Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5177 E. 2022/7064 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve tescil isteyen davacı ile Hazine arasında, taşınmazların mera vasfında olup olmadığı ve zilyetlikle iktisap edilip edilemeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazların kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra mera komisyonu kararıyla tahsisen mera olarak sınırlandırıldığı, bu durumda zilyetlikle iktisabın mümkün olmadığı gözetilerek, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar veren yerel mahkeme kararının, istinaf incelemesi sonucu bozulmasına ve davanın reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ZARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istekli dava dosyasının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı Hazinenin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf isteğinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine ilişkin verilen karar davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 120 ada 156 parsel ile 142 ada 15 parsel sayılı taşınmazların iddiaya konu bölümlerinin tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevabında; taşınmazların mera olarak sınırlandırıldığını, böyle bir yerin özel mülk edinilemeyeceği ve zilyetlikle kazanılamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava konusu 120 ada 156 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişi raporunda ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3.467,51 metrekare yüz ölçümlü kısmın taşınmazdan ifrazı ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle, 142 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile (B) harfi ile gösterilen 592,29 metrekare, (C) harfi ile gösterilen 860,22 metrekare, (D) harfi ile gösterilen 2.623,61 metrekare, (E) harfi ile gösterilen 1.456,07 metrekare, (F) harfi ile gösterilen 4.933,17 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümlerinin ifrazı ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yasal süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; çekişmeli taşınmazların 4342 sayılı Mera Kanunu'na göre Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, dosya arasına getirtilip incelenen uydu fotoğraflarına göre davacı yararına zilyetlik koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı, davacı tarafından dosyaya aksine bir delil sunulmadığını, salt ve yanlı tanık beyanlarının zilyetliğin ispatına yeterli olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 10.09.2020 tarihli ve 2020/338 E., 2020/382 K. Sayılı kararıyla Mahkeme tarafından bilirkişi raporlarının yanlış değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanılgıya düşüldüğünü, toplanan delillere göre somut olayda davacı yararına iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle kararın kaldırılması suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemenin delillerin takdirinde yanılgıya düştüğü, mahallinde alınan beyanlar ve bilirkişi raporlarından çekişmeli taşınmaz bölümlerinin irsen intikal ve taksim sonucunda davacı tarafından ekonomik amaca uygun zilyet edilen yerlerden olduğunun anlaşıldığı, bir süre atıl kalan bölümlerin ise davacının elinde olmayan nedenlerle kullanılamadığı; ancak bu alanların eskiden beri zilyet edildiği hususunun keşif sonucunda ortaya çıktığını buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesinin aksi istikamette karar verdiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükümlerini düzenlemiştir.

3.2.3 Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere, yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri), ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde, kadimden beri o yerin mera olarak kullanıla gelmiş olması gerekir. Bir yere hukuken mera vasfını verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması gerekir (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, Ankara 1980, s. 37 vd.).

3.2.4 Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Meraların vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar.

3.2.5 Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması hâlinde ise, hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir ( Hukuk Genel Kurulunun 30.10.1991 tarihli ve 1991/8-427 E., 1991/544 K.; 10.05.2006 tarihli ve 2006/8-240 E., 2006/292 K.; 14.11.2012 tarihli ve 2012/7-485 E., 2012/788 K.; 19.11.2014 tarihli ve 2013/8-1321 E., 2014/939 K. sayılı kararları).

3.3. Değerlendirme

Kadastro sonucunda, ..... ilçesi, ..... köyü çalışma alanında bulunan 120 ada 156 ve 142 ada 15 parsel sayılı taşınmazlar, ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra mera komisyon kararıyla tahsisen mera olarak sınırlandırılmıştır.

Dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, (IV/3.) numaralı bentte yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 27/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.