"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : GÖRELE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava dilekçesinde özetle, Giresun ili, .... ilçesi, ...... Mahallesinde bulunan 162 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olduğunu, bu araziyi 1984 yılında...'dan satın aldığını, kadastro çalışmaları sonucunda kendisine ait arazinin bir bölümünün babasından kalan ve davalılarla birlikte hissedar olduğu 162 ada 6 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde tespit edildiğini ileri sürerek, 162 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile kendisine ait 162 ada 7 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... cevap dilekçelerinde ve yargılama sırasındaki beyanlarında özetle; davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/02/2020 tarihli ve 2018/419 E., 2020/109 K. sayılı kararıyla, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece davanın zilyetliğe dayalı olduğu kabul edilerek yargılama yapıldığını, nitelendirmede hata olduğunu, eldeki davanın sınır tespitinin hatalı yapıldığı iddiasıyla açıldığını, bu hatanın nereden kaynaklandığının mahkeme tarafından tespit edilmesi gerektiğini, yine taraflarca ileri sürülmese dahi görev hususunun resen dikkate alınacağını, somut olayda davaya bakma görevinin Görele Kadastro Mahkemesine ait bulunduğunu, davanın bir an için zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu kabul edilse dahi yerel mahkeme kararının yine usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, yeterli araştırma yapılmadan, eski tapu kayıtları getirtilip yeni tapu kayıtlarıyla karşılaştırılmadan, taşınmazın çapında bir değişiklik olup olmadığı saptanmadan yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verildiğini, kadastro tutanağı incelendiğinde tapu ve vergi kaydına rastlanılmayan çekişmeli taşınmazın zilyetliğe dayalı olarak tespit edildiğini, kadastro çalışmaları sırasındaki sınır tespitinin hangi bilgi ve belgelere göre yapıldığının belirsiz olduğunu, her ne kadar yerel mahkemece davacının tanık deliline dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği belirtilmiş ise de eski ve yeni tapu kayıtları arasında davacı aleyhine fark bulunduğunu ve davacının taşınmazın yüzölçümünün eski tapuya göre azaldığını, davacının maliki olduğu 162 ada 7 parselden bitişik 162 ada 6 parsele taşma olduğu iddiasında bulunduğunu, bunun ispatının ve denetlenmesinin teknik bilgi ve uzmanlık gerektirdiğini, esasen davacının tanık delilinin yanında keşif ve bilirkişi deliline de dayandığını, dosyadaki bilirkişi raporlarında davacının taşınmazında meydana gelen azalmanın kadastro çalışmalarından mı kaynaklandığını yoksa komşu parsellere taşma mı olduğunun yeterince araştırılmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece mevcut durumun tespitinin yapıldığını, eski sınırların belirtilmediğini ve karşılaştırma yapılmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 22/10/2020 tarihli ve 2020/446 Esas, 2020/452 Karar sayılı kararıyla, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca düzenlenmiş uygulama kadastro tutanağı bulunmadığı, her ne kadar davacı vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinde kadastro çalışmalarında sınır tespitinin hatalı yapıldığı belirtilerek sınırlandırma hatası bulunduğu ve Mahkemece davanın hukuki nitelendirilmesinde hata yapıldığı ileri sürülmüş ise de, anılan yasa hükümleri karşısında sınırlandırma hatasının giderilmesi amacıyla doğrudan dava açılmasına da yasal olanak bulunmadığı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve yargılama sırasındaki beyanlar incelendiğinde davacının talebinin kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, yerel mahkemece mahalli bilirkişiler ve teknik bilirkişilerin katılımıyla çekişmeli taşınmaz başında keşif yapıldığı, ne var ki keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin çekişmeli taşınmazlar arasındaki sınırı bilmediklerini beyan ettikleri, dolayısıyla çekişmeli taşınmaz bölümü üzerindeki zilyetliğin ve sınırın nereden geçtiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, bir an için davacı tarafça sunulan tapu kaydının mahalline uygulanmadığı ileri sürülebilir ise de, söz konusu tapu kaydının ilk oluşumunun Haziran 1310 tarihli ve 29 sayılı tapu kaydına dayandığı, gitti kayıtlarında herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığı, dolayısıyla tapu kaydının mahalline uygulanabilecek bir haritasının veya krokisinin mevcut olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise taşınmazların sınırının nereden geçtiği ve 103,16 m2'lik nizalı bölümün kime ait olduğu noktasında toplandığı, bu uyuşmazlığın niteliği ve kapsamı itibariyle tapu uygulaması yoluyla çözümlenmesinin mümkün bulunmadığı, kaldı ki davacı tarafın söz konusu tapu kaydını ön inceleme duruşmasında verilen iki haftalık kesin sürenin geçmesinden ve ikinci duruşmanın yapılmasından sonra dosyaya sunduğu, esasen sunulan tapu kaydının mahalline uygulanmamış olmasının dosya kapsamı itibariyle esasa bir etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerinin tekrarı ile resen belirlenecek nedenlerle ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur...
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi, "Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. / Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur..." hükümlerini düzenlemiştir.
3.3. Değerlendirme
Giresun ili, .... ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 162 ada 6 parsel sayılı 3.838,42 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanılarak belgesizden davacı ile davalılar adına iştirak halinde tespit ve tescil edilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre, (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, kesin olmak üzere, 28/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.