"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; çekişmeli 173 ada 21 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucu sehven Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmazın kendisine ait olduğunu ileri sürerek ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi, yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Genç Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.06.2016 tarihli ve 2015/24 E., 2016/415 K. sayılı kararıyla, davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 03.03.2020 tarihli ve 2016/16420 Esas, 2020/844 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmaz, Ağustos 1320 tarihli ve 28 no.lu sicilden gelen 16.12.1974 tarihli ve 2 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiği halde, tespite esas tapu kaydı yöntemince uygulanıp kapsamının tayin edilmediği, mahallinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan tapu kaydının sınırları tek tek sorulmalı, kaydın kapsamı tayin edilmeli, teknik bilirkişiden keşfi ve beyanları denetlemeye elverişli, tapu hudutlarının kroki üzerinde gösterildiği tarzda rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının kapsamında kalması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18/2 maddesi uyarınca (Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez) davanın reddine karar verilmesi gerektiği, dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsamadığının anlaşılması halinde ise, zilyetlik araştırması yapılarak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı hususlarından maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlik yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ondan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek, hüküm bozulmuştur.
C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı
Genç Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2020 tarihli ve 2020/143 E., 2020/199 K. sayılı kararıyla, Mahkemece yapılan keşif ile tapu kaydının kapsamı tayin edilmeye çalışıldığı, alınan fen bilirkişisi raporunda, doğudaki dere hududunun zeminde mevcut olduğu, batı, kuzey ve güney hududu itibari ile dava konusu taşınmaza uymadığı, aynı zamanda bilirkişi beyanlarında taşınmazın mevkisinin tapuda yazılı Hilkicik mevkisi olmayıp Çal mevkisi olduğu, mahalli bilirkişilerin beyanlarında; tapu kaydında malik olarak ismi geçen ... oğlu ... adlı kişinin o yörede bilinmediği, bu hali ile tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsamadığı, dava konusu taşınmazın öncesinin tarım arazisi olduğu, davacıya babasından taksim sonucu intikal ettiği ve kullanmaya devam eden davacı lehine zilyetlik yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
E. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.";
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde;
“Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.
Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14. ve 17. madde hükümleri uygulanır.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18/2. maddesinde; "Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’ düzenlemeleri yer almaktadır.
Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.
3. Değerlendirme
Kadastro sonucu Genç ilçesi Dilektaşı köyü çalışma alanında bulunan 173 ada 21 parsel sayılı 8.882.71 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle hali arazi vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Tespite esas söz konusu tapu kaydının incelenmesinde, “... oğlu ... adına kayıtlı iken Genç Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.11.1974 tarihli ve 1974/43-59 Esas, Karar sayılı veraset ilamına göre malikinin mirasçı bırakmadan ölmesi nedeniyle intikalen Hazine adına tescil” edildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulaması gereken davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde gösterilen sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere bozma kararında uygun olarak karar verilmiş olmasına göre, usul ve kanuna uygun olup davalı tarafın temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin, yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.