Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5085 E. 2022/6756 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin karar hakkında, sonradan elde edildiği iddia edilen bilirkişi raporuna dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılamanın iadesi sebeplerinin HMK'da sınırlı olarak sayıldığı, sonradan düzenlenen bilirkişi raporunun yargılama sırasında elde edilemeyen belge olarak kabul edilemeyeceği ve kesinleşmiş bir kararın bu şekilde yeniden yargılanmasının mümkün olmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin yargılamanın iadesi talebini reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında yargılamanın iadesi talebinin reddine ilişkin verilen karar, talep eden davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Gökçeada ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 193 ada 163 parsel sayılı 9.587,87 m2 yüzölçümlü taşınmazın hali arazi vasfıyla hükmen Hazine adına tescil edildiğini, ancak davacının dava konusu taşınmazın bir kısmı ile başka bir taşınmazı 1985 yılında Anastaş Apistola'dan satın aldıktan sonra Hazineye tescil davası açıp kazandığını, bu tescil kararı sonucu oluşan tapu kayıtlarından bir tanesinin kadastro sırasında uygulanarak 193 ada 142 parsel olarak adına tescil edildiğini ancak, diğer tapu kaydının uygulanmaması nedeniyle açtığı tapu kaydının iptali ile tescil davsının reddine karar verildiğini, bu ret kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu dosyada yeri bilmeyen bilirkişiler ile keşif yapılıp rapor alındığını, davacı tarafından Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/ 26 Değişik iş sayılı dosyada ehil ve yeri bilen bilirkişiler ile keşif yapılıp tapu kaydının uygulanabildiğini ve dava konusu taşınmaza uyduğunun belirlendiğini ileri sürerek sonradan elde edilen yeni belge ve delile dayanarak mahkemenin 2005/87 E. ,2006/47 K. sayılı kararı hakkında yargılamanın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/03/2016 tarihli, 2016/17 Esas 2016/22 Karar sayılı kararıyla, davacı tarafından 07.10.2005 tarihinde Hazineye karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/87 E. 2006/47 K. Sayılı kararı ile reddedildiği ve davacı tarafın temyizi üzerine hükmün Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2006/3659 E. 2006/4456 K. sayılı kararı ile onanarak 02.02.2007 tarihinde kesinleştiği, yargılamanın iadesinin kesinleşmiş davalarda HMK'da sayılı sebeplerle sınırlı olmak kaydıyla yapılabileceği, davacının 04.11.2015 tarihinde delil tespiti istemiyle mahkemeye müracat ettiği ve davacının talebi doğrultusunda keşif yapılarak 06.11.2015 tarihinde bilirkişi raporu hazırlandığı, HMK'nın 379/1-c maddesi uyarınca yargılama sırasında ele geçirilememiş belge kavramının, yargılama yapıldığı esnada mevcut bir belgeye dayanılarak yapılabileceği, sonradan belli makamlara başvuru ile tanzim ettirilecek belgelerin bu nitelikte bulunmadığı, 02.02.2007 tarihinde kesinleşmiş kararın yeniden yargılamasının 06.11.2015 tarihinde tanzim edilmiş bilirkişi raporu ile yapılabilmesinin mümkün görülmediği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2.Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, hükmen oluşan tapu kaydına dayanarak 1996 yılında yapılan kadastro çalışmalarında davacıya ait tapu kaydının uygulanmadığını, 193 ada 163 parsel sayılı taşınmazın hak sahiplerinin hak sahipliğini belgelendiremediği ve taşınmazın III. derece doğal sit alanında kaldığı belirtilerek Hazine adına tescil edildiğini, bu tescilin iptali için açtıkları Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/87 Esas, 2006/ 47 Karar sayılı kararında, davacı tarafın dayanak tapu kaydının mahalle mevkii olarak dava konusu taşınmaza uymakta ise de, mahalli bilirkişi ve tanıkların tapu kaydındaki hudutları zemin üzerinde gösterememeleri, mahalli bilirkişilerin anlatımını dosyadaki diğer kayıt ve belgelerin doğrulamadığını, keşif beyanları ile hükmen oluşan mahkeme kararındaki beyanların çeliştiğini, ayrıca taşınmazın bulunduğu yörede küçük küçük bir çok taşınmazın birleştirilerek tek parseller haline getirildiğini, taşınmazın uzun süredir kimse tarafından kullanılmaması nedeniyle doğal ve yapay sınırların dahi kaybolduğunu, kimin taşınmazın nerede kaldığının belirlemenin zor olduğunu, davacının dayanağı olan tapu kaydının dava konusu taşınmaza ait olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini ve bu kararın temyiz incelmesinden geçerek kesinleştiğini, yargılamada yöreyi iyi bilmeyen mahalli bilirkişi mağfireti ile keşif yapıldığını, bugün dahi sınırların korunduğunu, mahkeme tarafından dayanak tapu kaydı istendiğinde her seferinde kadastro sırasında davacı adına tescil edilen 6 nolu tapu kaydı ile buna ilişkin evrakların gönderildiğini, davacının dayanak 5 sıra nolu tapu kaydının gönderilemediğini, davacı tarafından delil tespiti talepli olarak açtıkları 2015/26 Değişik İş dosyasında alınan bilirkişi raporunda davacının tapu kaydının dava konusu ettiği 193 ada 163 parsel içerinde kaldığının belirlendiğini, yargılamanın iadesi taleplerinin reddine ilişkin kararın usule yasaya, adalete ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tapu kayıtların doğru tutulmasından sorumlu alan Devletin bu sorumluluğunun göz ardı edildiğini belirterek mahkemenin ret kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, HMK'nın 375. maddesi uyarınca yargılanmanın iadesi istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Hukuk Muhakemeleri Kanunu 375.maddesi

- (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.

b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.

c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.

ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.

d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.

e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.

f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.

g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.

ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.

h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.

ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.

i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.

(1) (2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine toplanan delillere kararın dayandığı (IV.3) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye göre (III) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17/10/2022 tarihinde taşınmazın değeri itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.