Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4857 E. 2022/5770 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu yaylak olarak tespit edilen taşınmazın davacı tarafından zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve tescil talebiyle açılan davanın reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmazın umumun menfaatine tahsis edilmiş yaylak vasfında olması ve bu nitelikteki yerlerin zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ÇEKEREK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilinin istinaf talebi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Kadastro sonucunda, Çekerek ilçesi, Arpaç köyü çalışma alanında bulunan 176 ada 1 parsel sayılı 9.461,54 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadimden beri köy halkı tarafından yayla olarak kullanılması nedeniyle yaylak vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılmış, askı ilan süresi içerisinde tutanağa itiraz edilmediğinden tespit olağan usülle kesinleştirilmiştir. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak yaylak sınırlandırılmasının iptali, çekişmeli taşınmazın adına tescili talebi ile dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine taşınmazın umumi menfaate ayrılmış, yaylak vasfındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 11/07/2019 tarihli ve 2017/59 Esas, 2019/164 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan (yaylak) yerlerden olduğunun şüpheye mahal bırakılmaksızın belirlendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yeterince inceleme ve araştırma yapılmadığını, davacı lehine TMK'nın 713. maddesindeki koşulların gerçekleştiğini, çekişmeli taşınmazın eklemeli olarak 30-40 yılı aşkın süredir zilyetliğinde olduğunu, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının bu hususu doğruladığını, dava konusu taşınmazın yaylak olmadığını, bu nedenle verilen kararın isabetsiz olduğunu belirterek, kararın kaldırılması suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.06.2020 tarihli ve 2020/620 Esas, 2020/584 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazın umuma ait yaylak vasfında olduğu gerekçesiyle, istinaf isteğinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde sıraladığı itirazlarını tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro tespiti sırasında yaylak vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydedilen 176 ada 1 parsel sayılı çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespitinden önceki irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan yaylak sınırlandırılmasının iptali ile tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. TMK’nın 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükmü mevcuttur.

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16.maddesi, “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir." denilmek suretiyle mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete konu edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

3.2.4. Mera, yaylak ve kışlaklar bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere, yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri), ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera, yaylak ve kışlak sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde, kadimden beri o yerin kullanılagelmiş olması gerekir. Bir yere hukuken bu vasfı verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması gerekir (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, Ankara 1980, s. 37 vd.). Mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Bu yerlerin vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, çekişmeli taşınmazın umumun menfaatine tahsis edilmiş yerlerden olduğu, bu nitelikte bir yerin zilyetlikle kazanılmasının da hukuken mümkün olmadığının anlaşılmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI.SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı ...’dan alınmasına, 14.09.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.