"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 09/02/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen başka gelen olmadı, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar, kök mirasbırakan ...’ın mirasçıları oldukları halde hatalı nüfus kayıtları ile alınan veraset ilamlarında mirasçı olarak görünmediklerinden mirasbırakanlarına ait çekişme konusu taşınmazlardan pay alamadıklarını, ancak Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/417 Esas, 2016/505 Karar sayılı ve Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/2015 Esas, 2017/1019 Karar sayılı ilamlarıyla mirasçı olduklarının belirlendiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı 41 parça taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar, hak düşürücü sürenin geçtiğini ve bir kısım taşınmazlara ilişkin olarak kesin hüküm bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/04/2019 tarihli ve 2017/522 E.- 2019/114 K. sayılı kararıyla; tüm taşınmazlar yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiği, 5494 ada 56 ve 57 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ayrıca Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/721 Esas 1983/437 Karar sayılı ilamı ile kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili, davacıların dava konusu taşınmazlardaki haklarının miras hukukundan kaynaklandığını, mahkemece davacıların mirasçı olup olmadıklarına ilişkin inceleme ve araştırma yapılmadığını, davacıların ... ...’nın murisi ... mirasçıları olduklarının Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/215-2017/1019 E-K sayılı ilamı ile sabit hale geldiğini, veraset ilamındaki hata ve ketmi verese olgusu nedeniyle açılan bu davada zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığını, tüm mirasçıları ve miras paylarını doğru göstermeyen bir mirasçılık belgesine dayanılarak belgede mirasçı gösterilenlerle sınırlı bir tescil işlemi yapıldığını, tapu sicilinin gerçek hak durumunu yansıtmadığı için yolsuz hale geldiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 05/03/2020 tarihli ve 2019/1478 E.- 2020/318 K. sayılı kararıyla; davacı tarafın irsen intikal iddiasına, dolayısıyla kadastro öncesi sebeplere dayanarak dava açtığı, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabi olduğu, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin bir kısmının hükmen 10/02/1995 yılında kesinleştiği, bir kısmının süresi içerisinde dava açılmaması nedeniyle 30/12/1976, bir kısmının ise 10/03/1988 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 29/11/2017 tarihinde açıldığı, davanın açılış tarihi ile kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihler arasında 10 yıldan fazla sürenin geçtiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açılamayacağı, hak düşürücü sürenin, hakim tarafından re'sen dikkate alınması gereken dava şartlarından olduğu, bu nedenlerden ötürü, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusu HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, dava haklarının mirasbırakanın ölümü ile doğduğunu, miras hukukundan kaynaklanan hakka yönelik olarak açılan eldeki davada zamanaşımı ya da hak düşürücü süre uygulanmayacağını, dava konusu taşınmazlar ile ilgili olarak gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiğini, mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölüp ölmediği konusunda da herhangi bir araştırma yapılmadığını, davacıların mirasbırakanları ... ...’nın nüfustaki hatalı işlemler sonucunda kök mirasbırakan ... mirasçısı olarak görünmemesi nedeniyle, davacıların ... üzerinden pay sahibi oldukları taşınmalardaki haklarını alamadıklarını, mirasbırakanları ... ...’nın hukuki durumunun kadastronun kesinleşmesinden sonra ortaya çıktığını, davalıların akrabaları tarafından kasıtlı olarak mükerrer nüfus kaydı ile ... ...'nın Sivas Nüfus Müdürlüğü kayıtlarında hatalı işlem yapılarak bekar ve hiç evlenmemiş gösterilmesi sureti ile davacıların hak sahibi olmalarının engellendiğini, ... mirasçıları olarak hatalı nüfus kayıtları nedeniyle resmi olarak görünmeyen mirasçı davacıların Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/417 Esas 2016/505 Karar sayılı kararı ile birlikte ...’ın mirasçıları olduklarının Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2015/2015 Esas 2017/1019 Karar sayılı kararı ile sabit olduğunu ileri sürüp kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 575. maddesinde, "Miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır. Mirasbırakanın sağlığında yapmış olduğu mirasla ilgili kazandırmalar ve paylaştırmalar, terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerlendirilir."
3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1025/1. maddesinde, "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. "
3.2.3. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden 461, 245 ve 80 parsel sayılı taşınmazlar kök mirasbırakan ...'a aitken onun ölümüyle mirasçıları ..., ..., ... ve...'a intikal ettiği, mirasçıların kendi aralarında taksimi neticesinde 461 (yeni 5485 ada 43 ve 44) ile 80 (yeni 122 ada 25) parsel sayılı taşınmazın bir kısım davalıların mirasbırakanı ... adına, 245 (yeni 124 ada 20) parsel sayılı taşınmazın ise bir kısım davalıların mirasbırakanı ... adına tespit gördüğü, 1386 (yeni 5494 ada 52 ve 53) parsel sayılı taşınmazların tapu kaydı uyarınca yine bir kısım davalıların mirasbırakanı ... adına tespit gördüğü; 128 (yeni 5494 ada 56 ve 57), 158 (yeni 5491 ada 1), 795 (yeni 104 ada 120), 628 (yeni 105 ada 1), 560 (yeni 101 ada 53), 39 (yeni 121 ada 20), 54 (yeni 119 ada 24), 61 (yeni 122 ada 49), 1277 (yeni 127 ada 1), 1269 (yeni 128 ada 8) parsel sayılı taşınmazların dava dışı 3. Kişiler adına tespit gördüğü, belirtilen taşınmazlarda yapılan kadastro tespitlerinin itiraz edilmeksizin 30/12/1976 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Öte yandan davaya konu 135 (yeni 5494 ada 54 ve 55), 1140 (yeni 109 ada 97), 177 (yeni 122 ada 69, 70 ve 71), 221 (yeni 124 ada 6), 43 (yeni 121 ada 23), 667 (yeni 106 ada 53), 7 (yeni 119 ada 12), 846 (yeni 109 ada 36), 312 (yeni 106 ada 33), 302 (yeni 106 ada 16), 680 (yeni 104 ada 5), 95 (yeni 120 ada 12), 305 (yeni 106 ada 15), 819 (yeni 104 ada 156), 178 (yeni 122 ada 67 ve 68) ve 391 (yeni 117 ada 8) parsel sayılı taşınmazların 10/02/1995 tarihinde kesinleşen Sivas Kadastro Mahkemesinin 1985/5 Esas, 1994/35 Karar sayılı, 11/10/1994 tarihli kararıyla hükmen davalıların mirasbırakanları ... ve ... adlarına hükmen tescil edildiği, anılan davada ... ... mirasçıları ile ... ...'ın (eldeki davacıların mirasbırakanları) da taraf oldukları görülmektedir. Diğer taraftan Tapulama Müdürlüğü Komisyonunun 1978/32 sayılı 22/04/1978 tarihli kararı ile çekişmeye konu 1188 (yeni 139 ada 9), 1171 (yeni 132 ada 5), 1169 (yeni 137 ada 7), 1139 (yeni 109 ada 96) ve 472 (yeni 101 ada 38) parsel sayılı taşınmazların kök mirasbırakan ... mirasçıları olarak ... (dava dışı), ... (bir kısım davalıların mirasbırakanı), ... (bir kısım davalıların mirasbırakanı) ve ... (bir kısım davacıların mirasbırakanı) adlarına tapuya tesciline karar verildiği, komisyon kararının dava açılmaksızın 10/03/1988 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Somut olayda, davacılar, kök mirasbırakanları ...’ın mirasçıları olmalarına rağmen, mirasbırakanları ... (...) ... ve ... ...'ın yok sayılması neticesinde davaya konu taşınmazlardaki haklarını alamadıklarını, bir başka ifadeyle mirasbırakanlarının miras haklarının ketmedildiğini iddia etmişlerdir.
Hemen belirtilmelidir ki, davacıların mirasçılığını gösteren Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 12/06/2017 tarih 2015/2015 Esas- 2017/1019 Karar sayılı veraset ilamı hasımsız alınmış, mahkemece hasımlı veraset ilamı almaları için davacılara olanak da tanınmamış olup, mirasçılık belgelerinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu gözetilerek bu konudaki uyuşmazlığın hasımlı veraset ilamı alınarak açıklığa kavuşturulması zorunludur.
3.3.3. Hâl böyle olunca; öncelikle davacılara hasımlı veraset ilamı almaları için olanak tanınması, alınacak hasımlı veraset ilamında davacıların mirasçı oldukları ve taraf ehliyetlerinin bulunduğu belirlendiği takdirde, davada dayanılan ketmi verese olgusu kadastro tespitiyle meydana gelen bir durumu ifade ettiğinden, tespitten önceki hukuki nedenlerde uygulanacak olan Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmayacağı gözetilerek, çekişmeye konu parseller açısından kadastro tespit tutanakları ve yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak ketmi verese olgusunun bulunup bulunmadığı belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tüm taşınmazlar yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Davacıların değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/02/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.