Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5196 E. 2022/7305 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi istemlerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren on yıllık hak düşürücü süre geçmiş olması ve kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin tapu iptal ve tescil talebini reddeden, el atmanın önlenmesi talebini ise kabul eden kararının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İNCESU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen asıl davanın hak düşürücü süreden reddine, birleştirilen davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin kararın, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı-davalı ... ve paydaşları vekilinin istinaf başvurusunun reddine; davalı-davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davacı-davalı ... ve paydaşları vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü

I. DAVA

Davacı ... ve arkadaşları vekili dava dilekçesinde, Kayseri ili, .... ilçesi, .... Mahallesi 236 ada 2 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin dedesi ...'ın malı iken 1965 yılında vefatı ile oğlu ....'a, ...'ın da 2002 yılında vefatı ile varisleri olan müvekkillerine intikal ettiğini, ...'ın ölümünden bu tarafa ...'ın oğulları davacı müvekkilleri ....,...ve ...'ın kullandıklarını, davacıların kendi aralarında anlaşarak taşınmaz üzerine mirasçı ...'ın ev yapmasına izin verdiğini ve davacılardan ...'ın bu izin üzerine taşınmaz üzerine yıllar önce ev inşa ettiğini, .... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında adı geçen taşınmazın ... oğlu ... adına tespit gördüğünü, müvekkillerinin kadastro tespit ve tescilin dedeleri ... adına yapıldığı zannıyla itirazda bulunmadıklarını ve dava da açmadıklarını, müvekkillerinin daha sonrasında dava konusu taşınmazın dede ...'ın torunu ... tarafından diğer davalı ...'a satıldığını ve ... tarafından dava konusu taşınmaz üzerine ... tarafından yaptırılan evi yıkma gayretine girdiğini öğrenerek, İncesu Tapu Müdürlüğüne başvurmaları sonucunda taşınmazın kuzenleri ... adına tespit ve tescil gördüğünü belirlediklerini, davalı satıcı ...'ın dava konusu taşınmaza hiçbir zaman zilyet olmadığını, davalıların iyi niyetli olmadıklarını, dava konusu taşınmazın satışına engel olmak için tedbir konulmasını, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan yolsuz tescilin iptali ile hisseleri oranında müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili asıl davadaki cevap dilekçesinde; kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını, bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağını, davacıların bir taraftan taşınmaza birlikte malik olduklarını söylerken diğer taraftan davacılardan ...'ın taşınmaz üzerine ev inşa etmesine müsaade ettiklerini beyan etmelerinin çelişkili olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde delil olarak dayandığı 29/07/2009 tarihli sözleşmenin şekil şartı itibariyle geçersiz bir sözleşme olduğunu, her ne kadar davacıların dava konusu taşınmazın dedelerinden babalarına ondan da kendilerine kaldığını iddia etmişler ise de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, diğer davalı ...'ın da ...’in torunu olduğunu, davacıların dava konusu taşınmazda hiçbir hakkı bulunmadığını, davacılar ... ve ...'in dava konusu taşınmaz üzerine inşa ettikleri kaçak yapı nedeniyle müvekkil tarafından bu şahıslar aleyhine el atmanın önlenmesi ve kal istemiyle dava açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri ili, .... ilçesi, ... Aşağı Mahalle, .... mevkii 236 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin müvekkil ...'a ait olduğunu, müvekkilinin söz konusu taşınmazı 30/06/2015 tarihinde .... oğlu ...'tan satın aldığını, taşınmaz üzerine davalılar tarafından 2009 yılında 2 kat ve 1 teras kattan ibaret ev inşa edildiğini ve bu taşınmazın bu güne kadar davalılar tarafından kullanıldığını, müvekkilinin taşınmazı satın aldıktan sonra davalıların müvekkilin taşınmazı fiilen sahiplenmesini engellemiş olduklarını ve bu engellemeleri halen devam ettirdiklerini, üzerinde ev olduğu halde müvekkilinin taşınmazı amacına uygun olarak kullanma olanağının olmadığını, davalıların evveliyatından beri kendilerine ait olmayan taşınmaz üzerine kötü niyetle ve haksız olarak müdahale etmek suretiyle ruhsatsız kaçak yapı inşa ettiklerini, davalıların İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları 2015/201 Esas ve 2015/193 Esas sayılı dava dosyalarında bahse konu kaçak yapının kendileri tarafından inşa edildiğini kabul ettiklerini, müvekkilinin önceki malik .... oğlu ...'tan (T.C. Kimlik No: .....) taşınmazı satın almasından dolayı ve külli halef sıfatıyla tüm hak ve borçların müvekkiline geçtiğinden mülkiyeti müvekkiline ait olan 236 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalılarca kaçak yapı inşa etmek suretiyle yapılan müdahalenin men'ine ve kaçak yapının taşınmaz üzerinden kal'ine, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla davalıların taşınmaza haksız müdahaleleri nedeniyle dava tarihinden geriye doğru 5 yıl süreli ecrimisil bedeli için şimdilik 1.000,00 TL'nin dava tarihinden işleyerek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Birleştirilen davada davalılar cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İncesu Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/151 Esas, 2019/124 Karar sayılı kararıyla, asıl davanın hak düşürücü süreden reddine, birleştirilen davanın kısmen kabul-kısmen reddi ile; dava konusu Kayseri ili, .... ilçesi, ..... 236/2 no.lu parsele davalı ... tarafından yapılan müdahalenin men'ine ve taşınmazda bulunan evin kal'ine, kal masraflarına ilişkin talep yönüyle icra müdürünün belirleyeceği yöntemle tahsil edileceğinden İİK.nun 30.maddesine göre reddine, davacı yanın ecrimisil talebinin reddine, davalı ... yönünden birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı-davalı ... ve paydaşları vekili ile davalı-davacı ... vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı-davalı ... ve arkadaşları vekili; davanın 236 ada 2 parsel sayılı taşınmazın gerçek hak sahibi ile tapu kütüğü arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için açıldığını, davanın niteliği itibariyle TMK.nın 1025. maddesi kapsamında çözülecek bir dava olduğunu, bu nedenle hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın dedeleri ... oğlu ... adına tespit edildiğini düşündükleri için diğer mirasçıların rızası ile davacı-davalı ... tarafından taşınmaz üzerine uzun yıllar önce ev yapıldığını, davalılardan ...’ın kötü niyetli olduğunu, dava konusu taşınmazın müvekkillerine ait olduğunu kesin olarak bildiğini, diğer davalı ...’ın da kötü niyetli olduğunu, davalının miras taksiminde dava konusu taşınmazın amcası ...’e, onun ölümü ile de çocuklarına intikal ettiğini bilmemesinin mümkün olmadığını, davalının bir gün dahi zilyetliğinin bulunmadığını, davalı adına yapılan tescilin TMK.nın 1025. maddesi gereğince yolsuz tescil olduğunu öne sürerek, Mahkeme kararının kaldırılmasına davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile hisseleri oranında müvekkilleri adına tesciline, birleştirilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı-davacı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan yargılama neticesinde asıl davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğini ve lehine AAÜT’ye göre 2.725,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, oysa lehine hükmedilen vekalet ücretinin, harcı tamamlanan bedel üzerinden belirlenmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle lehine hükmolunan vekalet ücretinin, harcı tamamlanan değer üzerinden belirlenmesi gerektiğinden, asıl davaya ilişkin Mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2019/1852 Esas ve 2020/914 Karar sayılı kararıyla, davacı-davalı ... ve paydaşları vekilinin istinaf başvurusu yönünden; davacı tarafın irsen intikal iddiasına, dolayısıyla kadastro öncesi sebeplere dayanarak dava açtığı, davanın açıklanan bu niteliğine göre 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabii olduğu, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesine göre yapılan 30 günlük askı ilan süresi sonunda 01.03.2005 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 06.08.2015 tarihinde açıldığı, davanın açılış tarihi ile kadastro tespitinin kesinleştiği tarihler arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesi uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra "kadastrodan önceki nedenlere" dayanılarak dava açılamayacağı, hak düşürücü sürenin, hakim tarafından re'sen dikkate alınması gereken dava şartlarından olduğu, bu nedenle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gibi karşı dava yönünden ...’ın kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmamasına rağmen ev yapmak suretiyle 187,38 m² yer kullandığının keşfen sabit olması karşısında el atmanın önlenmesi ve yıkım isteği bakımından yazılı şekilde karşı davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenlerden ötürü, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurularının esas yönünden reddine, davalı-davacı ... vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise, davalı-davacı tarafın istinaf talebinin asıl davada lehlerine takdir edilen maktu vekalet ücretine yönelik olduğu, Mahkemece asıl dava yönünden dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden eksik harcın tamamlatıldığının anlaşıldığı, buna göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, açıklanan bu hatanın ...nın 353/1-b/2 maddesi gereğince yeniden yargılama yapmaya gerek olmadan düzeltilmesinin mümkün bulunduğu ve yeniden esas hakkında karar vermenin öncelikli koşulunun İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması olduğundan, davalı-davacı ... vekilinin istinaf başvuru talebinin bu nedenlerle kabulü ile Mahkeme kararı kaldırılarak vekalet ücreti yönünden düzeltilmiş şekilde ve temyiz yolu açık olmak hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı-davalı ... ve arkadaşları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı-davalı ... ve arkadaşları vekili, temyiz dilekçesinde, davanın nitelendirmesinde Mahkemece hataya düşüldüğünü, bu tür davalarda hak düşürücü sürenin uygulama olanağının bulunmadığını, davacıların açmış olduğu el atmanın önlenmesi davasının hukuka ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl ve birleştirilen davalarda dilekçelerindeki açıklamalar ve iddiaların ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil ile tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Davacının müdahalenin önlenmesi ve kal talepleri bakımından davasının yasal dayanağı 2709 s. T.C. Anayasanın 35. ile 4721 s. TMK' nın 683. maddeleridir.

“2709 s. T.C. Anayasasının 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

3.2.2. Yine 4721 s. TMK'nın 683. maddesinde de; "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir." şeklinde, yine aynı Kanunun 995. maddesinde ise; “İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır. İyiniyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir. İyiniyetli olmayan zilyet, şeyi kime geri vereceğini bilmediği sürece ancak kusuruyla verdiği zararlardan sorumlu olur.” düzenlemeleri yer almıştır.

3.2.3. Kadastro öncesi sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil davasına ilişkin ise, 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, tarafların dayandıkları ve karar yerinde gösterilen delillere, uygulanan kanun hükümlerine göre Bölge Adliye Mahkemesince IV.3. no.lu paragrafta gösterilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı-davalı ... ve paydaşları vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.285,65 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına 07/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.