Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4967 E. 2022/6456 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan taşınmazın zilyetlik yoluyla iktisabı iddiasına dayalı açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetlikle iktisap şartlarını sağlayıp sağlamadığına ve tescile konu taşınmazın niteliğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususlara uymadan, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurması, ayrıca hüküm fıkrasında tapu kaydı iptal edilen taşınmazların yeterince belirlenmemesi ve davacının vefatı halinde mirasçılarına tebligat yapılmadan yargılamanın devam ettirilmesi doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi, dahili davalı ... vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; hudutları dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmaz bölümünün müvekkili tarafından imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiğini, taşınmaz 30 yıldır müvekkilinin zilyetliğinde bulunmasına rağmen kadastro tespiti sırasında taşlık vasfıyla tescil harici bırakıldığını, dava konusu taşınmaz bölümünün sınırında bulunan 123 ila 125 parsel sayılı taşınmazlarda da müvekkilinin dava dışı kişilerle müşterek malik olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davada husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiğini, vekil edene husumet yöneltilmesi yerinde olmadığından, vekil eden yönüyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı Hazine ile Taşlı Köyü Tüzel Kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. MÜDAHALE

... ve müşterekleri vekili müdahale dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümünün 50 yılı aşkın zamandır müvekkillerinin zilyetliğinde olduğunu, davacı ...’da ikamet ettiği için dava konusu taşınmazda hakkının ve zilyetliğinin bulunmadığını, Mahkemece yapılacak araştırma sonunda gerçek durumun ortaya çıkacağını ileri sürerek, müdahale taleplerinin kabulü ile dava konusu taşınmaz bölümünün müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

IV. MAHKEME KARARI

Siverek Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2009 tarihli ve 2002/361 Esas, 2009/277 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları, ziraat mühendisi bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, öncesi itibariyle taşlık vasfında olan dava konusu taşınmaz bölümünün davacı tarafından imar-ihya edilmek suretiyle tarım arazisi haline getirildiği, dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu, müdahil davacıların ise dava konusu taşınmazda hakkının bulunmadığı, eldeki davada Tarım Reformu Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle,

Tarım Reformu Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, müdahil davacıların davasının reddine, davacının Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği aleyhine açtığı davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişi ...’nin 26.06.2008 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 40.374,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde müdahil davacılar vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. İlk Bozma Kararı

Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.02.2010 tarihli ve 2009/6629 Esas, 2010/606 Karar sayılı kararıyla; “Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, tescil isteğine konu taşınmazın davaya katılanlara ait olduğu ileri sürülen 213, 214 ve 215 parsel sayılı taşınmazların kapsamında kalmadığı teknik bilirkişiler ...,... ve.... tarafından düzenlenen 30.05.2003, .... tarafından düzenlenen 24.06.2008 tarihli krokili raporlarda açıklandığına, davaya katılanların dava konusu taşınmazda hiç bir zilyetliklerinin bulunmadığı yerinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişilerce ifade edildiğine göre, davaya katılan ....ve müştereklerinin davasının reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle; davaya katılan ... ve müşterekleri vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile açıklanan hüküm bölümünün onanmasına; davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarına gelince, davacının görülmekte olan dava ile imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak tescil isteğinde bulunduğu, Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazılarına ve dosya arasındaki bilgilere göre, dava konusu yerin 1971 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında tarıma elverişli olmadığı için 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 2. maddesi gereğince tespit dışı bırakılan bir yerlerden olup, Taşlı Köyü dahilinde kaldığı, böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak edinilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerektiği, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün davacı ... tarafından imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği, imar-ihya olgusunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile yine davacı tarafından koşullarına uygun olarak tarım arazisi niteliği ile tasarruf edildiği dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından bildirilmiş ve kültür arazisi niteliğinde bulunduğu ziraat mühendisi bilirkişi tarafından gerekçeli biçimde açıklanmış ise de; niteliği itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan böyle bir yerde imar-ihya işleminin tamamlandığı tarihin, o tarihten sonra geçen zilyetlik süresi ve niteliğinin ne olduğunun kesin olarak belirlenmesi için hava fotoğrafları ve topografik haritalardaki durumunun ne olduğunun açıklığa kavuşturulması gerektiği, bu nedenle dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıl önce ve daha sonraki değişik tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları ve topografik haritaların bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına alınması, bu belgelerin bir ziraat mühendisi, bir harita veya kadastro mühendisi ve bir jeologdan oluşacak uzman bilirkişiler vasıtasıyla zemine uygulanması, hava fotoğrafları ile topografik haritanın stereoskopik incelemeye tabi tutulması, taşınmazların bu belgelere göre niteliğinin kesin olarak belirlenmesine çalışılması, uzman bilirkişilerden taşınmazın niteliğini kesin olarak belirleyen gerekçeli, karşılaştırmalı ve denetime açık rapor sunulmasının istenilmesi, davanın tapusuz taşınmazın tapuya tesciline ilişkin olduğu gözetilerek çifte tapuya neden olmamak için krokisi gönderilerek dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı bir yer olup olmadığının ilgili Tapu Sicili Müdürlüğünden sorularak belirlenmesi ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar

Siverek Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 22.12.2011 tarihli ve 2011/436 Esas, 2011/1172 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, ziraat mühendisi bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmaz bölümünün tarım arazisi vasfında olduğu, taşınmazın imar-ihyasının davacı tarafından dava tarihinden 27 yıl önce tamamlandığı ve o tarihten beri de tarım arazisi vasfıyla kullanıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle,

Davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 28.10.2011 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 40.374,00 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.06.2013 tarihli ve 2012/11634 Esas, 2013/8686 Karar sayılı kararıyla; “davanın, TMK'nın 713/1., 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve incelemenin karar vermeye yeterli bulunmadığı, dava konusu taşınmazın, 1971 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 766 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı, tescile konu taşınmazın sınırında bulunan 123, 124 ve 125 parsellerin hükmen 15.07.2005 tarihinde dava dışı kişiler adına tescil edildiği, Mahkemece bu parsellere ait hüküm dosyaları getirtilerek dava konusu taşınmaz yönünü nasıl gösterdiği üzerinde durulmadığı, aynı yerden gelen dava dosyalarından ...tarafından Siverek Asliye Hukuk Mahkemesine açılan 22.12.2011 tarihli ve 2011/435 Esas, 1171 Karar sayılı dava dosyasındaki tescile konu yer ile çakışıp çakışmadığının araştırılmadığı ve anılan kişi tarafından açılan dava dosyasındaki yer ile eldeki davaya konu yerin kroki üzerinde irtibatlandırılarak gösterilmediği, öte yandan davanın, TMK'nın 713/1. maddesi uyarınca tescil isteğine ilişkin olup, hükümden sonra 12.11.2012 tarihinde kabul edilerek, 06.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1. maddesinin 1 ve 3. bentleri uyarınca, Şanlıurfa İl mülki sınırlarının Büyükşehir Belediye sınırı olarak belirlendiği, köylerin tüzel kişilikleri kaldırılarak bağlı bulunduğu ilçenin mahallesi haline dönüştürüldüğü, hal böyle olunca, davanın ilgili ... ile bağlandığı Siverek Belediye Başkanlığına yöneltilmesi, yargılamaya geldikleri takdirde savunma ve delillerinin tespiti, bundan sonra açıklanan hususlarda araştırma yapılmak suretiyle uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gereğine” değinilmek suretiyle bozulmuştur.

6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Siverek 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 16.04.2019 tarihli ve 2013/711 Esas, 2019/271 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, ziraat mühendisi bilirkişi raporları ve dosya arasına aldırılan hava fotoğraflarının incelenmesinden, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin tarım arazisi vasfında olduğu, taşınmazların imar-ihyasının davacı tarafından dava tarihinden 27 yıl önce tamamlandığı ve o tarihten beri de tarım arazisi vasfıyla kullanıldığı, her ne kadar dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yer yargılama sırasında toplulaştırma çalışmaları neticesinde idari yoldan Hazine adına adına tescil edilmiş ise de, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle;

Davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişilerin 14.12.2015 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 14.831,59 metrekarelik bölümün Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 35.846,70 metrekarelik bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

7. Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi, dahili davalı ... vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

8.1. Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olmadığını ileri sürerek, re’sen göz önünde bulundurulacak sebeplerle birlikte kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

8.2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olmadığını, dava konusu taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamında kalıp kalmadığının Mahkemece araştırılmadığını, taşınmazlarda imar-ihyanın ne zaman ve ne şekilde yapıldığının tespit edilmediğini, kaldı ki eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

8.3. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamında kalıp kalmadığının Mahkemece araştırılmadığını, taşınmazlarda imar-ihyanın ne zaman bittiğinin belirlenmediğini, hava fotoğrafı incelemesinin yeterli olmadığını, yalnızca mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

1970 yılında Şanlıurfa ili, Siverek ilçesi, Taşlı köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmazın bulunduğu yer 766 sayılı Yasa’nın 2. maddesi gereğince tescil harici bırakılmıştır.

Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”

9.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

9.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

9.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

9.3. Değerlendirme

Mahkemece, teknik bilirkişinin hükme esas alınan 14.12.2015 tarihli raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Hükmüne uyulan bozma kararında; dava konusu taşınmaz bölümünün, aynı yerden gelen dava dosyalarından ..... tarafından Siverek Asliye Hukuk Mahkemesine açılan 22.12.2011 tarihli ve 2011/435 Esas, 1171 Karar sayılı (Dosyanın bozma sonrası 2013/710 Esas numarasını aldığı anlaşılmıştır.) dava dosyasındaki tescile konu yer ile çakışıp çakışmadığının araştırılması ve anılan kişi tarafından açılan dava dosyasındaki yer ile eldeki davaya konu yerin kroki üzerinde irtibatlandırılarak gösterilmesi gereğine değinilmiş, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca teknik bilirkişiye hazırlatılan rapor incelendiğinde, dava dışı .....’ın dava konusu ettiği taşınmaz bölümünün, eldeki davanın konusu olan taşınmaz bölümleri ile bir irtibatının bulunmadığı anlaşılmış ancak dava konusu taşınmaz bölümlerinin sınırında bulunan ve dava dışı ....tarafından Siverek Asliye Hukuk Mahkemesine açılan 24.02.2012 tarihli ve 2011/235 Esas, 2012/96 Karar sayılı kararın infazı ile oluştuğu anlaşılan 676 ve 677 parsel sayılı taşınmazlara ait tedavüllü tapu kayıtları ile söz konusu dava dosyası getirtilerek dosya arasına alınmamıştır.

Mahkemece birinci ve ikinci bozma kararları öncesi hükme esas alınan teknik bilirkişilerin 26.06.2008 ve 28.10.2011 tarihli bilirkişi raporları incelendiğinde; dava konusu taşınmaz bölümünün her iki raporda da (A) harfi ile harflendirilerek 40.374,00 metrekare yüzölçümü ile gösterildiği, taşınmazın batı sınırında 125 numaralı kadastro parseli olduğu, kuzey ve güney sınırında “İsa Akboru” adının yazılı olduğu, doğu sınırında ise “taşlık” kelimesinin yazılı olduğu anlaşılmış, temyize konu kararda hükme esas alınan 14.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda ise, dava konusu taşınmaz bölümünün (A) ve (B) harfleri ile harflendirilerek iki bölüm halinde gösterildiği, (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin yüzölçümünün toplamının 50.678,29 metrekare olduğu, (A) harfi ile gösterilen 14.831,59 metrekarelik bölümün 125 numaralı kadastro parseli içerisinde, (B) harfi ile gösterilen 35.846,70 metrekarelik bölümün ise, UYAP sistemi üzerinden yapılan araştırmada Hazine adına kayıtlı olduğu anlaşılan 656 numaralı parsel içerisinde kaldığının görüldüğü, 26.06.2008 ve 28.10.2011 tarihli teknik bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmaz bölümü 125 numaralı kadastro parseli ile sınır iken, 14.12.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün 125 numaralı kadastro parseli içerisinde kaldığı, bu haliyle dava konusu taşınmaz bölümlerinin 126 numaralı kadastro parseline de sınır olduğu, yine dava konusu taşınmaz bölümünün doğu sınırının 14.12.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda, diğer teknik bilirkişi raporlarına göre farklılık gösterdiği anlaşılmakla, Mahkemece keşfin doğru yerde yapılıp yapılmadığı hususunda da tereddüt hasıl olmuştur.

Yine, yargılama sırasında, hükme esas alınan 14.12.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün de içerisinde bulunduğu alanın Hazine adına 656 parsel numarası ile tapuya tescil edildiği anlaşıldığı halde, Mahkemece 656 parsel sayılı taşınmazın oluşumuna esas evrak ve krokiler getirtilip dosya arasına alınmamış, 656 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yerin, dava tarihinden önce imar planı kapsamına alınıp alınmadığı araştırılmamış, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmaz bölümlerinin niteliğinin ne olduğunu bildirir, taşınmazların üzerilerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresinin ne olduğunu açıklar şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmadığı gibi, bu hususta yapılan araştırmada hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.

Öte yandan, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, davacı ...’nun yargılama sırasında 21.12.2011 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak eşi Zeri ve çocuklarının kaldığı ancak Mahkemece bu husus farkedilmeksizin, taraf teşkili sağlanmadan yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır. Taraf teşkili sağlanmaksızın, bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm verilemez.

Hal böyle olunca; doğru sonucu varılabilmesi için Mahkemece, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçılarına duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ edilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra Siverek Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.02.2012 tarihli, 2011/235 Esas, 2012/96 Karar sayılı dava dosyası, 676 ve 677 parsel sayılı taşınmazların tesisinden itibaren tüm tedavüllerini gösterir şekilde tapu kayıtları, 656 parsel sayılı taşınmazın oluşumuna esas tüm bilgi ve belgeler ile krokiler getirtilip dosya arasına alınmalı, 656 parsel sayılı taşınmazın imar planı kapsamında olup olmadığı, imar planı kapsamındaysa ilk defa hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı, imar planının ne zaman kesinleştiği ... ile Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrı ayrı sorularak, alınacak yazı cevapları dosya arasına alınmalı, 656 parsel sayılı taşınmaz imar planı kapsamındaysa ve imar planı dava tarihinden önce kesinleşmişse bu tarihten, imar planı kapsamında değilse dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az 3 tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden istenilerek getirtilip dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımı ile mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır.

Mahallinde yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan; dava konusu taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazların imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz bölümlerinin yönünü ne okuduğu belirlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli, koordinatlı ve dava konusu taşınmaz bölümlerini, komşularıyla birlikte gösterir şekilde krokili rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafı üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, taşınmazlarda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, taşınmazlar imar planı kapsamında ve imar planının onay tarihi, dava tarihinden daha önceyse imar planının onay tarihine kadar, imar planı kapsamı dışındaysa, dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddelerinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, hüküm yerinde tapu kaydı iptal edilen taşınmazların hangi taşınmazlar olduğu belirtilmeksizin, hükmün infazında tereddüt oluşturacak şekilde, yalnızca teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi de isabetsiz olup, kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine temsilcisi, dahili davalı ... vekili ile dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden dahili davalı ... vekili ile dahili davalı ... Başkanlığına geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.