"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen kabul kararı Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ilişkin karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Amasra ilçesi Göçgündemirci köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 140 ada 4 parsel sayılı taşınmazın belgesizden davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, bu tespitin hatalı olduğunu, taşınmazda davacının murisi ... ile davacının halası ...’in ortak olmasına rağmen ...’in dava konusu taşınmazı kadastro tespitinden önce davacıdan habersiz 3. kişi olan davalıya devir ettiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile ½ oranında müştereken davacı ve davalı adına tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle, açılan davayı kabul etmediğini, dava konusu taşınmazın kendisine babasından intikal ettiğini, 2.118,16 m²'lik 140 ada 4 parsel sayılı taşınmazın sadece 100-120 m²'lik kısmını ...'den 1986 yılında senetle satın aldığını, o tarihten itibaren nizasız ve fasılasız olarak kullandığını, davacının hakkını 1957-1986 yılları arasında aramadığından ...'in bu yeri kendisine sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Amasra Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/02/2014 tarihli 2010/156 Esas 2014/59 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 99801/211816 hissenin davacı adına kalan payın davalı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2.Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11/11/2016 tarihli 2016/8276 Esas, 2016/8970 Karar sayılı kararıyla "... yapılan araştırma ve incelemenin hüküm için yetersiz olduğu, davacı tarafından geçerli bir taksim yapıldığı iddiası ileri sürmediğine göre murisin terekesinin TMK’nın 701 ve 702 maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, TMK'nın 702. maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oy birliği arandığı davanın da bir tasarrufi işlem olup kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları ya da anlaşma sağlanamaz ise terekeye temsilci atanmak suretiyle dava açılması gerektiği, somut olayda temyiz aşamasında UYAP' tan kısmen temin edilebilen nüfus kayıt örneklerinden davacı ile davalının 1941 yılında vefat eden ortak muris ...’in mirasçısı oldukları, mahkemece gerek davacıya gerekse davalıya taşınmazın kendilerine kimden intikal ettiği hususu ismen sorularak iddia ve savunmaların somutlaştırılmadığı, mahalli bilirkişi ve tanıklarında çekişmeli taşınmazın öncesinde kime ait olduğu kimden kime ne şekilde intikal ettiği, taraflar arsında mirasçılık ilişkisi bulunup bulunmadığı hususlarında açık ve aydınlatıcı beyanlarda bulunmadıkları, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle ...'in veraset ilamı getirtilerek taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisi kesin ve tereddütsüz olarak belirlenmesi, davacı ve davalı tarafa beyanları açıklattırılması, toplanan delillerden çekişmeli taşınmazın tarafların müşterek muristen intikal etmediğinin ya da davalının terekeye karşı 3. kişi konumunda olduğunun anlaşılması halinde bu davanın diğer mirasçıların muvafakati sağlanarak devam edilemeyeceği hususu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün müşterek muristen intikal ettiğinin anlaşılması halinde, bu bölüm yönünden davaya miras payı oranında devam edilmesi, taraflar arasında mirasçılık ilişkisi olduğu tespit edilmekle beraber taşınmazın kimden geldiği noktasında tereddüt hasıl olması halinde mahallinde yeniden keşif yapılarak çekişmeli taşınmazın kimden intikal ettiği hususunun tereddütsüz belirlenmesi gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Amasra Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/01/2019 tarihli 2017/82 Esas 2019/26 Karar sayılı kararıyla; tarafların kök murislerinin ... olduğu, mahkeme tarafından yapılan ilk yargılamada ve bozma sonrası yapılan keşifte de taşınmazın bir bölümümün ...'in kızı olan ...'den davalıya kaldığı anlaşılmakta ise de; kök muris Ahmet Keserin terekesi taksim edilmediğinden ve ...'in ... yaşarken de parseldeki zilyetliğinin devam ettiğine dair herhangi bir delil sunulmadığından dolayı tereke, adına zilyetlik sürdürdüğü kabul edilerek her iki tarafında ortak tanığı Cemal Keser'in beyanlarına itibar edilmek suretiyle davacının davasının kabulüne, çekişmeli 140 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tamamı 537.600 hisse kabul edilerek davacının miras payı oranındaki kısmının davacı adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
5.Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davalıya ait yerin bir kısmının babasından geldiğini, yaklaşık 100-120 m2'lik kısmı ise ...'den senet ile 1986 yılında satın aldığını, 1986 yılına kadar bu kısma Hamide’nin, ondan sonra da taşınmazın tamamına davalının zilyet olduğunu, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, davalının iyiniyetli 3. şahıs olduğunu, ...'in hakkı olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığını, Hamide'den satın alınan bu kısmın bilirkişi raporunda gösterildiğini, çekişmeli taşınmazın taksimat neticesinde her iki tarafın müşterek murisinden gelmediğini, ayrılmış ayrı bir kullanım olduğunu, davacının 3. kişi olan davalıya karşı tek başına dava açamayacağını, ...’nin uzun dönemli kullanımın mülkiyet hakkı için karine teşkil ettiğini, ...’nin babasından gelen köyde başka müstakil yerlerinin de olup aralarında bölüşme olduğunu, taksim sonucu kendisine müstakil kalan yeri Hamide’nin davalıya sattığını, davacının davasını ispatlayamadığını, bilirkişice hesaplanan hissenin hatalı olduğunu, rapora karşı itiraz etmiş olmalarına rağmen itirazlarının giderilmediğini, hüküm kurulan hissenin veraset ilamına uygun olmadığını, bozma kararına uyulmasına rağmen bozmaya göre işlem yapılmadığını, davacının davasını ½ hisse şeklinde açmış olmasına rağmen, Mahkemece bu hususa dikkat edilmeden davanın kısmen kabulü yerine davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, lehlerine vekalet ücreti ve masraf takdir edilmediğini, ayrıca re'sen görülecek sebeplerden dolayı mahkemenin kabul kararının bozulmasını istemiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, miras yoluyla gelen hakka ve kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kadastro sonucu Amasra ilçesi Göçgündemirci köyü çalışma alanında bulunan 140 ada 4 parsel sayılı 2.118,16 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
6.2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. " düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV.3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 248.44 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.