"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Ret
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; hudutları dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz bölümünün, 1980–1982 yılları arasında müvekkili tarafından imar-ihya edilip tarım arazisi haline getirildiğini, taşınmazda 1982 yılından beri de tarım yapıldığını, dava konusu taşınmaz bölümü evvelinde Ankara Çayı yatağı iken 1960 yılında yapılan Kesikköprü regülatörü nedeniyle çayın yatağının değiştiğini ve böylece taşınmazın aktif çay yatağı olmaktan çıktığını, yine dava konusu taşınmaz bölümünün komşusu olan taşınmazların da tescil ilamı ile oluştuğunu, aktif çay yatağı olma özelliğini kaybeden taşınmazların imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kazanılabileceğini, taşınmazda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kazanılabilecek yerlerden olmadığını ileri sürerek, Mahkemece bu hususta yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın belediyenin mücavir alanında kalması sebebiyle zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek, Mahkemece dava konusu taşınmazda zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı ... Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kazanılabilecek yerlerden olmadığını ileri sürerek, Mahkemece bu hususta yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Ankara Batı 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.03.2015 tarihli, 2013/184 Esas, 2015/94 Karar sayılı kararıyla; davanın, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, mahallinde yapılan keşif sonrası harita mühendisi ve jeoloji mühendislerinden aldırılan raporlardan, dava konusu taşınmazın 14.052,00 metrekarelik bölümünün Ankara Çayının aktif yatağı ve etki alanı dışında kaldığının anlaşıldığı, taşınmazın evvelinde davacının murisi olan babası tarafından imar-ihya edilerek kültür arazisi haline getirildiği ve malik sıfatıyla zilyet edildiği, murisin ölümünden sonra ise mirasçıları tarafından malik sıfatıyla zilyet edildiği, taşınmazın murisin terekesinin taksimiyle davacıya düştüğü ve taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, harita mühendisi ... Malkoç tarafından düzenlenen 25.11.2014 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 14.052,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde, davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ile davalı ... Başkanlığı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.03.2019 tarihli, 2016/7108 Esas, 2019/1946 Karar sayılı kararıyla; “Davanın, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece, nizalı taşınmaz bölümünde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı, Mahkemece, taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni Kadastro Müdürlüğünden sorulup belirlenmediği gibi, taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına imar-ihya nedeniyle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığının yöntemince araştırılmadığı, bu kapsamda, harita mühendisi bilirkişisinin raporunda 1946, 1975 ve 1980 tarihli ... fotoğraflarının incelendiği ve taşınmaz bölümünde tarımsal faaliyet yapıldığı belirtilmiş olmasına rağmen, nizalı taşınmaz bölümünün kullanım durumunun taşınmaz bölümünde hangi ... fotoğrafında ne şekilde olduğunun açıkça belirtilmediği, bu haliyle raporun denetlenme olanağının bulunmadığı, ayrıca ziraat ve jeolog bilirkişilerin raporunda, nizalı taşınmazın 1960 ve 1994 yılı memleket haritasında Ankara Çayı'nın eski dere yatağında göründüğü, yine 1993 yılı memleket haritasında nizalı bölümün dere yatağı içerisinde olduğu belirtildiği halde, Mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediği ve Ankara Çayı'nın yatak değiştirip değiştirmediği hususunun yeterli derecede araştırılmadığı belirtilerek, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için, Mahkemece öncelikle tarihleri açıkça yazılmak suretiyle dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik ... fotoğrafının Harita Genel Komutanlığından getirtilip dosya arasına konulması ve bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 ziraat, 3 jeolog, 3 jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile 1 fen bilirkişisinden oluşturulacak bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bitirildiğinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmaz imar-ihyaya konu edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulundan, Ankara Çayı’nın yatak değiştirip değiştirmediğini, taşınmazın evveliyatının ve şimdiki niteliğinin dere yatağı olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar mahiyette ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; ... fotoğrafları 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, ... fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmaz bölümünün sınırlarını ve niteliğini, her bir ... fotoğrafında nizalı taşınmaz bölümünün ne şekilde göründüğünü, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile taşınmazda sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlemesinin istenilmesi; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir, denetime elverişli rapor düzenlettirilmesi; bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin kesin olarak belirlenmesi ve varılan sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 25.02.2021 tarihli, 2019/338 Esas, 2021/101 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, hükme esas alınan jeodezi ve fotogrometri mühendisi bilirkişi heyetinin sunmuş olduğu rapordan, davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde Ankara Çayı'nın zaman içerisinde dere yatağını değiştirdiğinin görüldüğü, nitekim jeoloji mühendisleri kurulunun hazırladığı bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, dava konusu taşınmaz bölümlerinden "C" harfi ile gösterilen alanın 1981 ve 1994 tarihli 1/25000 ölçekli topografik haritalarda Ankara Çayı yatağında yer aldığı, "B" harfi ile gösterilen alanın 1981 tarihli haritada dere yatağına sınır teşkil ederken, 1994 tarihli haritada yatak içerisinde kaldığı, bu durumun Ankara Çayı yatağının yer değiştirdiğini gösterdiği, yine 1981, 1988, 1992 ve 1999 tarihli ortofotolarda Ankara Çayı yatağının ... sınır çizgileri içerisinde yer değiştirdiği, buna göre Ankara Çayı'nın örgülü akarsu deseni sunması, taşkının sınır hatları içerisinde yer değiştirmesi nedeniyle bu çay yatağında kalan dava konusu ''B'' ve ''C'' harfleri ile gösterilen kısımların tescile konu edilemeyeceğinin anlaşıldığı, bu nedenle dava konusu edilen taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanımı mümkün olmadığından diğer zilyetlikle kazanım koşullarının da incelenmesine gerek bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
E. Temyiz Nedenleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişilerden bozma öncesi aldırılan raporlar ile bozma sonrası aldırılan raporların birbiri ile çelişkili olduğunu, dava konusu taşınmaz bölümlerinin Ankara Çayı yatağından en az 5 metre yüksekte olduğunu ve çayın etkisi dışında kaldığını, taşınmazların yaklaşık 50 yıldır ekilip biçildiğini, kadim tarım arazisi vasfında olduğunu, dava konusu taşınmaz ile aynı özellikte olan dava dışı diğer taşınmazlara ilişkin davalarda, şahıslar lehine verilen kabul kararlarının Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiğini, dava konusu taşınmaz bölümlerinde müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşulları oluşmuş olmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın esası yönüyle yerinde olduğunu ancak davalı tarafta 3 kişi bulunmasına rağmen her bir kişi için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı taraf yararına tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, kararın vekalet ücreti yönüyle düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
1953 yılında Ankara ili, Sincan ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu yer Ankara Çayı yatağı olarak tescil harici bırakılmıştır.
Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
4. AAÜT'nin 3/2. maddesi; “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'a tabi davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.