Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5361 E. 2022/5048 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı ve bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının ve davalı vekiline maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : RİZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonucunda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 29/11/2019 tarih, 2019/1016 Esas, 2019/2110 Karar sayılı karar, davacılar vekili tarafından süresi içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22/06/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra davacılar vekilinin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

... mirasçıları olan davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 660 parsel sayılı taşınmazın halihazırda tarafların kök murisi olan ... ve çocukları adına, 657 parsel sayılı taşınmazın ise kök muris ... adına kayıtlı olduğunu, ancak kadastro tespiti sırasında 660 parsel sayılı taşınmazın 657 olarak, 657 parsel sayılı taşınmazın ise 660 parsel olarak tespit ve tescil edildiğini, kök muris tarafından 657 parsel sayılı taşınmazın (gerçekte 660 parsel sayılı taşınmazın) 1959 yılında müvekkillerinin murisi olan Kazım’a hibe edildiğini, Kazım tarafından taşınmaza 1976 yılında bir ev yapıldığını ve taşınmazın 2015 yılına kadar ... ve mirasçıları tarafından nizasız ve fasılasız şekilde kullanıldığını, 2015 yılında davalılardan ... tarafından dava konusu 660 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak aleyhlerine müdahalenin men’i davası açıldığını, kadastro tespiti sırasında bölgede kadastral hatalar yapıldığı için dava konusu taşınmazda da karışıklık meydana geldiğini ileri sürerek, 657 parsel sayılı taşınmazın 660 parsel olarak, 660 parsel sayılı taşınmazın ise 657 parsel olarak tescili ile yanlışlığın düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Bir kısım davalılar ... ve müşterekleri cevap dilekçelerinde özetle; davanın tespit öncesi nedene dayalı olarak açıldığını, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman olduğunu, ayrıca davacı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, ... tarafından eldeki dosyanın davacıları aleyhine açılan müdahalenin men’i davasının ... lehine sonuçlanması sebebiyle eldeki davanın açıldığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

2. Bir kısım davalılar ... ve müşterekleri ise cevap dilekçelerinde; kadastro tespiti sırasında taşınmazlarda bir karışıklık olduğunu, bu nedenle davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Rize 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/12/2018 tarihli, 2016/432 Esas, 2018/753 Karar sayılı kararıyla; eldeki dava, tapu kaydındaki maddi hatanın düzeltilmesi istemiyle açılmış olsa da; maddi vakıayı bildirmenin taraflara, hukuki nitelendirmeyi yaparak olayı çözümlemenin hakime ait olduğu, mahallinde yapılan keşif sonrası aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, eldeki davanın kadastro öncesi sebeplere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davası olduğu, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, tespitten önceki nedenlere dayanılarak tespite karşı dava açılamayacağı, sözü edilen süre hak düşürücü olduğundan, Mahkemece re'sen gözetileceği, somut olayda, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin 30/01/1954 tarihinde kesinleştiği, davacıların ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 29/11/2016 tarihinde eldeki davayı açtıkları gerekçesiyle, davanın 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 maddesi uyarınca reddine, davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre 27.555,75 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olmayıp, tapu kaydındaki maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin olduğunu, zemindeki kullanım durumu ile kadastro paftasının birbiriyle uyuşmadığını, bu durumun da kadastro tespitinin hatalı olarak yapıldığını gösterdiğini, dava konusu taşınmazların yüzölçümünün toplamı ile Mahkemece mahallinde yapılan keşifte, teknik bilirkişilerce yapılan ölçümde tespit edilen yüzölçümünün farklı olduğunu, kadastro tespiti sırasında taşınmazların karıştırıldığını, 657 parsel sayılı taşınmazın, yani gerçekte 660 parsel sayılı taşınmazın çok uzun zamandır nizasız ve fasılasız olarak müvekkilleri tarafından kullanıldığını, bu taşınmaz üzerinde evlerinin de bulunduğunu, Mahkemece hukuki nitelendirmenin yanlış yapılarak davanın reddine karar verildiğini, tüm bunlarla birlikte Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle reddine karar verildiği halde aleyhlerine nispi vekalet ücretine hükmedildiğini beyan ederek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 29/11/2019 tarihli ve 2019/1016 Esas, 2019/2110 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 660 parsel sayılı taşınmaz ile 657 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfı ile ... adına tespit gördüğü ve tespitlerin 30/01/1954 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi hükmüne göre, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı, bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceğinin tartışmasız olduğu, dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davacıların kadastro öncesi nedene dayalı olarak dava açmış olmaları nedeniyle, Mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak davalı ...'in yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiği, vekilinin duruşmalara katıldığı ve Mahkemece de davanın reddine karar verildiği gözetildiğinde, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına 2.725,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle;

Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Rize 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13/12/2018 tarih 2016/432 Esas, 2018/753 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmesine, bu cümleden olarak; davacının davasının Kadastro Kanunu’nun 12. maddesine göre hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yeniden tesis edilen karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/1. ve 7/2. maddelerine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı ...'e verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde, davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz talebinde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; kararın (IV./2) numaralı paragrafında belirtilen istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrarla, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Rize ili, İyidere ilçesi, Çiftlik köyü çalışma alanında bulunan 660 parsel sayılı 1.910,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve 30/01/1954 tarihinde tescil edilmiş, bilahare ... yarı hissesini kayden oğlu ...’e hibe etmiştir.

Dava; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi şöyledir.

“Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillerle, kararın (IV./3) numaralı paragrafında yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacıların temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 22/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.