Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5366 E. 2023/248 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu iddiasıyla kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasına ilişkin hükmün temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün usulüne uygun tebliğ edilmediği, yurt dışında bulunma iddiasının araştırılmadığı ve savunma hakkının kısıtlandığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; Çiftlik ilçesi, Çardak köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 129 ada 35 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıt ve tescil edildiğini, ancak dava konusu taşınmazın 5 hisse kabul edildiğinde 2/5 hissesinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile 2/5 hissenin kendi adına tescil edilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı herhangi bir savunma getirmemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Çiftlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.12.2006 tarihli ve 2006/34 E., 2006/153 K. sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın öncesinde davacının babası ... ...’e ait bulunduğu, ölümüyle 5 çocuğuna kaldığı, davacının kardeşi ... ...’ün hissesini 05.05.1989 tarihli senet ile satın alan davacının hissesinin 2/5 olduğu, davalının ise diğer mirasçılar ..., ... ve ...’nin hissesini satın alarak 3/5 oranında pay sahibi olduğu, dava konusu taşınmazın zeminde 5.931.15 m2 lik kısmının davacı, kalan 7.812.69 m2 lik kısmının davalı tarafından ihtilafsız olarak kullanıldığı, kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak tamamının davalı adına tespit ve tesciline karar verildiği, gerekçesiyle, davanın kabulüne, çekişmeli 129 ada 35 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmaz 5 pay kabul edilerek 2/5 payın davacı adına, 3/5 payın davalı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı temyiz dilekçesinde özetle, açılan davadan haberi olmadığını, kendisine hiçbir tebligat gelmediğini, dava tarihinde yurt dışında çalıştığını, daha sonra Türkiye’de ikamet etmeye başladığını, 2006 yılında verilen kararın 14 yıl sonra kızına tebliğ edilmesiyle öğrendiğini, dava konusu taşınmazları satın aldığına dair senetlerin asılları kendisinde olmasına rağmen davacı tarafından nasıl mahkemeye sunulduğuna anlam veremediğini, muhtemelen sahte senet sunulduğunu, 3 kişiden ayrı ayrı 5 evlek yer satın aldığını, toplam 10.125,00 m2 yeri olduğunu, davacının kullandığı yerin kendi taşınmazında değil komşu parselde kaldığını belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Hemen belirtilmelidir ki; taraf teşkili kamu düzeni ile ilgili olup, anılan hususun yargılamanın her aşamasında temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın kendiliğinden ve öncelikle dikkate alınması gerektiği açıktır.

Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz.

Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.

Yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanunun uygulanması için çıkarılan Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir.

Öte yandan; yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle ... bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.

Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme ... tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme ... verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası'nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma ... ile ... yargılanma ..., hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde de hukukî dinlenilme ..., ... yargılanma ... içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma ... ya da iddia ve savunma ... da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme ..., bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir". hükmü düzenlenmiştir.

Hukukî dinlenilme ..., Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen ... yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.

3. Değerlendirme

Somut olayda, dava dilekçesinde davalının adresinin "Çardak köyü Çiftlik" olarak gösterildiği ve dava dilekçesinin bu adrese gönderildiği, tebliğin aynı konutta oturan kızı Döne Başekin’e yapıldığı, davalı ya da temsilci tarafından cevap dilekçesi verilmediği ve duruşmaya katılım olmadığı, bilirkişi raporunun davalı tarafa tebliğ edilmediği, gerekçeli kararın da aynı adrese tebliğe çıkartıldığı, bu sefer davalı adına aynı konutta oturan yakını ... Başekin’e 26.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece davalının dava tarihinde yurt dışında olduğuna dair iddiası yeterince araştırılmadan, tebligat yapılan adreste oturup oturmadığı belirlenmeden sonuca gidilmesi hatalıdır.

Hal böyle olunca; Mahkemece ilk olarak dava dilekçesinin tebliği tarihinde davalının yurt dışında olup olmadığı hususu ayrıntılı olarak araştırılarak, dava tarihinde ve yargılama sırasında yurt dışında bulunuyor ve ikamat adresi de yurt dışında ise dava dilekçesi ve ekleri ile duruşma gününün davalı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra davalının savunma ve delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebligat ile yetinilerek davalının savunma ve hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,

17/01/2023 tarihinde dava değeri itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.