"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili, ecdadından intikal eden ve kardeşleri arasında yaptıkları taksim sonucu davacıya kalan Burdur ili, .... ilçesi, .... köyü, .... mevkii 182 ada 95 parsel ve .... mevkii 213 ada 33 parselde bulunan taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davacının kullanıcı olduğu belirtilerek Hazine adına tespit gördüğünü ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Yeşilova Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.02.2016 tarihli 2014/88 E. 2016/32 K. sayılı kararıyla; davacı taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 182 ada 95 ve 213 ada 33 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 21.01.2019 tarihli 2016/6797 E. 2019/72 K. sayılı kararıyla; “Mahkemece hava fotoğraflarından hiç yararlanılmadığı, çekişmeli 213 ada 33 parsel sayılı taşınmaza komşu 185 ada 6 ve 213 ada 31 parsel sayılı taşınmazlar hükmen tapuya tescil edilmelerine rağmen Mahkemece dava dosyaları getirtilip incelenmediği ve bu parsel yönünden yöntemine uygun şekilde komşu parsel uygulaması yapılmadığı, öte yandan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tutanak tanıkları, çekişmeli taşınmazların davacı tarafından aralıksız olarak kullanıldığını beyan etmelerine rağmen, ziraat bilirkişi raporunda 182 ada 95 parsel sayılı taşınmazın üzerinin yabani otlarla kaplı olduğunun, yaklaşık 8-10 yıldır herhangi bir tarımsal işleme faaliyeti yapılmadığının ve taşınmazın bağ vasfını yitirdiğinin belirtildiği, 213 ada 33 parsel sayılı taşınmazın ise üzerindeki yabani otların durumu ve toprak yapısından 4-5 yıldır işlemeli tarım yapılmadığının ve taşınmaz üzerindeki ağaçların da ekonomik verimlerini tamamen kaybettiklerinin belirtildiği, esasen dosyada mevcut fotoğrafların ziraat bilirkişi raporunu teyit etmekle birlikte, keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarıyla örtüşmediği, mahkemece bu çelişki üzerinde durulmadığı ve taşınmazların zilyetlik durumları kesin olarak belirlenmeden karar verildiği vurgulanarak tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, hava fotoğraflarından yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ve varsa bu dönemlere ilişkin uydu fotoğrafları ilgili kurumlardan getirtilerek dosyasına konulması, çekişmeli 213 ada 33 parsel sayılı taşınmaza komşu 185 ada 6 ve 213 ada 31 parsel sayılı taşınmazların hükmen tescillerine esas dava dosyaları temin edilmesi, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra da mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişilerinin tümü ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, arkeolog bilirkişi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulunun huzuruyla yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki durumunun ne olduğu, taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmazların muristen intikal etmesi halinde mirasçılar arasında herhangi bir bağış, satış ya da taksim durumu bulunup bulunmadığı, taşınmazların kullanımına ara verilip verilmediği, ara verilmiş ise ne zaman, hangi süreyle ve hangi sebeple ara verildiği, bu durumun zilyetliğin terki olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, taşınmazlar üzerindeki ağaçların kim tarafından ve ne zaman dikildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılması, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilmesi, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile varsa dava dosyalarında alınan beyanlarla denetlenmesi, arkeolog bilirkişiden sit alanı haritası ile kadastro paftasını çakıştırması istenilerek çekişmeli taşınmazların doğal ya da arkeolojik sit alanında kalıp kalmadıkları ve kalmakta iseler hangi derecedeki sit alanında kaldıkları hususunda ve ayrıca taşınmazların sit haritaları üzerindeki konumlarını da gösterir şekilde ayrıntılı rapor aldırılması, üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların tarımsal niteliklerini bildiren, zilyetliğin sürdürülüş şekli ve süresini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki desenini irdeleyen, önceki ziraat bilirkişi raporlarını değerlendiren, taşınmazlar üzerindeki ağaçların miktar, yaş, cins ve aşı yaşlarını açıklayan, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak çekişme konusu taşınmazların, önceki ve şimdiki nitelikleri, arazilerin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadıkları ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu konusunda ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi, belirtilen dönemlere ilişkin memleket haritaları ile uydu fotoğrafları yapılacak inceleme sırasında dikkate alınması, fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki aldırılması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gibi; kabule göre de taşınmazların hangi sit alanında kaldığının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmemesinin de isabetsiz olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Yeşilova Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.12.2020 tarihli ve 2019/67 E. 2020/218 K. sayılı kararıyla; 20 yıllık sürenin 2008’de dolması gerektiği, bu nedenle bu tarihten sonraki zilyetlik varlığı veya terkinin hiçbir hukuki değer taşımadığı, davacının zilyetliğinin kesintiye uğramadığı, davacının eklemeli malik sıfatı ile zilyetliğinin 20 yılı aştığı, kaldı ki kadastro tespit tutanağında dava konusu taşınmazın davacının kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerh edildiği, davacının ve babasının senetsiz ve belgesizden edindiği taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1 maddesinde öngörülen sınırı aşmadığı, davaya konu taşınmazların 1.ve 2. derece arkeolojik sit alanında kalmadığı ve üzerinde kültür varlığı bulunmadığı, doğal sit alanı içinde yer aldığı, 2863 sayılı kanunda yapılan değişiklikle zilyetlikle kazanmaya elverişli hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulü ile Burdur ili, Yeşilova ilçesi, Doğanbaba köyü, Payamlı mevkiinde bulunan 182 ada 95 ve 213 ada 33 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın 1. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacının dava konusu taşınmazı kazanması için gerekli olan zilyetlik koşulunun gerçekleşmediğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının davasını ispatlayamadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte vekalet ücreti ve yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay içtihatlarının da bu doğrultuda olduğunu, ayrıca hükümde dava konusu taşınmazın, 1. Derece doğal sit alanı içerisinde kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş ise de Salda gölü çevresinin, 14.03.2019 tarih ve 824 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiş, 15.03.2019 tarih ve 30715 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığının göz ardı edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
"Olağanüstü zamanaşımı" başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun "Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti" başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
"İhya edilen taşınmaz mallar" başlıklı 17.maddesinde, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3 Değerlendirme
Kadastro sonucunda, Burdur ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 182 ada 95 ve 213 ada 33 parsel sayılı 859,55 ve 4.324,29 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı oldukları ve Mehmet oğlu ...’un kullanımında bulundukları şerhleri yazılmak suretiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmişlerdir.
(IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.