Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5135 E. 2022/7125 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen tapu kaydının Hazine adına olması nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın hangi oranda davacı adına tescil edileceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kesinleşmiş mahkeme kararının Hazine üzerindeki bağlayıcılığı ve davacı lehine verilen tescil kararının uygulanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının davacı lehine olan kısmı onanmış, ancak Hazine’nin edinim sebebini değiştirecek şekilde kalan payın da davacı adına tesciline karar verilmesi hatalı bulunarak bu kısım düzeltilmiş ve kalan payın Hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/216 Esas - 2005/592 Karar sayılı ilamı ile 10.523,00 m²'lik taşınmazın davacı adına kayıt ve tesciline karar verildiği halde, bu kararın komşu 1152 parselde tersimat hatası bulunması nedeniyle tapuda tescil edilemediğini, tescil kararı verilen taşınmazın yüz ölçümünün 9.920,00 m2 olarak tavzih edilmesini talep ettiklerini ancak tavzih taleplerinin reddine karar verildiğini, bu arada taşınmazın önce ihdasen Hazine adına tescil edildiğini daha sonra Kadastro Kanunu'nun 22/a çalışması yapıldığını, en son olarakta 5403 sayılı Kanun uyarınca toplulaştırma çalışması yapıldığını ve sonucunda 29090 ada 7 parsel numarası ile Hazine adına kaydedildiğini ve beyanlar hanesine "Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20/07/2005 tarihli 2004/216 Esas - 2005/592 Karar sayılı ilama göre ... adına tescil kararı vardır" yazıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, Antalya 6. Asliye hukuk Mahkemesi'nin 20/07/2005 tarihli 2004/216 Esas - 2005/592 Karar sayılı kararının davacı tarafından tavzihinin istendiğini, bu isteğin reddedilerek kararın Yargıtay tarafından onandığını, tescil kararının infaz edilememesinde Hazine'nin kusuru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.12.2019 tarihli, 2018/500 E. 2019/558 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1034689/13405158 oranındaki payın davacı adına, kalan 305469/1340158 oranındaki payın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 13.432 m² olarak Hazine adına tescil edildiğini, 1184 parselin Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uygulamasıyla 28421 ada 42 parsel numarasıyla 15/03/2011 tarihinde 13.629 m² olarak Hazine adına tescil edildiğini, tapuya tescil tarihinin 17/09/2004 olduğunu, 10 yıllık hakdüşürücü sürenin dolduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olarak düzenlendiği ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 13.10.2020 tarihli ve 2020/226 E. 2020/594 K. sayılı kararıyla; davacının Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/216 Esas sayılı dosyasında açtığı tescil davası sonucu, 10.523 metrekare yerin 29.07.2005 tarihinde adına tesciline karar verilerek bu kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin onama ilamı üzerine kesinleştiği, ancak karar tarihinden hemen evvel 17.09.2004 tarihinde taşınmazın idari yönden 1184 parsel olarak Hazine adına tescil edildiği, bilahare yenileme kadastrosuna tabi tutularak 28421 ada 42 parsel numarasını aldığı ve akabinde de toplulaştırma sonucu 29090 ada 7 parsel olarak 13.401,58 metrekare yüzölçümüyle Hazine adına kayıtlı bulunduğu, davacı lehine verilen ve Hazine'nin taraf olduğu tescil ilamı kesinleşmesine karşın, dava dışı komşu 1152 parselde tersimat hatasının bulunduğu ve dava konusu taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiği gerekçeleriyle hükmün infazın yapılamadığı, buna ilişkin tavzih talebinin de reddedilerek kesinleştiği, bu nedenle eldeki davanın açıldığı, yukarıda bahsi geçen ihdasen oluşan 1184 parsel ve akabinde bu parsellerin gittiği tüm parsellerin tapu kayıtlarında davacının kesinleşen ilamına dair şerh olduğu, mahkemece yapılan keşifte de tescil davasına konu yer ile davaya konu yerin aynı yer olduğunun tespit edildiği, kesinleşen tescil ilamının Hazine yönünden kesin hüküm ve bağlayıcı olduğunun kuşkusuz olduğu anlaşılmakla yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı gibi, davalı Hazine pay tapusu oluşturulması yönünden de kararı istinaf etmiş ise de; dava dışı 1152 parselde bir tersimat hatasının bulunduğunun bildirildiği, buna karşın bu hatanın giderilip giderilmediğinin tespit edilemediği, öte yandan bu tersimat hatasının külfetinin kesinleşmiş ilamı bulunduğu halde mülkiyet hakkına kavuşamayan davacıya yüklenmesinin de hakkaniyete uygun olmayacağı, ayrıca çekişmeli taşınmazın önce uygulama kadastrosuna sonrasında da toplulaştırmaya tabi tutularak 1184 parselden 29090 ada 7 parsele gittiği, toplulaştırma uygulanırken yapılan kesintinin fen bilirkişi raporunda davacı payı üzerinden de yapıldığı ve ifrazen tapu kaydı oluşturulması durumunda, bahsedilen tersimat hatasından kaynaklı durumun işleri daha da karışık hale getirebileceği, esasen davacının da bu hususta bir istinaf isteminin bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, yerel mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kesinleşen ilama dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2.İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; " Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır." 1022/1. maddesinde; " Ayni haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır",. 1023. maddesinde; " Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024. maddesinde; "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir." düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, taşınmazın belli bir payının iptali ile davacı adına tesciline karar verildikten sonra kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davalının edinme sebebini değiştirecek şekilde tescil kararı verilmesi doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan gerekçeyle kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.12.2019 tarihli ilamının hüküm kısmının 2. bendindeki "payının Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline" ibarelerinin hükümden çıkarılarak yerine "payın Hazine üzerinde bırakılmasına" ibarelerinin yazılmasına, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.