"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacılar ... ile ... müşterek dava dilekçelerinde özetle; miras yoluyla kendilerine kalan ve 30 yılı aşkın süredir eklemeli şekilde kendileri tarafından zilyet edilen 126 ada 26, 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti sırasında adlarına tespit ve tescil edildiğini ancak taşınmazlar gerçekte daha büyük miktarda olmasına rağmen kadastro sırasında taşınmazların yüz ölçümlerinin eksik şekilde tespit edildiğini ileri sürerek, söz konusu taşınmazların yeniden eksiksiz şekilde adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Tekman Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.10.2010 tarihli ve 2010/147 Esas, 2010/220 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre, eldeki davanın TMK’nın 713. maddesi uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, davacıların adlarına tescilini istedikleri taşınmazın sınırlarını dava dilekçesinde belirtmedikleri, Mahkemece bu hususta davacı tarafa 20 günlük kesin süre verildiği ancak kesin sürenin gereğinin davacı tarafça yerine getirilmediği, tescil davalarında dava konusu taşınmazın sınırlarının açık şekilde belirtilmesi gerektiği, bu hususun davaya devam edilmesi bakımından zorunlu olduğu gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar müşterek temyiz dilekçesinde özetle; davayı bir süre adlarına takip eden dava takipçisi ile aralarındaki iletişimsizlik nedeniyle dava konusu ettikleri taşınmaz bölümlerinin hudutlarını Mahkemeye bildiremediklerini, dava konusu ettikleri taşınmaz bölümlerinin hudutlarını halihazırda temyiz dilekçesinde belirtiklerini, Mahkemece yargılamanın kaldığı yerden devamı yönüyle kararın bozulmasına karar verilmesini istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesi; “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”
3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 688/1. maddesi; “Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir.”
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 701. maddesi; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”
3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 702/2. maddesi; “Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir.”
3.2.5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3.2.6. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Kadastro sonucunda Erzurum ili, .... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 126 ada 26 parsel sayılı 54,26 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, eşit paylarla ..., ve ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Aynı çalışma alanında bulunan 126 ada 28 parsel sayılı 535,05 metrekare ve 126 ada 31 parsel sayılı 114,12 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, ölü olduğu belirtilerek ayrı ayrı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.3.2. Mahkemece kararın (III) numaralı paragrafında açıklanan gerekçeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmadığı gibi, yapılan araştırma ve inceleme de karar vermeye yeterli değildir. Mahkemece, eldeki davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu kabul edilmişse de, davacılar adına kayıtlı taşınmazlara ait kadastro paftası ve UYAP sistemi üzerinden yapılan inceleme sonunda; davacılar adına kayıtlı taşınmazları, Hazine adına ham toprak vasfıyla tescil edilmiş olan 126 ada 40 parsel sayılı taşınmazın çevrelediği, taşınmazların bulunduğu yerde kadastro çalışmalarının 2009 yılında yapıldığı da göz önünde bulundurulduğunda; dava dilekçesinin içeriğine, iddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, eldeki davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olmayıp, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Yine, Mahkemece davacı tarafın dava konusu ettiği taşınmaz bölümlerinin hudutlarını dava dilekçesinde açıkça bildirmediği, bu hususta davacı tarafa verilen kesin süreye de riayet edilmediği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacıların dava dilekçelerinde, adlarına kayıtlı taşınmazların yüz ölçümünün kadastro sırasında eksik şekilde tespit edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşıldığına göre, dava konusu taşınmaz bölümlerinin hudutlarının belirli olduğu, dava dilekçesinde taşınmaz hudutlarının ayrıca belirtilmesine gerek bulunmadığı anlaşılmaktadır.
3.3.3. Davacı ...’nun murisi adına kayıtlı 126 ada 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle yapılan incelemede; 126 ada 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazların, davacı ...’nun murisi ... adına kayıtlı olduğu, UYAP sistemi üzerinden yapılan inceleme sonucunda, tapu kayıt maliki ...’nun 12.06.1995 tarihinde vefat ettiği ve adı geçenin, davacı ... dışında başkaca mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı ..., kadastro sırasında murisi adına kayıtlı 126 ada 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünün eksik tespit edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığına ve murisi ...'nun terekesi elbirliği hükümlerine tabi olduğuna göre, TMK'nın 702/2. maddesi gereğince bir tasarruf işlemi niteliğinde olan eldeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması zorunludur. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya muvafakatının sağlanması veya terekeye temsil tayin ettirilmesi gerekir. Mahkemece diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi onlara taraf sıfatı kazandırmaz. Hal böyle olunca; tereke adına davacının tek başına açtığı davaya devam edilebilmesi için Mahkemece tüm mirasçıların davaya muvafakatının sağlanması veya terekeye temsilci atanması suretiyle usuli eksikliğin giderilmesi yönünden davacı tarafa süre verilmesi, bu şekilde taraf koşulunun sağlanması, bundan sonra esasa girilerek iddia ve savunma çerçevesinde işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3.3.4. Davacı ...’ün 1/4 oranında paydaş olduğu 126 ada 26 parsel sayılı taşınmaz yönüyle yapılan incelemede; 126 ada 26 parsel sayılı taşınmazın eşit paylarla davacı ... ile dava dışı kardeşleri adına tapuda kayıtlı bulunduğu, taşınmazın tapuda müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğu anlaşılmıştır. Eldeki dava ... tarafından, kadastro sırasında adına kayıtlı 126 ada 26 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün eksik tespit edildiği ileri sürülerek açılmış ise de, taşınmazın tapuda müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Mahkemece davacının dava konusu ettiği taşınmaz bölümünün 126 ada 26 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya tesciline karar verilmesini mi istediği, yoksa dava konusu ettiği taşınmaz bölümünün müstakilen adına tesciline karar verilmesini mi istediği hususu netleştirilmemiştir. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, HMK'nın 31. maddesinde düzenlenen, hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında dava dilekçesi açıklattırılmalı, böylece davacı ...’ün isteğinin ne olduğu kesin olarak belirlenmeli, davacı tarafından dava konusu edilen taşınmaz bölümünün, 126 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesinin istenildiğinin anlaşılması halinde, paylı (müşterek) mülkiyet halinde bir paydaşın diğer paydaşlar adına dava açma yetkisi bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeli, davacı tarafından dava konusu edilen taşınmaz bölümünün müstakilen adına tesciline karar verilmesinin istenildiğinin anlaşılması halinde ise, Mahkemece esasa girilerek iddia ve savunma çerçevesinde işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz eden davacı tarafça yatırılan temyiz harcının istek halinde taraflarına iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.