Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5077 E. 2022/7297 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan ve sonrasında Hazine adına tescil edilen taşınmaz için açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacı tarafın zilyetlik koşullarını sağlayıp sağlamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlara tam olarak uymaması, özellikle komşu parsellerin kayıtlarının incelenmemesi, davacının zilyetliğinin kapsamının tam olarak belirlenmemesi ve Hazine adına tescil sonrasında açılan davanın konusuz kalması hususunun gözetilmemesi nedeniyle bozma kararına uyularak verilen hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, ..., ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleştirilen davada davacı ...’ın davasının kabulüne, bir kısım davacıların davalarının açılmamış sayılmasına ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada Hazine vekili, Şanlıurfa ili Merkez ,,,, köyü sınırları içerisinde krokide sınırları belirtilen taşınmazın tapulama çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını, tescili istenen yer için Mahkemenin 2003/959 Esasında (Yargıtay bozmasından sonra 2006/720) ... tarafından tescil davası açıldığını ve yapılan yargılama sonucunda davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, hem Yargıtay içtihatlarında hem de 3402 sayılı Yasa'nın 18. maddesinde tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlaması mümkün olan yerlerin Hazine adına tesciline olanak tanındığını ileri sürerek, taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacılar vekili; 100 dönümlük tapulama harici yerin 30 yılı aşkın bir zamandan beri fasılasız ve nizasız olarak önceleri davacıların murisi tarafından kullanılırken vefatı ile beraber mirasçıları olan davacılar tarafından kullanıldığını, yıllarca verilen emek ile bu yerin ihya edilmiş olduğunu ileri sürerek, taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Birleştirilen davada davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın toplulaştırma çalışmaları kapsamında 381 parsel numarası ile Hazine adına kaydedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Dahili davalılar davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Davaların birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli ve 2012/230 E., 2015/417 K. sayılı kararıyla; asıl davada Hazinenin davasının reddine, dahili davalılar Şanlıurfa Belediye Başkanlığı ve Haliliye Belediye Başkanlığının davasının husumet yokluğundan reddine, birleştirilen davada davacı ...'ın davasının kabulüne, Şanlıurfa ili Haliliye ilçesi ,,,, köyü 381 parselde kayıtlı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının kısmen iptali ile bilirkişiler... ve ...'ın 12.08.2014 tarihli rapor ve krokisinde 381/B yeşil alanla taralı 65.934,05 metrekare yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacılar ..., ....,...,...,...,.’ın davayı takip etmedikleri anlaşıldığından HMK’nın 150. maddesi gereğince davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile dahili davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Bozma Kararı

Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.03.2018 tarihli ve 2015/13544 E., 2018/1602 K. sayılı kararıyla; “...uyuşmazlığın çözümünde hava fotoğraflarından yararlanılmasına rağmen hava fotoğraflarının kontrol mühendisi ve kadastro teknisyenince uygulandığı, eksik ve yetersiz ziraat bilirkişi raporu ile yetinildiği ve davacıların belgesiz zilyetlik yolu ile edinebileceği taşınmaz miktarı üzerinde durulmadığı vurgulanarak Mahkemece öncelikle Hazinenin tescil talebiyle dava açtığı yıl olan 2012 tarihinden 15-20-25 yıl öncesine, üç farklı tarihe ait hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulması, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu aracılığı ile yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi ve çekişmeli taşınmazın tescil tarihine kadar davacılar yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın toprak ve bitki yapısı, taşınmazda imar-ihya işlemlerinin ne zaman tamamlandığı, üzerindeki ağaçların cinsi, sayısı ve yaşı, ne kadar süredir tarım arazisi olarak kullanıldığı, komşu parsellerle benzer ve farklı yönlerini ele alan, çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması, fen bilirkişisinden ise keşfi takibe elverişli krokili rapor alınması, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, hava fotoğraflarının jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesinin yaptırılması, bu kapsamda çekişme konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi, bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin kısmen veya tamamen ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine yönelik olarak dosya üzerinden rapor alınması, komşu parsellerin kadastro tutanakları ve varsa dayanak kayıtların çekişmeli parsel yönünü ne şekilde tanımladıkları üzerinde durulması, davacılar ve murisleri adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığının Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) sorularak varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örneklerinin getirtilmesi” gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2018/782 E., 2020/776 K. sayılı kararıyla; birleştirilen davada davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle asıl davada Hazinenin davasının reddine, dahili davalılar Şanlıurfa Belediye Başkanlığı ve Haliliye Belediye Başkanlığının davasının husumet yokluğundan reddine, birleştirilen davada davacı ...'ın davasının kabulüne, Şanlıurfa ili .... ilçesi ..... köyü 137 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının kısmen iptali ile bilirkişiler .... ve .....'nin 24.04.2019 tarihli rapor ve krokisinde 1/B yeşil alanla taralı 72.998,83 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, davacılar ..., ...,,,...,....’ın davayı takip etmedikleri anlaşıldığından HMK’nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, hava fotoğrafı incelemesinin yetersiz olduğunu, bozma öncesi ve sonrası düzenlenen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, komşu taşınmaz kayıtlarının uygulanmadığını, imar-ihya koşullarının oluşup oluşmadığının yeterince araştırılmadığını, asıl davada idari yoldan Hazine adına ham taprak vasfıyla dava açıldıktan sonra taşınmazın tescil edildiği sabit olduğundan davanın konusuz kalmış olması karşısında davanın reddine karar verilerek davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında tescil harici bırakılıp, idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazın tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. Hukuki Nitelendirme

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

"Olağanüstü zamanaşımı" başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun "Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti" başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

"İhya edilen taşınmaz mallar" başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümleri mevcuttur.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331. maddesinde “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.”

Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 6. maddesinde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” düzenlemeleri yer almaktadır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Şanlıurfa ili, Haliliye ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz bölümünün 1971 yılında yapılan kadastro sırasında dağ olduğu belirtilerek 766 sayılı Yasa'nın 2. maddesi gereğince tescil harici bırakıldığı, bilahare 13.03.2013 yılında idari yoldan 381 parsel numarası ile Hazine adına kaydedilen taşınmaz içerisinde kaldığı, bu kez yörede yapılan toplulaştırma çalışmaları sonucu oluşan 137 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.

6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir(09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).

6.3.3. Somut olayda; bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Bozma sonrası taşınmaz başında yapılan keşif sonucunda, 3 ziraat mühendisi ile orman ve harita mühendisi bilirkişileri tarafından verilen raporlarda, dava konusu taşınmaz üzerinde dava tarihinden geriye doğru 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik süresinin dolduğu ve taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu bildirilmiş, hava fotografları üzerinden yapılan inceleme de ise, taşınmazın 1985,1992 ve 1999 tarihli hava fotografında sınırlarının belirgin olduğu, ekili sürülü olduğu ve imar-ihya çalışmasının tamamlandığının belirtildiği, dosyaya sunulan fotoğraflardan, taşınmazın imar-ihyasının tamamlandığı anlaşılmakta ise de Mahkeme tarafından bozma kararında değinilmesine rağmen komşu taşınmazlara ait kayıtlar getirtilerek dava konusu taşınmaz yönünü ne okudukları saptanmadığı gibi taşınmaz bölümlerinin çevresindeki ham toprak niteliğindeki taşınmazdan ne şekilde ayrıldığı açıklığa kavuşturulmamış, davacı ... ve murisi adına usulüne uygun belgesiz araştırması yapılmamıştır. Öte yandan bozmadan önceki kararda kabule karar verilen temyize konu 381/B harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün 65.934,05 metrekare olduğu ve bu bölümün birleştirilen davada davacı tarafından temyize getirilmediği anlaşıldığından bu kez davalı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak şekilde taşınmaz bölümünün 72.998,83 metrekare olarak kabulü de isabetsizdir.

6.3.4. Hal böyle olunca çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin tamamının kadastro tutanakları ve varsa dayanakları ile davalı iseler dava dosyaları temin edilmeli, çekişmeli taşınmazın devlet eliyle sulanan yerlerden olup olmadığı ilgili birimlerden sorulmalı, birleştirilen davada davacı ve murisi ... adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edindiği sulu ve kuru arazi bulunup bulunmadığı ve miktarı Tapu, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak; varsa söz konusu taşınmazların kesinleşme durumlarını gösterir şekilde kadastro tutanak örnekleri ve oluşmuş ise tapu kayıtlarının onaylı örnekleri getirtilerek dosya arasına konulmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek davalı Hazine yararına doğan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.

6.3.5. Asıl davada vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Çekişmeli taşınmaz bölümünün yargılama sırasında ihdasen Hazine adına kaydedilmesi nedeniyle asıl davada Hazinenin Kadastro Kanunu'nun 18. maddesine dayalı olarak açtığı davasının konusuz kaldığı anlaşıldığından haklılık durumu değerlendirilerek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, bu husus değerlendirilmeksizin davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsizdir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.