Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5291 E. 2023/702 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından taşınmaz üzerinde zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu iddiasıyla açılan tescil davasının reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmaz üzerinde imar ve ihya faaliyetlerinin bulunmadığı, randımanlı tarımsal üretimin yapılabileceği bir araziye dönüşümün gerçekleştirilmediği ve bu nedenle davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle verilen ret kararının, bozmaya uygun olduğu ve hükümde vekalet ücreti hesabındaki usulsüzlük dışında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, vekalet ücretine ilişkin hüküm düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hüküm bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda dava reddedilmiştir.

Karar, davacılar vekili ile dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz bölümünün, müvekkilleri tarafından ...’dan satın alındığını, ...’un taşınmazı müvekkillerine satmadan önce iş makinaları ve kol gücü ile imar-ihya ederek tarıma elverişli hale getirdiğini, dava konusu taşınmazın yaklaşık %60’ının müvekkili ..., %40’ının ise müvekkili ... tarafından eklemeli şekilde 40 yılı aşkın süredir kullanıldığını, dava konusu taşınmaz bölümünde müvekkilleri lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın %60’ının müvekkili ..., %40’ının ise müvekkili ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, Mahkemece yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Dahili davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, hak düşürücü sürenin de geçtiğini ileri sürerek, Mahkemece yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiş; bilahare Hazine vekili duruşmadaki beyanında, davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

3. Dahili davalı ... vekili tarafından davaya cevap verilmemiş; bilahare dahili davalı vekili duruşmadaki beyanında, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Malatya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.12.2015 tarihli ve 2014/13 Esas, 2015/1227 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamından, eldeki davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 21.972,76 metrekare, (B) harfi ile gösterilen 5.749,09 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 17.491,34 metrekarelik taşınmaz bölümleri olduğu, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacıların eklemeli olarak 30-35 yıllık zilyetliklerinin bulunduğu, taşınmazların III. sınıf dikili tarım arazisi vasfında olduğu, taşınmazlarda davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, teknik bilirkişiler ... ... ve ... ... tarafından düzenlenen 06.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 21.972,76 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 5.749,09 metrekarelik taşınmaz bölümlerinin son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına; aynı raporda (C) harfi ile gösterilen 17.491,34 metrekarelik taşınmaz bölümünün son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili ile dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.04.2019 tarihli ve 2016/8485 Esas, 2019/3044 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından, taşınmazın öncesinde arpa ve buğday ekilmek suretiyle kullanıldığı, sonrasında ise kayısı ve meyve ağacı dikilip bunlar kocayınca sökülüp kesildiği ve yerlerine yeni kayısı fidanları dikildiği belirtilmesine ve ziraat bilirkişisinin raporunda da, nizalı taşınmazın (A) ile gösterilen bölümü üzerinde 1 adet ağaç olduğu ve tarla tarımı yapıldığı, diğer yerlerin ise kapama kayısı bahçesi olduğu ifade edilmiş olmasına rağmen, ziraatçı bilirkişi raporuna ekli fotoğraflarda taşınmazların kapama bahçe görünümünün bulunmadığı anlaşılmakta olup, mahkemece rapor içeriğiyle mevcut fotoğraflar arasındaki söz konusu çelişki üzerinde durulmadığı gibi, yine jeodezi ve fotogrametri mühendisinin raporunda taşınmazın 1985 ve 1999 yılı ... fotoğraflarında tarla olarak kullanıldığı, 1999 yılı ... fotoğrafında ise kısmen ağaç dikili olduğu ve her iki tarihli ... fotoğrafında da dış sınırlarının belirgin olduğu yazılı olduğu halde, ekli ... fotoğraflarındaki görüntünün bu değerlendirmeye uygun düşmediği anlaşılmasına rağmen, bu farklılığın nedeninin de bilirkişiden sorulmadığı, davacılar yönüyle yapılan belgesiz araştırmasının yetersiz olduğu, ayrıca davacılar nizalı taşınmazı dava tarihinden yaklaşık bir yıl önce ...'tan satın aldıkları iddiasıyla dava açtıkları halde, taşınmazın bayii ... adına aynı çalışma alanında zilyetlikten tespit ve tescil edilen bir yer bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, nizalı taşınmazın imar durumunun da belirlenmediği ve komşu 228, 229, 252 ve 247 parsel sayılı taşınmazlar tapu ve vergi kayıtlarına istinaden tespit edildiği halde, bu taşınmazların tespitlerine esas tapu ve vergi kayıtları getirtilip, nizalı taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlenmediği belirtilerek, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, nizalı taşınmazın imar planı kapsamında olup olmadığının belirlenmesi, davacıların ve nizalı taşınmazı satın aldıklarını iddia ettikleri ...'un belgesiz zilyetlik yoluyla edindiği taşınmaz bulunup bulunmadığının usulünce araştırılması, komşu parsellerin dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları ile dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik ... fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf ve zilyetlik tanıkları, öncekinden farklı jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulunun katılımı ile keşif yapılması, keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, nizalı taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri hangi hakka istinaden kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiğinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden üç adet ... fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın incelenen 3 adet fotoğrafa göre sınırları ve niteliğinin belirlenmesi, taşınmaz üzerinde belirtilen tarihli ... fotoğraflarında ağaç bulunup bulunmadığı, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı ve tamamlanmış ise tamamlanma tarihini belirten rapor alınması, taşınmaz bölümlerini her yönden gösterir renkli fotoğrafları da çektirilmek suretiyle teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Malatya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 06.10.2020 tarihli ve 2019/423 Esas, 2020/221 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonunda, dava konusu edilen taşınmaz üzerinde orijinal halini koruyan alanların büyük bir bölümü oluşturduğu, taşınmazın tümü üzerinde üstün emek, mesai, masraf sarf edilerek, koşullarına, ekonomik amacına ve tekniğine uygun olarak, tarımsal anlamda imar-ihya (...-taşı-çakıl) toplama temizleme, toprak derinliğinin artırılması, etkili kök derinliğindeki toprağın kalınlaştırılması, organik madde artışı, erozyona karşı önlemler, toprağın bitki besin maddelerini ve su tutma kapasitesini artıtrma vb. işlemlerin yapılmadığı, sadece taşınmaz üzerine bina yapmak ile imar-ihyanın gerçekleşmeyeceği, dava konusu taşınmazın davacılar ve taşınmazı satın aldıkları ileri sürülen ... tarafından randımanlı tarımsal bir üretimin yapılabileceği tarım arazisine dönüşümünün gerçekleştirilemediği, dolayısıyla taşınmazda davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili ile dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

E. Temyiz Nedenleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın kullanım durumu ile ilgili olarak bozma öncesi ve sonrası jeodezi ve fotogrametri mühendisinden aldırılan raporların çelişkili olduğunu, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, dava konusu taşınmazların müvekkilleri tarafından 40 yıldan fazla süredir kullanıldığını beyan ettiklerini, hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunun da yetersiz olduğunu, dava konusu taşınmazlarda müvekkilleri lehine 3402 sayılı Kanun’un 14. ve 17. maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleştiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

2. Dahili davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın reddine karar verildiğini ancak taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiş olmalarına rağmen Mahkemece bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini, öte yandan dava konusu taşınmazların değeri keşfen belirlendiği ve harç tamamlatıldığı halde, taraflarına 1.000,00 vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını ileri sürerek, kararın bu hususlar yönüyle bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

b) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

c) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”

d) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2. maddesi; ''Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur." hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. 1963 yılında Malatya ili, Yeşilyurt ilçesi, Sütlüce Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda, nizalı taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yer taşlık olarak tescil harici bırakılmıştır.

2. Temyizen incelenen karar bozmaya uygun olduğuna, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığına göre, davacılar vekilinin tüm, dahili davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, her ne kadar Mahkemece Hazinenin tescil talebi yönüyle olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması isabetsiz ise de, dosya kapsamı ve Dairemizin 25.11.2022 tarihli eksiklik talep müzekkeresi ile dosya arasına getirtilen kayıtlardan, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen nizalı taşınmaz bölümlerinin, 15.02.2022 tarihinde yapılan toplulaştırma çalışmaları sonucunda 233 ada 5 ve 234 ada 1 parsel numarasıyla, Hazine adına ham toprak vasfı ile tescil edildiği anlaşılmış olmakla, dahili davalı Hazinenin bu hususa yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Öte yandan, eldeki dava 1.000,00 TL değer üzerinden açılmış, mahallinde yapılan keşifler sonucunda dosya arasına aldırılan bilirkişi raporlarından, nizalı taşınmazların toplam değerinin 135.639,57 TL olduğu anlaşılmış ve davacı tarafa noksan harç tamamlatılmıştır. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine, 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine karar verilmiştir. Aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan davacıların, keşfen belirlenen dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları gerekirken, neye göre hesaplandığı anlaşılamayan vekalet ücretinden, müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları isabetsiz ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün aşağıda açıklandığı şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar vekilinin tüm, dahili davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Dahili davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulüne, hükmün 5. fıkrasının hüküm yerinden tamamen çıkarılarak yerine, “Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.621,62 TL nispi vekalet ücretinin (hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönüyle) davacı ...'dan tahsili ile davalılara verilmesine, 11.611,52 TL nispi vekalet ücretinin ise (hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönüyle) davacı ...'dan tahsili ile davalılara verilmesine,” ibaresinin yazılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacılara iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.