinde kalan bir kısım yerlerin murisleri tarafından noterlikte düzenlenen 17.07.1973 tarihli ve 507 yevmiye numaralı senetle önceki zilyedinden satın alındığını, zilyetliğin 50-60 yıldan beri eklemeli biçimde kendilerinde bulunduğunu açıklayarak, taşınmazın çekişmeli bölümlerine ilişkin tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, kadastro tespitinin doğru yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/05/2012 tarihli, 2010/1113 Esas, 2012/113 Karar sayılı kararıyla davacıların iddia ettiği zilyetliğin kadastro tespit tarihinden sonra başladığı, tespit gününden evvel 20 yıl nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla sürdürülmeyen zilyetliğin iktisaba elverişli olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda izahı yapılan kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Bozma Kararı

İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/05/2012 tarihli, 2010/1113 Esas, 2012/113 Karar sayılı kararı, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.07.2013 tarihinde verdiği 2012/11822 Esas, 2013/10742 Karar sayılı kararı ile: "Gerek, kadastro mahkemeleri, gerekse genel mahkemelerde iptal tescil veya kadastro tespitine itiraz davalarında tarafların haricen düzenlenen senet, noter senedi, vergi kaydı, tapu senedi gibi belgelere dayandığı takdirde, bu belgelerde yazılı olan sınırların dikkatlice ve kapsamlıca uygulanması gerekir. Bunun için öncelikle nizalı taşınmaz ve çevresini iyi bilen yaşlı ve tarafsız mahalli bilirkişilere senedin mevkii ve sınırlarının okunması senette yazılı olan her sınır hakkında, her yönde kapsamlı bilgiler alınması, ayrıca, komşu parsellere uygulanan aynı şekilde belgeler var ise o belgelerin de bu yönde neyi ve kimi okuduğunun belirlenerek sınırların doğru bir şekilde tespit edilmesi gerekir. Taraf tanıklarından ise, taşınmazın kullanım durumu ve zilyetlik konusunda bilgilerinin alınması zorunludur. Tüm bu belirlemelerin keşfi izlemeye, infazı sağlamaya elverişli tapu fen memuru yetki ve yeteneğini haiz uzman bilirkişiye düzenlettirilecek rapor ve krokiye yansıttırılması zorunludur. Ne var ki, keşif zaptında yerel bilirkişiden dayanılan noter senedi kapsamı ile ilgili soyut bilgiler alınarak ve zeminde belirleme yapılmadan fen bilirkişinin ek raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alınarak mahallinde yöntemine uygun olarak keşif yapılması, söz konusu noter senedindeki tüm sınırların etraflıca uygulanarak kapsamlı bilgiler alınması, saptamaların teknik bilirkişi kroki ve raporuna yansıttırılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere, hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuştur.

3.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/04/2015 tarihli, 2014/57 Esas, 2015/151 Karar sayılı kararı ile, davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, çekişmeli 108 ada 55 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan ve fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 26.11.2014 havale tarihli rapor ve ekindeki krokisinde (H) ve (K) harfleri ile gösterilen H=7.961,28 ve K=20.556,56 metrekarelik kısımlarının tapu kaydının iptali ile davacıların Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1661 E., ve 2008/1881 K. sayılı kararındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda anılan kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

5.Bozma Kararı

İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/04/2015 tarihli, 2014/57 Esas, 2015/151 Karar sayılı kararı temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.03.2018 tarihinde verdiği 2015/16044 Esas, 2018/1403 Karar sayılı kararı ile: "Mahkemece bozma kararına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin yerine getirilmesi zaruridir. Hükmüne uyulan bozma kararında; “Davacıların dayandığı senedin yöntemince uygulanması ve detaylı zilyetlik araştırması yapılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi ” hususuna işaret edilmesine rağmen, bozma kararı sonrası yapılan keşfe, ziraatçı bilirkişi götürülmemiş ve kazanım şartlarının değerlendirilmesi bakımından ziraatçı bilirkişiden rapor alınmamış, böylelikle bozma kararının gereği yerine getirilmemiştir. Öte yandan; jeodezi uzmanı bilirkişi, çekişmeli taşınmaz bölümlerinde 1954 tarihli hava fotoğrafına göre tarımsal faaliyet olmadığı, 1980 ve 1992 tarihli hava fotoğraflarına göre ise tarımsal faaliyet olduğu yönünde rapor tanzim etmiş olmasına rağmen, keşifte beyanına başvurulan yaşı büyük yerel bilirkişi ve tanıklar davacıların çekişmeli taşınmazda kullanımlarının bulunmadığını ifade etmişlerdir. Davacıların çekişmeli taşınmazdaki zilyetliği hususunda, yerel bilirkişi ve tanık beyanları hem kendi içinde hem de jeodezi uzmanı bilirkişi tarafından tanzim edilen rapor ile çelişmesine rağmen söz konusu çelişkiler giderilmeden ve hangi delile neden üstünlük tanındığı tartışılıp açıklanmadan karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, üç kişilik ziraat mühendisleri kurulu ve fen bilirkişisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, kim ya da kimler tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, davacıların dayandığı senette satıcı olarak görülen ...’in kullanımının bulunup bulunmadığı ve varsa zilyetliği davacılara devredip etmediği ve tespit tarihine kadar davacılar yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarının da yer aldığı, geçmişteki ve şimdiki niteliği, üzerindeki bitki örtüsü, toprak yapısı, ne kadar süredir ne şeklide kullanıldığını açıklayan gerekçeli, fen bilirkişinden ise keşfi takibe elverişli krokili raporlar alınmalı, dosyadaki hava fotoğrafları daha önce rapor tanzim eden bilirkişi dışındaki jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, bu kapsamda çekişme konusu taşınmaz bölümleri hava fotoğraflarında gösterilmeli, bu yerlerin önceki ve şimdiki niteliklerinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin kısmen veya tamamen ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine yönelik olarak yeniden rapor alınmalı, teknik bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğu takdirde müşterek imzalı gerekçeli ek rapor alınarak aykırılık giderilmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, davacıların dayandığı senedin davalı Hazine taraf olmadığından Hazine yönünden bağlayıcı olmadığı da gözetilerek iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve çelişki arz etmesi halinde hangi delile neden üstünlük tanıdığı tartışılıp açıklanarak bir karar verilmelidir.’’ gerekçesiyle bozulmuştur.

6.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin eldeki temyiz isteğine konu 06.11.2019 tarihli, 2019/29 Esas, 2019/249 Karar sayılı kararı ile, davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda bahsi geçen kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz isteğinde bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, Mahkeme tarafından taşınmazın bulunduğu yeri bilmeyen, zilyetlik hakkında fikir sahibi olmayan yerel bilirkişilerin dinlendiği, hava fotoğraflarının incelenmesine ilişkin bilirkişi raporları arasında doğan çelişki giderilmeden karar verildiği, öte yandan hükme esas alınan ve bozmadan sonra alınan hava fotoğraflarına ilişkin raporun dosya arasında mübrez ziraat mühendisi bilirkişi raporu ile de çeliştiği, ziraat mühendisi bilirkişi raporunun açıkça taşınmazın toprak yapısı itibariyle etrafında yer alan tapulu taşınmazlar ile aynı yapıda olduğu ve uzun zamandan beri kullanıldığına kanaat edildiği halde bu rapora itibar edilmediği, gerek bozma öncesi gerekse bozma sonrası toplanan delillerden dava konusu taşınmazın sınırları itibariyle bir bütün halinde 17.07.1973 tarihli noter senedi ile satın alınarak dönem dönem kiraya verilmek suretiyle dönem dönem ise bizzat ekilip biçilerek malik sıfatı ile zilyet edildiği hususunun sabit olduğunu belirterek eksik ve hatalı değerlendirme ile verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.

9.2 İlgili Hukuk

9.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

9.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

9.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre (IV/6.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usule, yasaya ve hükmüne uyulan bozma kararının gereklerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.