Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5161 E. 2022/7489 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar arasında kadastro öncesi dönemde yapıldığı iddia edilen taksim nedeniyle davacı mirasçının, taşınmazlar üzerindeki miras payının tapuya tescilinin istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı mirasçının, taşınmazların mirasçılar arasında sözlü olarak taksim edildiğini ve davaya konu taşınmazların kendisine düştüğünü ispatlaması, davacının ise aksini ispatlayamaması ve kadastro tespitlerine karşı on yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : TİREBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemi ile muhdesat aidiyeti davasına ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kısmen kabulüne, esas hakkında yeniden karar verilerek davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, çekişmeli 239 ada 24 ve 39 parsel sayılı taşınmazların kök muristen kaldığını ve mirasçılar arasında yöntemine uygun şekilde taksim edilmediğini ileri sürerek taşınmazların miras payı oranında tapusunun iptali ve tescilini, ayrıca muhdesatın aidiyetinin tespitini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, açılan davayı kabul etmediğini, mirasçılar arasında taksim yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Tirebolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.12.20219 tarihli ve 2018/256 Esas, 2019/390 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların evveliyatı itibariyle kök muris ...'e ait olduğu ve ölümüyle birlikte mirasçılarına intikal ettiği, murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında taksim yapıldığı, yapılan taksimde çekişmeli taşınmazların davalıya düştüğü, dosyaya sunulan tutanak içeriği ile davacı adına kayıtlı taşınmazların uyuştuğu, davacı adına tespit edilen başkaca taşınmazlar bulunduğu, davalı tanıklarının tereddüte mahal bırakmayacak şekilde taksim yapıldığını doğruladıkları, her ne kadar dosyaya sunulan tutanak isimli belge imzasız da olsa tapu kayıtları ile tutanak içeriğinin birbiriyle uyumlu olduğu, davalı tanıklarının beyanlarıyla taksimin kanıtlandığı, davacının sadece ev yaptığı taşınmaz hakkında dava açmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, taksimde adalet aranmayacağı gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasçılar arasında yapılmış bir taksim bulunmadığını, tarafların kardeşi olan....'ın beyanlarının yanlış değerlendirildiğini, kendisinin taksimi doğrulayan herhangi bir beyanının bulunmadığını, Mahkemece sadece bir kısım davalı tanıklarının beyanlarına dayanılarak karar verildiğini, mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanlarının aksi yönde olduğunu, davalı tanıklarının beyanlarına neden üstünlük tanındığının açıklanmadığını, davalı tanıklarının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ve çelişkili olduğunu, 36 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin davacı tarafından yaptırıldığı noktasında tereddüt bulunmadığını, tüm bunlara rağmen davanın reddine karar verildiğini, imzasız, parmak izi olmayan, tarihsiz ve delil niteliği taşımayan bir bilgisayar çıktısını Mahkemenin delil olarak esas aldığını, bu durumun açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu belgenin her zaman sahte olarak düzenlenebileceğini, sözkonusu belgeye delil vasfı tanınmasının açık bir usul hatası olduğunu, gelen kayıtlara göre davacı adına tespit edilen müstakil tapu bulunmadığını, davacının babasından kalan veya halasında satın aldığı tüm taşınmazlarda kardeşlerinin de hissesinin bulunduğunu, 350 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların tüm mirasçılar adına yazıldığını, 265 ada 6, 284 ada 3 ve 321 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/3 payların davacı ve adı geçen kardeşleri tarafından dilekçe ekinde sunulan Noter vekaletnamesiyle halalarından satın alındığını, Yerel Mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma yapılmadan sözkonusu taşınmazların da muristen kaldığının kabul edildiğini, davacı adına babasından kalan yerlerin sadece 281 ada 15 ve 313 ada 9 parsel sayılı hisseli taşınmazlar olduğunu, davalının davaya konu taşınmazlar dışında başka taşınmazları da müstakilen kendi adına yazdırdığını, dava dışı kardeşler adına müstakilen yazılan diğer yerlerin de esasen muristen kalmadığını, dava dışı taşınmazlarla ilgili herhangi bir araştırma yapılmadan bu şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının evi zorla ve rıza hilafına yaptırdığına dair bir kanıt bulunmadığını, davalının evin yapımına itiraz etmemiş ve engellememiş olmasının da bunu doğruladığını, ayrıca karşı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin de yüksek olduğunu beyanla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 29.09.2020 tarihli 2020/327 Esas, 2020/371 Karar sayılı kararında, tapu kayıtlarına göre kök murisin tüm mirasçıları adına müstakilen ve paylı olarak olarak yazılan çok sayıda taşınmaz bulunmasına, taksimin geçerli olması için taşınmazların yüz ölçümlerinin ya da ekonomik olarak eşit değerde olmalarına gerek bulunmamasına, taksim anlaşmasının yazılı ya da sözlü yapılmasının mümkün bulunmasına, davacı tarafından taksim yapılmadığı ileri sürülmesine rağmen sadece dava konusu taşınmazlar hakkında dava açılmış olmasına, diğer parsellere yönelik açılmış herhangi bir dava bulunmamasına, yargılama sırasında Mahkemeye sunulmayan bir belgenin istinaf aşamasında sunulmasına yasal olanak bulunmamasına, keşifte alınan beyanlara ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin tapu iptali ve tescil davasına yönelik ve muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararı bulunmayan davacının istinaf talebinin reddi ile dava konusu edilen arazi değerleri toplamının davacının miras payına isabet eden kısmı üzerinden ve muhdesatın aidiyeti davası yönünden ise maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek Yerel Mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince davanın tapu iptal ve tescil yönünden esastan reddine, muhtesatın aidiyetinin tespiti yönünden ise HMK'nın 114/h maddesi gereği usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, temyiz dilekçesinde, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, mirasçılar arasında çekişmeli taşınmaz için geçerli bir taksim yapılmadığını, taşınmazlar üzerinde davacının miras payının olduğunu belirterek, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/327 Esas, 2020/371 sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteği ile 36 parsel içinde kalan muhtesatın davacı tarafından yaptırıldığının tespiti ile tapuya şerh düşülmesi talebine ilişkindir.

Kadastro sonucu Giresun ili, .... ilçesi, ..... Mahallesi çalışma alanında bulunan 239 ada 24 ve 36 parsel sayılı 5.065,20 ve 3.842,75 m2 yüz ölçümündeki taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanılarak belgesizden davalı ... adına tespit edildikleri, askı ilanlarının 11.08.2009-10.09.2009 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitlerinin kesinleşerek taşınmazların tapuya tescil edildikleri, halen aynı vasıf ve yüz ölçümle tapuda kayıtlı oldukları, eldeki davanın ise on yıllık hak düşürücü süre içerisinde 28.06.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur." hükmünü içermektedir. (madde metninde taksimden bahsedilse dahi kıyasen taşınmazın zilyedi murisin mirasçıların yasal miras payına mahsuben sağlığında yaptığı paylaştırma da bu kapsamdadır.)

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, (IV-3.) numaralı bentte yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 14/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.