Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5364 E. 2023/422 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu oluşan yolda kalan taşınmazın tescili davasında, zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, tescile konu taşınmazın davacı tarafından yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde tutulduğuna dair delillerin yetersizliği ve taşınmazın yol olup olmadığı hususunun net olarak belirlenememesi, ayrıca taraf, tanık ve bilirkişi beyanlarının çelişkili olması ve bu çelişkilerin giderilmemesi gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının iptali ile tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince karar bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde; Kastamonu ili, Ağlı ilçesi, Bereketli köyünde yapılan kadastro çalışmalarında 146 ada 1 parsel sayılı taşınmazın sınırlarının hatalı belirlendiğini, bir kısmının ayrı bir parsel numarası verilerek 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, bir kısmının da yolda bırakıldığını ileri sürerek, 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile yolda kalan yaklaşık 25 metrekarelik kısmın yoldan ifraz edilerek 146 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilave edilmek suretiyle davacı adına tapuya tescilini istemiş, yargılama sırasında 146 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından ...’a bağış yoluyla devredilmesi üzerine davaya ... davacı olarak devam etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi ile Bereketli köy tüzel kişiliği temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Küre Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2016 tarihli ve 2015/63 E., 2016/17 K. sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne, Hazine aleyhine açılan davanın husumetten reddine, fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 13,72 m2 lik bölümün davacı adına kayıtlı 146 ada 1 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi suretiyle tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.06.2019 tarihli ve 2019/2450 Esas, 2019/4671 Karar sayılı kararıyla, “Davanın niteliğine göre köy tüzel kişiliği yanında Hazinenin de yasal hasım olarak gösterilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemenin husumetten ret kararının dosya kapsamına uygun olmadığı, tescil davalarında TMK’nın 713/4. ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerektiği" belirtilerek hüküm bozulmuştur.

C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı

Küre Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararıyla, dava konusu taşınmazda fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen kısmın, dava tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla bir süre ile davacı tarafından koşullarına uygun olarak tasarruf edildiği gerekçesiyle TMK’nın 713. maddesi gereği davanın kısmen kabulüne, 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 146 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 07.09.2020 tarihli fen bilirkişi raporunda YOL- B olarak gösterilen 13,72 m2 lik bölümün 146 ada 1 parsel sayılı taşınmaza eklenerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talepler yönünden ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, yasada tescil için aranan şartların davacı taraf lehine oluşmadığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerin özel mülkiyete konu olmayacağını, kazandırıcı zamanaşımı ve imar-ihya ile iktisap edilemeyeceğini belirterek ve re'sen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinin 3. fıkrası; “Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz." hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

Mahkemece, çekişmeli taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen bölümü üzerinde, davacı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.

Somut olayda; gerek bozma kararından önce, gerekse bozma kararından sonra yapılan keşifte dinlenilen tanık ve mahalli bilirkişiler ile Mahkemece yapılan yasal ilanlar sonucu itiraz edenler, temyize konu olmayan 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki çeşme ile fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısma ilişkin beyanda bulunmuşlar, temyize konu olan Mahkemenin kabul kararı verdiği YOL-B harfi ile gösterilen kısma ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Dosya kapsamından temyize konu kısmın öncesinde yol olup olmadığı hususu ile davacının malik olduğu 146 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile yol arasındaki sınırın tam olarak belirlenmediği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca sağlıklı bir sonuca ulaşmak için; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi bilen davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları huzuruyla, farklı ziraat mühendisi ve fen bilirkişisi heyeti aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin, yaya yolu ya da araba yolu olup olmadığı, yolun ne zaman açıldığı, kadim yol olup olmadığı hususları maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yol ile davacının malik olduğu taşınmaz arasındaki sınırın tam olarak neresi olduğu hususunun belirlenmesine çalışılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde giderilmeli, ziraatçi bilirkişi vasıtasıyla önceki rapor da irdelenerek, sadece dava konusu edilen taşınmaz bölümüne münhasır olmak üzere toprak yapısı değerlendirilmek suretiyle taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı ve tamamlandığı, zilyetliğin kimden kime ne zaman geçtiği ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, dava konusu kısmın yol olup olmadığı kuşkuya mahal bırakılmayacak şekilde belirlenmeli, yol ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı belirtilmeli, ayrıca dava konusu taşınmazın tespit tarihi olan 2005 yılı ve son durumunu gösterir yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları ve dava konusu taşınmazın komşu parsellerle birlikte sınırını gösterecek şekilde fotoğrafları rapora eklenmeli, fen bilirkişisine keşifte tanık ve yerel bilirkişilerce gösterilen sınırların krokide gösterilmesinin sağlanmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.